kantinde bizimkilerle otururken içeri giren keremi gördüm. yürüyüşünü yediğim nasıl da tatlı tatlı yürüyor. o da yanında arkadaşlarıyla beraber bir masaya oturdu.
biraz sonra kalktı ve kantine yöneldi. hiç düşünmeden yerimden hızlıca kalkıp ben de onun yanına gittim. ben geldiğim de kerem 5 çay söylemiş bekliyordu
ben de hemen atlayıp "4 çay da ben alabilir miyim abi?" dedim. kantinci kafasını sallayarak geri çay doldurmaya döndüğünde kereme bakmıştım
bana bir bakış attı ve gülümsedikten sonra kafasını geri çevirdi. "kerem ben dün için özür dilerim tekrardan." dedim. boyu benden kısa olduğu için aşşağıya doğru bakıyordum
üstünde takımının antreman eşofman takımı vardı ve çok yakışıklı duruyordu. yüzüme bakmak için kafasını kaldırdığın da ellerini arkasında birleştirdi. bilerek mi yapmıştı bunu? çok fena yükselmiştim çünkü
"altay abartma, dedim ya sorun yok diye." dedi sevecen sesiyle. allahım bir insan nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi amk
gülümsediğim de o da gülümsedi ve çayların gelmesiyle ikimizde tepsileri aldık. tam arkamı dönüp gidecektim ki keremin "saçların çok tatlı olmuş." dediğini duydum.
kerem arkasını dönüp giderken arkasından bakarak kendime gelmeye çalıştım. elimde ki tepsiyle masaya yaklaştığım da hala kendime gelememiştim.
yüzüm de aptal bir sırıtma oluşurken karşı masamda oturan kereme baktım. göz göze gelmemizle kısa bir gülüş atarak gözlerini çekti ve arkadaşlarıyla muhabbetine döndü
yanağıma inen ağırlıkla kendime geldim. yanımda oturan ferdi bana tokat atmıştı "ne vuruyon lan götveren?" dedim çatık kaşlarımla
ferdinin yüzünde piç bir sırıtma varken "sesleniyoz lan sana iki saatir, duymuyorsun. artık nereye daldıysan." dedi
"niye sesleniyorsun?" diye sordum
"ne konuştun orda keremle?" dedi ferdi meraklıca
herkes bize odaklanmışken ozan "eli ayağı titriyordu lavuğun." dedi gülerek
herkes kısaca gülerken derin bir iç çekerek kereme baktım ve "saçlarım çok tatlı olmuş." dedim yüzümde tekrar tebessüm belirirken
bu halime hepsi birer kahkaha patlattıkların da herkes bize dönmüştü. keremler de dahil. gözlerimi hemen keremden çekerek oturduğum sandalyede kendimi aşşağıya doğru kaydırdım ve elimle yüzümü kapatmaya çalıştım çaktırmadan, yine kereme rezil olmuştum amk! hayır bunlarda neye bu kadar anırıyorlarsa.
"yeter lan!" diye sessizce söylendiğim de hepsi kendini durdurmaya çalışmıştı. kahkaları durulduğun da "ulan çok mu komik? inlettiniz bütün okulu, kerem bile baktı ya. rezil oldum yine." diye söylendim ağlamaklı ses tonumla
"sen de iyice drama queen oldun he alto" dedi ferdi
"altay abi biraz abartmıyor musun? güldük diye niye kerem abiye rezil olasın?" dedi masum ses tonuyla
derin bir off çektim ve çalan zille birlikte antremana gitmek için yerimizden kalktık.
bugün keremlerin takımıyla aynı saateydi antreman saatlerimiz ve ne zaman aynı anda antreman yapsak keremden gözümü alamadığım için antremanıma odaklanamazdım. daha doğrusu keremin götünü izlemekten antremana odaklanamazdım.
kocaman yeşil sahaya geldiğimiz de keremlerin takımı da gelmiş ve sıraya girmişlerdi. bizden çok daha disiplinli bir takımdı. onlar ciddi bir şekilde antremanlarına odaklanırken biz daha çok makara yapıyorduk. zaten bu yüzden onların takımını yenmek imkansızdı. çok nadir yenilirlerdi.
iki takımın hocası da antremanı başlatırken aziz hocanın dediklerini yapıyorduk. ben bir yandan hareketleri yapıyor bir yandan da keremin ciddi ifadesiyle ayağında ki topla arkadaşıyla paslaşmasını izliyordum. rahatça görebilmek için tam karşısına geçmiştim.
