1 hafta olmuştu altayla ayrılalı. okulun bahçesinde oturuyorduk bizimkilerle. söylesem mi söylemessem mi emin değildim ama galiba söylemeyecektim.
altayla hiç yan yana gelmediğimizi fark eden arkadaşlarım şaşkındı. "lan kerem ayrıldınız mı siz?" dedi lucas bana bakarak
kafamı salladığım da "evet." dedim tükenmiş sesimle
"noldu lan niye ayrıldınız?" diye sordu mertens merakla
"boşverin ya, ayrıldık işte." dedim omzumu silkerken. halim yoktu.
kimse farketmiyordu bile tükenmişliğimi. belki altayım farkederdi yanımda olsaydı. derin bir of çektiğim de ağlayacak gibi oldum.
zaniolo ve mertens aralarında küçük bir tartışmaya girerken başımın döndüğünü hisettim aynı zamanda midem de bulanıyordu. gözlerimi kapatarak geçmesini bekledim. geçmediğin de yanlarından kalkarak tuvalete gitmek amacıyla ilerledim.
amacıma ulaşamadığım da bir kaç adım sonra gözlerim kapandı ve bilincim gitti. en son hatırladığım şey ise altayın bana doğru koşuyor olduğuydu.
.
.
gözlerim beni sevmediğini söyleyerek benden ayrılan keremdeydi. beni sevmese bile ben hala seviyordum onu. deliler gibi hemde.
dikkatli gözlerle onu izlerken başını tuttu kerem elleriyle. oturduğu yerden kalktığın da sendeledi.
endişeyle ayağa kalktığım da tetikte bekliyordum. keremin gözleri kapanırken yere düşmüştü. hızla koştum yanına ve kafasını tutarak yanağına vurdum yavaşça.
"kerem." dedim ayılması için. arkadaşları yanımıza geldiğin de çoktan kucağıma almıştım keremi. okulun revirine götürürken arada kereme bakıyordum uyandı mı diye.
revire girdiğim de beyaz sedyeye yatırdım keremi ve endişeyle konuştum "bir anda bayıldı." dedim hemşireye
hemşire "tamam sakin ol önce, çık dışarda bekle ben uyanmasını sağlayacağım." dedi beni dışarı çıkartırken
dışarı çıktığım da kapının oraya oturarak ellerimle yüzümü sıvazladım. nolmuştu keremime?
arkadaşları yanıma geldiğin de "noldu lan?" dedi icardi telaşla
"ne bileyim ben? arkadaşı değil misiniz siz nasıl bilmiyorsunuz?" dedim ters çıkan sesimle
"fenalık gelmiştir. niye bu kadar kastınız, olabilecek bir şey bu." dedi mertens sakin sesiyle konuşarak
yaklaşık bir saat sonra hemşire odadan çıktı. "içeri girebilirsiniz, uyandı." dedi ve kapıyı açtı bize.
ilk önce ben içeri girdiğim de arkadaşları da arkamdan girmişti odaya. kerem kapıya baktığın da beni gördü ve hemen gözlerini çekti benden.
yanına ilerlediğim de "iyi misin?" diye sordum özlem dolu sesimle. sevgiliyken bir saat konuşmasak bile özlüyordum onu. şimdi nasıl dayanacaktım?
cevap vermeyerek kafasını salladı sadece. benimle konuşmak istemiyordu. bu tavrına karşılık ağlayacak gibi olduğum da kafamı salladım.
arkadaşlarına döndüğüm de "sende." dedim icardiye sessiz bir şekilde. icardi kafasını salladığın da kapıya yürüyerek açtım kapıyı.
kapıyı açmamla keremin zayıf sesini duydum "altay."
hızlıca kereme döndüğüm de yaşlı gözlerle bana bakıyor olduğunu gördüm. yutkunduğum da bir şey demesini bekledim. tek bir lafına bakıyordum kalmak için.
arkadaşlarına döndüğün de "müsaade eder misiniz?" dedi kırık çıkan sesiyle.
hepsi çıktı keremin lafıyla. odada tek kaldığımız da kapıyı kapatarak kereme döndüm. yanına ilerlediğim de başında dikiliyordum
kerem ağlamaya başlarken dayanamıyordum. "kerem noluyor?" dedim. bir şeyler vardı anlıyordum.
kerem bana baktığın da burnunu çekerek "sarılır mısın bana?" dedi
lafını bitirdiği anda sarıldım kereme. sıkıca sararken kokusunu içime çekmiştim. uzun bir süre öyle kaldıktan sonra ayrıldık.
