🌸🌸🌸🌸🌸
🌸DÖRDÜNCÜ BÖLÜM🌸
"Kırk metre"
🌸🌸🌸
Keyifli okumalar...
Yemek yapmak için bir tencere
Daha rahat uyumak için bir yatak
Müzik çalar
Büyükannemin battaniyesi
Tükenmez kalemler, defterler, kurşun kalemler
Yağmurdan korunmak için büyük bir şemsiye
Bir...
"Mafalda, ne yapıyorsun?"
Kiraz ağacına götüreceğim eşyaların listesini yaptığım kâğıdı çalışma kitabımın arasına sakladım. Öğretmen beni görmüştü, masasının önündeki ilk sırada oturuyordum. Ama hiçbir şey olmamış gibi davrandı ve sadece dersi dikkatle dinlememi söyledi.
Not alıyormuşum gibi gözükmek için Doktor Olga'nın hedi. Ye ettiği dinozor silgili kalemi elime aldım. Öğretmen yeniden tahtaya dönmüştü. "Pekâlâ, kaslar ikiye ayrılır: Uzun kaslar ve kısa kaslar..."
Kaslar. Onların kısa ya da uzun olması kimin umurunda ki? Kendimi ele vermemek için öğretmene bakmaya devam etsem de aslında onu dinlemiyordum. İçimden, aklımdaki listenin üzerinden geçiyordum.
Yemek yapmak için bir tencere
Al işte, yukarıdayken nereden yemek bulacağım konusunu henüz çözmemiştim. Başlangıç için yanımda birkaç yiyecek götürebilirdim. Bir de yatak sorunu vardı. Birbirine yakın iki dalın üzerine yerleştireceğim bir şişme yatak işimi görürdü. Chiara'nın iki kişilik bir şişme yatağı vardı. Annesiyle babası onu göl kenarına ailece yaptığımız geziye getirmişlerdi. Üzerinden çok zaman geçmişti ama hâlâ duruyor olmalı. Belki de yeni bir tane satın almışlardır. Onlar çok zengin. Acaba Chiara onu bana verir mi? Bence vermez. Eskisi gibi yakın değiliz. Yatağı sormadan almam gerekecek. Robin Hood da böyle yapıyordu, değil mi? Zenginlerden alıp fakirlere veriyordu. Chiara zengin. Oysa benim hiçbir şeyim yok. Üstelik şimdi gidip bir ağaçta tek başıma yaşayacağım. Eğer büyük olsaydım bu tür şeyleri kendi paramla satın alabilirdim ama büyümeyi beklersem geç kalırım. Gözlerimdeki karanlık benden daha hızlı büyüyor.
Sınıfta, sormadan bir şeyler alabileceğim, yeteri kadar zengin başka kimse var mı diye etrafa baktım. Ama bunu yapmak için arkama dönmem gerekiyordu. Zaten öğretmen de kırmızı bir tebeşirle tahtaya kasları çizmekle meşguldü. Arkadaşlarım onları izlediğimin farkında bile değildi. Hepsi tahtadakileri çizmeye çalışıyordu ama kasları öğretmenin çizdiği gibi çizemediklerinden emindim. Arkamda oturan Kevin'ın elinde yeşil bir kalem olduğuna göre çok sevdiği şu yılanları çiziyor olmalıydı. Mümkün olsa bir tane yılan almak isterdi ama alamaz. O zengin değil.
Arkada neler olduğunu tam olarak göremiyordum ama bir kıpırdanma, bir hareketlilik olduğunu hissediyordum. Chiara ve Martina ön sırada oturan Christian ve Lorenzo'yla Doğruluk mu, Gerçek mi? oynarken etraftaki herkes onlara gülüyordu. Tamam işte, Christian da zengin. Havuzları var ve okula her yıl yeni, pahalı bir çantayla geliyor.
Camın kenarındaki sıradaki birinin yüksek sesle hapşırdığı duyuldu.
Francesca'nın "Iğğ iğrenç! Kitabımın üzerine tükürdün!" diye bağırdığını duydum. Bu yıl Sicilya'dan taşınıp buraya gelmişlerdi. Zavallı kız haklıydı. Sıra arkadaşı herkesin kendisine "Tombik" diye seslendiği Albertino'ydu. Kısa boylu ve şişman bir çocuktu. Yuvarlak pembe bir balona benziyordu. Sadece aralarda değil dersler de durmadan bir şeyler yiyordu. Onun ve Francesca'nın kitabının üzerine saçılan ekmek parçalarını, marulu ve mayonezi ben bile görebildiğime göre oldukça büyük bir hapşırık olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Ağacı İle Aramızdaki Mesafe
Literatura FemininaDurup kiraz ağıcını selamlıyorum. Babamla birlikte her gün geçtiğimiz sokaktan bakınca onu uzaktan - ama sadece biraz uzaktan - görebiliyorum Aslında karşımda gördüğüm şey renkli bir leke ama ben onun ağaç olduğunu yani hayallerimde ki gibi iyi yüre...