antremanlarda hiç göz göze gelmediğimiz için rahattım. istediğin kadar bakayım kerem asla dönüp bakmazdı bana. ayağına topu alınca sadece ona odaklanır başka bir şeyi görmezdi gözü.
ama o an değişik bir şey oldu kerem toptan gözlerini çekti ve sanki ilk defa izlendiğini hissetmiş gibi kafasını bana çevirdi. göz göze geldiğimiz de ne yapacağımı şaşırarak el salladım. o da bu hareketime şaşırarak önüne döndü.
hemen yanımda duran ferdi ve ardaya hitaben "kesin bana aşık bu kerem." dedim
"havalara girdi yine eleman." dedi ferdi ardaya karşı
"ne oldu ki altay abi?" diye sordu arda
"daha demin bana baktı kerem. antreman yaparken bir kere bile göz göze gelmemişizdir ulan biz." dedim ben de ardaya cevap vererek
arda kaşlarını çatarak "altay abi seni üzmek istemem ama, göz göze geldiniz diye mi?" dedi
"anlamazsınız siz, kerem antremanlarda toptan başka bir şeye bakmaz ulan. takım arkadaşlarına bile pas vermedikçe bakmıyor!" dedim kendimi savunmak için
"öyle diyorsan." dedi arda ve antremanına döndü.
büyük bir iç çektiğim de kaleye doğru yürüdüm. ve 1.98 boyumla kaleye geçtim.
kaleci eldivenlerimi takarak takım arkadaşlarımın bana attığı şutları tutmaya başladım.yorucu bir antreman sonrası soyunma odasına gelmiş ve üstümüzü değiştirmiştik. herkes çıkmışken geriye sadece arda ben ve ferdi kalmıştık. onlar da giyinip eşyalarını topladıklarında bana görüşürüz diyerek gittiler
ben yavaş toplandığım için tek kalmıştım. altımda ki şortu değiştirip üstümde ki terli uzun kollu ince tişörtü çıkarttım. dolabımdan temiz tişört ararken soyunma odasının kapısı açıldı. arkamı döndüğüm de her zerresine aşık olduğum insanı görmeyi beklemiyordum.
keremin gözleri yüzümden çıplak vücuduma indiğinde yüzümde bir gülümseme belirdi. kerem gözlerini açmış şaşkınlık içerisindeyken gözleri bir yandan da baklavalarımı süzüyordu.
"hoşuna gitti sanırım?" dedim keyifli sesimle
kerem boğazını temizleyerek gözlerini gözlerime çıkarttığın da yanakları kızarmıştı. oy benım aşkım utanırmışta.
elini ensesine atarak okşadığın da bana yaklaşarak "şey kusura bakma, uygun bir zaman da gelmedim ama sana bunu vermek istedim." dedi hala utanırken
eşofmanının cebinden gümüş kolye çıkartmıştı. elimi uzatarak avucunun içinden koleyeyi aldım ve inceledim. avcuna elimi bilerek fazla değdirmiştim.
"antreman yaparken düşürdüm heralde, getirmeseydin farketmeyecektim bile düşürdüğümü yine de çok sağol bana getirdiğin için." dedim gülümseyerek
o da bana aşık olduğum gülümsemesini sunarak "önemli değil." dedi omzunu silkerken
gözlerine bakmaya devam ederken tekrar tekrar aşık oluyordum sanki. az daha bana böyle bakarsa dudaklarına yapışacaktım vallahi.
aramızda ki kısa süreli bakışmayı bölerek "neyse ben gideyim o zaman. fatih hoca kızmasın." dedi
"git o zaman sen, Fatih hocan kızmasın." dedim ben de gülümserken. mala bağlamıştım yemin ediyorum amk
kerem gülerken arkasını döndü ve hızlıca soyunma odasından çıktı. bende banka oturarak kollarımı dizlerimi yasladım ve elimde parlayan gümüş kolyeye baktım. nesnelere anlam yükleyen insanlardan değildim ama bu kolye keremimden gelmişti.
kerem getirmeseydi farketmeyecektim bile yüksek ihtimalle. önceden keremle hiç şansımız olmadığını düşünsem de şuan öyle düşünmüyordum. kerem benimle konuşuyor hatta ve hatta bana içten bir şekilde gülümsüyordu amınakoyayım!
bir an önce bir şeyler yaparak ona açılmam gerekiyordu ama onun da bana karşı boş olmadığını öğrendikten sonra yapacaktım bunu.
son hız devamss ne yazdığımı bilmiyorum ama çok eğleniyorumm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi - KeremxAltay
Fiksi Penggemarbirbirleriyle tamamen zıt karakterler aşık olursa..