"altay ben özür dilerim. affet beni nolursun." dedi titreyen sesiyle
elimi saçına attığım da "dileme özür kerem. affedilecek bir şey yok ortada. ben sana küsmem." dedim yumuşacık sesimle
daha da fazla ağlamaya başladığın da "kerem konuş benimle, noluyor anlat bana lütfen." dedim yalvarır gibi çıkan sesimle
"hastayım ben altay." dedi yaşlı gözleriyle bana bakarken
kaşlarım çatıldığın da "hastayım derken?" dedim
"kanserim, hayatını mahvetmek istemedim. sende benimle birlikte yaşama istedim bu hastalığı ama yapamıyorum, dayanamıyorum sensizliğe altay. belki de bencillik ama istemiyorum senden ayrı kalmayı." dedi bir çırpıda
duyduklarımla şok olurken gözlerim dolmuştu. kerem kanserdi. kerem bana bakıyordu dikkatle tepkimi ölçmek için.
gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım sakinleşmek için. sakinleşmessem ağlayacaktım birazdan.
"istemessen sorun değil. anlarım seni." dedi kısık sesiyle
"kerem sen şaka mı yapıyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak
"sorun yok altay, bir şey demene gerek yok gerçekten." dedi hızlıca. kötü bir şey söyleyeceğimi düşünmüştü sanırım.
"keremim sen böyle bir şeyi bana niye söylemiyorsun. yanında olmayacağımı mı düşündün gerçekten? kanser olduğun için seni bırakacağımı?" dedim yumuşak sesimle. kanser büyük bir hastalıktı bunu farkındaydım. ama güçlü olmalıydık.
"altay ne yapacağımı bilmiyorum." dedi elleriyle yüzünü kapatarak. hala ağlıyordu
ellerini yüzünden çektiğim de kendi ellerimi koyarak göz yaşlarını sildim "canım benim, ağlamana gerek yok. ne olursa olsun yanındayım ben. belki anlamıyorsun ama sana sevgim bambaşka bir boyut. bırak hastalığı, ölüm bile ayıramaz seni benden." dedim içten bir şekilde
"ama ben bıraktım seni, ne hissedeceğini düşünmeden bıraktım seni." dedi ağlamalı ses tonuyla
"kerem kafama silah dayasan, vur kendini desen vururum kendimi. ister bırak beni, ister öldür. kalbime sahipsin sen benim. anlıyor musun?" dedim gerçekleri söylerken.
"tedaviye başladım. saçlarım dökülecekmiş." dedi ve ardından omzunu silkerek "istemiyorum saçlarımın dökülmesini altay." dedi masum ses tonuyla
kereme sarıldığım da "kıyamam ben sana." dedim boynundan öperek. ulan karşıma geçmiş ne diyordu bana, elimde olsa ondan alıp kendime geçirirdim hastalığını.
"kerem benden bir daha bir şey saklama, özellikle böyle bir durumdayken. bundan sonra hastaneye de beraber gideceğiz. bana saatlerini söyleyeceksin, seni ben götürüp getireceğim." dedim tamam mı dercesine kaşlarımı kaldırırken
"altay gerçekten gerek yok. bana acımana da gerek yok. ben sadece aramızın böyle olmasını istemedim, eskisi gibi olabiliriz ekstra bir şeye gerek yok." dedi burnunu çekerken.
"kerem sen benim sevgilimsen, sen benim canımsan buna gerek var. belki sen gerek duymuyorsun ama ben duyuyorum. senin yanında olmama benim ihtiyacım var kerem." dedim yanaklarını okşarken
yanaklarında ki elimi tuttuğun da avucumu öptü. "altay seni çok seviyorum." dedi
ellerini ellerime hapsettiğim de "ne olursa olsun sevicem kerem seni, unutma bunu." dedim ellerini okşayarak.
alın barıştırdım işte amk mutlu musunuz
ben daha uzatacaktım küslüğü niye böyle oldu amk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi - KeremxAltay
Fanfictionbirbirleriyle tamamen zıt karakterler aşık olursa..