Bu bölüm: ATİLLA Kitabı: 10. bölümü ile paraleldir.
Konu kopukluğu olmaması adına diğer kitabı da okumanızı tavsiye ederim.(Her bölüm buraya not düşüyorum umar okuyorsunuzdur :D)
Bölüm ortası için hafif +18 uyarısı... (---*---)
------
Zaman tüneli...
Ya da hayatımızın gözlerimizin önünden akıl geçtiği... kısa film şeridi...
Hadi, hep birlikte şöyle hayal edelim. Gözleriniz kapatın ve nerede oturuyorsanız geriye yaslanın.
Derin derin nefesler alıp verin. Yavaşça, temiz havanın burun deliklerinizden girip ciğerlerinize varana kadar aldığı yolu hissetmeye çalışın...
Bu işlemi birkaç kez tekrar ettikten sonra, en sevdiğiniz müziğin melodilerini hayal edin, birazcık mırıldanın... Duyuyor musun? Arka fonda mırıldandığın o şarkı çalıyor.
Gözleriniz hala kapalı, arabanın hareketini, yolun altınızdan kayıp gidişini hissedebiliyor musunuz? Aralık camdan, yüzünüze çarpan rüzgârı ve orman kokusunu aldınız mı?
Şimdi gözlerinizi hafifçe aralayın, güneş ilk başta gözünüzü alacak ama merak etmeyin zamanla alışırsınız. Etrafınızdaki ağaçlara bakın; çam ağaçları ve uzun kayın ağaçları, yolun kenarını kaplayan makiler...
Tamamen yeşille kaplı bir cennet... ağaçlar öyle sık ki, solunuzdaki uçurumu göremiyorsunuz.
Emniyet kemerinin kayışını bir kez daha kontrol ediyorsun evet takılı güvendesin, uçurumdan yuvarlanırsan en azından cesedin arabanın içinde olacak. Bu iyi bir şey...
Şu an dağın zirvesinden virajları dönerek ağır ağır iniyorsunuz, eklemeyi unuttum şoför sen değilsin... Yanındaki yakışıklı.
Camı sonuna kadar indirip, temiz dağ havasını ciğerlerine çekiyorsun. Rüzgâr saçlarını uçuştururken, bütün kötülükleri de kendisiyle birlikte götürüyor.
Kötülükler yok! Sevmediğin insanlar yok! Sadece aşkın ve sen varsın... Sadece ikiniz. Sadece ikiniz...sadece, ikiniz olduğuna inan!
Şimdi başını soluna çevir ve yakışıklını izle.
Dengesiz, kararsız, bir anı bir diğer anını tutmayan, fikrini değiştirmesi birkaç saniyeden daha az süren o ruh hastasına uzun uzun baktım. Dün gece kapımı çalan çocuk, bu sabah birlikte uyandığım çocuk ve fakültede konuştuğum adamın farklılığı aklıma geldikçe midem bulandı.
Son sözleri beynimde dönerken içim içimi yiyor. Torpidoyu açıp oradaki ilaçlara bakmak istiyorum. Beni korkutmak için böyle söylediğini bilsem de içimdeki acabayı bastıramıyorum.
Ya gerçekse...
Bugün her zamanki gibi görünüyor. Tepeden ayağa simsiyah, saçlarının taranış, yönü gömleğindeki açık bıraktığı düğmelerin sayısı her şey aynı.
Bugün ondaki tek farklılık, üzerinde ki takı kalabalığı, ilk kez gördüğüme emin olduğum künyeleriyle serçe parmağındaki yüzüğe uzun uzun baktım. Metalik halkanın etrafını çepe çevre saran siyah taş hem mat hem de çok parlaktı. Onun sevemeyeceği kadar dikkat çekici.
Yüzü bu sabaha göre daha sakin görünüyor, sakin ve olgun. Birkaç yaş almış farklılaşmış birini sakinliği var yüzünün her bir mimiğinde.
Bu kadar sakin görünen yüz, o bakışlarıyla insanın içine korku yayıyor. Onun gözleri, yeşilin sıcak bir tonuydu, ışıl ışıl capcanlıydı. Şimdiyse gördüğüm gözleri, karanlık bir ormanın derinliklerini andırıyor. Kasvetli, korkunç ve kaybolmuş hissi veren enteresan bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UR SERİSİ ~ KUZGUN SEZONU (Kısım 2) Rüya'nın Anlatımıyla (+18) 💔
RomantikDudakları göğüs aramdan göbeğime oradan kasıklarıma doğru yavaşça ilerledi. Parmağı ince dantelin merkezinde hareket etmeye başladı, sakince ve ürkütmeden... Çamaşırımı kenara sıyırıp, sıcak nefesini bacak aramda hissetmem bir oldu. Yüzünü tutup b...