fatih hoca antremanlara başlamıştı. herkes tek sıra olmuşken bizimkiler ciddi bir şekilde fatih hocayı bekliyorlardı. altay ve arkadaşları ise aralarında konuşup gülüşüyorlardı.
"aşkım bence arkadaşlarına söyle sessiz sessiz beklesinler." dedim hemen yanımda duran altaya doğru kısık sesle
"konuşuyorlar çocuklar napıyorlar sanki?" dedi altay bana bakarak
"ben uyarmış olayım da." dedim ellerimi kaldırarak
kısa bir süre sonra fatih hoca sahaya girdiğinde hala konuşmaya devam ediyorlardı. biz direkt olarak hazır ola geçtiğimiz de fatih hocanın yüksek ve sinirli sesi duyuldu "hazır ol!"
diğerleri de susarken hazır ola geçmişlerdi. fatih hoca hepimizin önünde dururken "birbirinize kısa sürede alışmanızı ve sıkı bir şekilde çalışmanızı istiyorum. antreman sırasında gır gır şamata yapmak yok." demişti sonda altayların olduğu tarafa bakarak
hepimiz dağılırken ısınmaya başlamıştık. altay arada bana bakıyor ve gülüyordu. fatih hocanın buna kızdığını bildiğim için altaya kısık sesle "aşkım biraz ciddi olsana, fatih hocadan azar yemek istemiyorum." dedim
"ama senin güzelliğini görünce başım dönüyor napayım?" dedi altayda gülerek
altayın koluna vurduğum da bende gülmüştüm. "hadi hadi." dedim koşmaya başlarken.
uzun bir ısınmanın ardından fatih hoca bizi iki takıma ayırmıştı. bizim takım muslera, ben, nelsson, zaniolo, torreira, mesut, ozan ve emre abiden oluşurken karşı takım altay, icardi, arda, ferdi, mertens, sacha, mert, abdülkerim ve sergiodan oluşuyordu. icardinin karşı takıma düşmesi beni birazda olsa korkutuyordu.
muslera bizim kaleye altayda karşı kaleye geçtiğinde herkes yerlerini aldı. maç kısa sürede hızlanırken mert ve icardi aynı takımda olduğu için kavga edemiyorlardı.
top ayağımda zanioloyla paslaşarak kaleye doğru gittim. hızla şut çektiğim de altay topu tutmayı başarmıştı. ellerimi saçlarımdan geçirirken derin bir nefes vermiştim.
maç tekrardan başlarken bu sefer mert ve icardi güzel bir ritim tutturarak kaleye gitmişlerdi. icardi kaleye şut çektiğinde muslera topu tutamamıştı. tam gol oldu zannederken hızla koşan ve topu karşıya gönderen nelsson sayesinde gol olmamıştı.
nelssonun sırtına vurmuştuk kurtarışı için. karşılaşmanın ilk yarısı bittiğin de hepimiz dinlenmek için sahanın kenarlarına oturmuştuk. altay hemen yanıma geldiğinde bana ve kendisine su getirmişti.
suyu alarak kafamdan aşşağı döktüm ve geri kalanını içtim. "aşkım çok özür dilerim ya." dedi altay masum sesiyle
kaşlarımı çattığım da "noldu altay?" dedim endişeli sesimle
"hayatım şimdi ben senin şutunu tuttum ya. üzüldün sende, o yüzden özür diledim." dedi açıklama yaparak
ona güldüğümde "ay altay sapşik misin nesin yaa? ne alakası var hayatım? tabii ki de tutucaksın topu." dedim yanağını okşarken
"sizinde bu vıcık vıcık halleriniz yetti yani." dedi yanımda ki torreira
"sanane be?" dedim ona bakarak. torrerirayla birbirimize laf atmayı çok severdik
"yer cücesi kadarsın birde utanmadan 2 metre sevgili yapıyorsun." dedi dalga geçerek
"yer cücesi diyene bak." dedim ve ardından elimi alnıma koyarak etrafa bakındım.
"napıyorsun lan gerizekalı herif?" dedi torreira meraklı sesiyle
"nerden geliyor lan ses?" dedim bende ciddi bir şekilde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi - KeremxAltay
Fanfictionbirbirleriyle tamamen zıt karakterler aşık olursa..