(3B.EM) 8-Yalnız Olmamak

586 14 5
                                    

🌸🌸🌸🌸🌸

🌸ÜÇÜNCÜ BÖLÜM🌸

"Elli Metre"

🌸🌸🌸

Keyifli okumalar...

Gözü bağlı ebe oyununda çok başarılıyımdır.

Aslında oyunun adının bu olmadığını biliyorum ama kör kelimesini sevmiyorum. Gözü bağlı demeyi tercih ederim, çünkü oyun oynarken sadece oyun bitene kadar karanlıkta kalıyorsun. Gözü bağlı ebe oynadığımı, uyanınca gözlerimin hâlâ bağlı olduğunu anlayıp bağı çözdüğümü ve yeniden iyi görebildiğimi hayal etmek hoşuma gidiyor.

Diğer çocuklar benimle gözü bağlı ebe oynamayı hiç istemiyor. Hile yapacağımı çünkü gözlerim kapalıyken de onları yenebileceğimi düşünüyorlar. Aslında bir sırrım var: Hepsinin ortasında hiç ama hiç kıpırdamadan duruyorum ve onların hareketlerini dinliyorum. Yerini değiştiren biri olduğunda onu yakalamak çok kolay. Sadece sesin geldiği yere dönmek yeterli. O anda hiçbiri yakalanmayı beklemiyor. Birkaç kez oynadıktan sonra öfkeleniyorlar ve gözüm bağlıyken de onlar, gördüğümü söylüyorlar. Sonra da Dragon bol kartlarıyla oyna. maya başlıyorlar. O oyunda istesem de onları yenemiyorum çünkü kartlardaki hiçbir şeyi okuyamıyorum.

Bu yüzden bahçede tek başıma oynuyorum. Annem duş alırken beni aşağıda bıraktı ama o banyodan çıkıp kurulanma. dan önce eve dönmek zorundayım. Annem çok çabuk yıkanır ve beni uzun bir süre yalnız bırakmamak için saçlarını bile kurutmaz, bu yüzden burada sadece sekiz dokuz dakika yalnız kalacağım. Belki de daha az. Dolabından yumuşacık bir fular aldım. Koyu renkli olanlardan birini seçtim çünkü onu gözüme bağladığımda istemeden de olsa dışarıyı görmemeliyim. Şimdi, düşmeden ve kollarımı bir zombi gibi ileriye doğru uzatmadan bahçe aletlerinin bulunduğu küçük kulübeden bahçenin sonundaki çitlere kadar yürümek istiyorum. Aslında neden böyle bir oyun oynadığımı bilmiyorum ama karanlıkta yürümeye çalışmak hoşuma gidiyor. İlk zamanlarda hemen korkuya kapılıp birkaç küçük adım attıktan sonra gözlerimdeki fuları çıkarıyordum. Ama artık sakin bir şekilde yürüyorum. Karanlıkta yürümek tuhaf bir his veriyor. Dallarıyla üzerindeki tişörtü bile yırtmadan nazikçe seni durdurmaya çalışan bir ağacın sudaymış gibi dalgalanan siyah yaprakları arasında yüzmeye benziyor. Bunu yaparken tehlikede, ama aynı zamanda dengede olduğunu hissediyorsun. Yalnızsın, ama kim olduğunu bilmediğin -ve balkondaki annenden farklı- birinin sana göz kulak olduğunu biliyorsun.

Büyükannem, bir şeyleri denemeden onların nasıl olduğunu bilemeyeceğini söylerdi. İşte ben de bu yüzden deniyorum.

Parmaklarımla bahçe duvarını boydan boya kaplayan ortancaların kuru yapraklarına dokunmaya başladım. Kendimi bahçenin ortasında bulmamak için onlardan yararlanıyorum, çünkü gözüm kapalı yürürken düz gittiğimi sansam da yönümü hep şaşırıyorum.

Birkaç adım attıktan sonra tüylü bir şeyin ayaklarımın arasına gelerek yolumu kapattığını hissettim. Ottimo Turcaret. Onu ezmemek ve biraz okşamak için durdum. Kucağıma aldıktan sonra göğsümde mırlamasını dinleyerek bahçenin sonuna kadar geldim. Ottimo Turcaret sıcak ve ağır. Gri olduğunu bilmesem onun şu koca kafalı ve iri boyunlu şişman turuncu kedilerden biri olduğuna yemin edebilirim. Nedense, turuncu tüylü kediler diğer kedilerden daha şişko oluyor. Aklıma bir şey geldi: Karanlıkta renkleri birbirinden nasıl ayırt ediyorsun? Bunu annemle babama sormam lazım.

Kiraz Ağacı İle Aramızdaki MesafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin