Yaşadığım şeyler yeterince korkunç değilmiş gibi şimdi de bu adam çıktı başıma. Bir tane iyisi de beni bulmazmıydı? Millet deliye ben akıllıya Allahım ya!
Her ne kadar ısrar etsem de göndermemişti bu manyak beni. Şimdi ise zorla kahve yapıp mutfak masasında oturtmuştu. Aslında gidecek bir yerim ya da bir tanıdığım olsa kesinlikle giderdim burdan. Gerçi bu adamı da tanımıyordum ama üstüm de o kadar boşvermişlik vardı ki umursayamıyordum.
Kendi kahvesini de alıp karşıma oturdu. Geniş omuzları ve fazla kaslı olan kolları yüzünden yüzüne odaklanamıyordum. Esmer teni pürüssüzdü. Bu düşünceme lanet ettim, şimdi bu haldeyken bile saçma şeyler düşünüyordum. Zaten benim burda olmam çok mantıksızdı. Tek başıma kimsenin olmadığı bir yerde gebermek istiyorum.
"Gitmek istiyorum"
Beni hiç takmamış alaycı yüzüyle suratıma bakıyordu.
"Ne sırıtıyorsun mal mal?"
Kahkaha attı. İfadesiz bir yüzle kahkahasının bitmesini bekledim.
"Seninle çok iyi anlaşıcaz"
Artık kahkaha atmıyordu sırıtıyordu sadece ve gözleri parlıyordu.
"Bana neden iyi davranıyorsun?"
"Bu nasıl bir soru? Hayatın boyunca kimse sana iyi davranmamış gibi konuştun"
Hayatın boyunca kimse sana iyi davranmamış gibi... zaten öyle. Hayatım boyunca kimse iyi davranmadı bana. Ilk okul da bile sınıfta boş yer yoktu okulun ilk günüydü, sadece bir çocuğun yanı boştu en arkada. Çocuğun yanına oturduğum da saçımı çekip sıradan itmişti beni. Ben senin gibi ucubeyle oturmam diye bağırmıştı. O gün bana yaptığı şeyler bir çocuğa göre fazlaydı ama benim alışkın olduğum tavırlardı. Ağlamadım bile. Öğretmenim bile 'Sen niye bu kadar beyazsın Bir hastalığın mi var?' Diye sorardı.
Dışım ne kadar beyazsa içim o kadar karaydı.
Gözümün önünde sallanan bir el düşüncelerimden ayırdı beni.
"Pişt, daldın gittin. Yanlış bir şey dediysem üzgünüm"
"Bana iyi davranma, ben iyiliği haketmiyorum. Ben katilim"
Tekrar kahkaha attığın da gözümden bir yaş aktı ve devamı da geldi. Evet ben katildim, hemde kendi babasını öldüren bir katil.
Kafamı eğip hıçkırarak ağlıyordum. Kenan bir süre sessiz kalıp beni izledi. Ardından oturduğu yerden kalkarak yanımdaki bar taburesine oturdu ve kafamı göğsüne yasladı. Şaşırsam da tepki vermedim. Saçlarımı okşuyordu
"Senin bir suçun yok güzel kız"
"Hayır! Beni avutmak için diyorsun ama bir şey bilmiyorsun. İğrencim ben!"
"Sen iğrenç değilsin. Hatta sen beklediğim den de temizsin"
Hıçkırmamı durdurmaya çalışıp kafamı kaldırdım.
"Beklediğim derken?"
Tam ağzına açmıştı ki kapının önünden uluma sesi geldi. Kaşlarını çattı ve yüzü çok sinirli bir hale büründü. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.
"Oturduğun yerden kalkma sakın!"
Ağlamam durmuştu ama ya kenana bir şey olursa. Gözden kaybolmustu ama hala geri gelmedi.
Ben tam ayağa kalkıp bakacakken içeri benimle beraber kalan kurt girdi ardından ise Kenan.
Şimdi mutluluk gözyaşları sarmıştı sadece. Bir hayvanı görmenin beni bu kadar mutlu edeceğini söyleseler asla inanmazdım. Evet o babamı öldürmüştü ama onun beni korumak için yaptığını biliyordum. Ve o olmasaydı ben ölü olacaktım onu da biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT'UN ESİRİ +18
Ciencia FicciónYanlız yaşayan genç kız bulunduğu bölge de insanlar yavaş yavaş azalırken yerini kurtlar alır. Beklemedigi dostluklar, düşmanlar ve beklemedigi bir aşk yaşayan gece nin hayatını okuyalım beraber Öncelikle bu kitaba psikolojinize güveniyorsanız okuyu...