sabah başımda ki ağrıyla uyandığım da etrafıma bakındım. tanımadığım bir oda görünce şaşırdım. aklıma dün gece ki anlar gelirken sıkıntıyla yüzümü sıvazladım. neler yapmıştım ben öyle dün gece amk?
yattığım yerden kalkarak odadan çıktım. biraz ileride ki merdivenlerden aşşağıya indiğimde kanepede uyuyan altayı gördüm. upuzun boyuyla yatıyordu. kollarını kafasının altına koymuştu ve üstünde ki tişört biraz açılmıştı. tişörtün açıklığından görünen beyaz ve kaslı karnıyla birlikte yutkundum. analar neler doğuruyordu be
altayın yanına yaklaşarak yanına yere çöktüm. yüzünü izlemeye dalmışken altayın suratında gülümseme belirdi. gözleri hala kapalıyken dudaklarında küçük bir tebessüm vardı. uyurken gülüyor muydu lan bu dallama?
altay gözlerini kısık bir şekilde açtığın da hemen kendimi toparlayarak boğazımı temizledim.
"hoşuna gitti sanmıştım." dedi keyifli sesiyle
yerinde doğrulurken ben de hemen yanında ki koltuğa oturmuştum. oturduğu yerde erkeksi bir tavırla kollarını dizlerine yaslayıp yüzünü sıvazladı. erkeğim benim ya, yükselmiştim yeminle
"başın ağrıyor mu?" dedi bana bakarak
"biraz, ama dayanılmıyacak gibi değil." dedim gülümserken. beni düşünüyordu şapşik
o da kafasını onaylarcasına salladığın da arkasına yaslanmıştı. "neden burada yattın?" diye sordum
"yatağım da sen yatıyordun?" dedi tek kaşını kaldırarak
ben de onu taklit ederek tek kaşımı kaldırdığım da "eee?" dedim
yüzünde piç bir sırıtma oluşurken "yanına mı yatmamı isterdin." dedi
keşke diye içimden geçirsem de "beni burada yatırsaydın?" dedim
bu dediğime güldüğün de "çok beklerdin keremcim." dedi ve cevap vermemi beklemeden "neyse, ben kahvaltı hazırlayayım." diyerek yerinden kalktı
ben de onun peşinden giderken mutfağa girdik "otur sen." dedi mutfakta ki sandalyeleri işaret ederek
"niyeymiş o? ben de yardım edeceğim sana." dedim omuz silkerken
hareketime gülerken dolaptan bir şeyler çıkarıyordu. "otursana yavrum sen, yorgunsundur dünden sonra." dedi
"altay!" dedim kızarak. dün resmen yalvarmıştım beni öpmesi için amk
sesli bir şekilde güldüğün de "tamam tamam. domates salatalıkları doğra o zaman sen." dedi
onun dediğini yapmaya başlarken o da yumurta falan filan yapıyordu. kısa bir süre sonra kahvaltı masası hazırdı. altay ikimize de çay doldururup masaya koyduğun da karşılıklı oturmuştuk.
altay yemeye başlarken aklıma gelen şeyle gözlerim büyümüştü. ben dün babama haber vermemiştim amk! sikecekti beni eve gidince.
"hassiktir ya, ben babama haber vermedim." dedim dertli bir şekilde
altay kaşlarını çatarak "sorun mu çıkar?" dedi
"tabii sorun çıkar, geceyi nerede geçirdiğimi bilmiyor. eve gidince ağzıma sıçacak." dedim
"istersen ben konuşabilirim." dedi ozmunu silkerken
"yok yok, gerek yok. ben şimdi ararım onu." dedim ve cebimde duran telefonumu çıkarttım.
telefonu açtığım da babamdan tam tamına 54 tane arama vardı. artı olarak ferdiden ve mertensten. şimdi sıçmıştım işte
tedirginlikle babamı aradığım da telefonu kulağıma koydum. telefon saniyesinde açılırken babamın sinirli sesi kulağıma doldu "lan şerefsiz herif! nerdesin lan dün geceden beri! sokaklardan mı toplayacağım seni bu yaştan sonra."
"baba, dün arkadaşımda kaldım, telefonumun da şarjı bitmişti. gece uyuyakalmışım şimdi uyandım." dedim yalan söyleyerek.
"ulan arkadaşların bile nerede olduğunu bilmiyor, kim bilir kimlerle nerelerdesin." dedi iğneleyici ses tonuyla
altaya baktığım da kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu "baba tamam, eve geldiğim de konuşuruz." dedim
"konuşucam ben seninle kerem efendi! hem de çok güzel bir şekilde!" dedi ve telefonu suratıma kapattı.
sıkıntıyla oflarken eve gidince yiyeceğim dayağı hesaplıyordum. babam sinirli bir insandı ve bu yüzden onu hiç kızdırmazdım. ama dün gece aklıma bile gelmemişti.
"bir sorun var sanırım? niye bu kadar kızdı ki?" dedi altay
"her zaman ki hali ya, boşver sen onu şimdi." dedim umursamaz çıkarttığım ses tonumla
altay her ne kadar kafasını sallasa da içinde kaldığını anlıyordum. ben de kahvaltımı etmeye başladığım da kısa bir sessizlik olmuştu.
sessizliği bölerek "dün geçe için özür dilerim ya." dedim utangaç sesimle
"niye özür diliyorsun?" dedi altay tek kaşını kaldırarak
yüzüm sıcaklarken "biliyosun işte." dedim
"seni öpmemi istediğin için mi?" dedi
kafamı salladığım da "bunun için niye özür diliyorsun? pişman mısın bunu istediğin için?" dedi
"resmen zorladım seni altay." dedim bende ona karşılık
"şikayetçi değilim." dedi omzunu silkerek
"o zaman niye öpmedin?" dedim patavatsızca
"sarhoştun, ilk öpüşmemiz kafan yerinde değilken mi olsaydı yani?" dedi gülerken
gözlerimi büyülttüğüm de "çekinmene gerek yok kerem. ikimiz de bir şeylerin farkındayız artık." dedi
kafamı salladığım da boğazımı temizleyerek "farkındayız da, yine de utanıyorum işte." dedim
"utanmanı yerim senin." dedi uzanarak yanağımdan makas alırken
ona gülümsediğim de kahvaltımızı etmiştik. masadan kalktık ve içeriye geçtik. her ne kadar masayı toplamak için ona yardım edeceğimi söylesem de sonra toplarım diyerek izin vermemişti.
salona geçip koltuğa oturduğumuz da kolunu omzuma atarak beni kendine yakınlaştırmıştı. "ne diyeceksin babana? baya sinirli konuşuyordu." dedi
"sende kaldığımı söylerim, aileni tanıyor." dedim. babamla babası bir aralar iş arkadaşıydı
altay kafasını sallayarak "sorun yaratırsa beni araman yeterli." dedi saçlarımı okşarken
kafamı salladığım da "ben de gideyim artık, daha çok sinirlenmesin." dedim
altay beni onayladı ve kapıya götürdü. beni bırakmak istese de buna izin vermeyerek bir taksi çağırdım. taksiye bindiğim de adama evimin adresi verdim. arka koltukta gergince yolun bitmesini bekledim.
arkdslar nbr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi - KeremxAltay
Fanfictionbirbirleriyle tamamen zıt karakterler aşık olursa..