Hayat çok garip...
Sıra dışı...
İlginçliklerle dolu.
İmkansızlıklar en ummadığın anda yanı başında biterken, yaşamak için dua ettiğin her şeyi, göz açıp kapayıncaya kadar kaybedebiliyorsun.
Ya da kazanıyorsun, bilmiyorum. Aslında bu birazda senin bakış açına göre şekilleniyor.
Kaybettiğini sandığın şey bu hayattaki en büyük kazanımınken. Aldığın en büyük zafer, tüm yenilgilerinin başlangıcı olabiliyor.
Değişik... Farklı... Anlamsız... Sanırım içinde olduğum durumu açıklayabilecek kelime, anlamsız olur.
Şu an ne düşünmem gerektiğini ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum.
Korku? Aşk? Sevgi? Nefret? İhtiras? Öfke? Neşe? Bir insan bütün duyguları aynı anda nasıl yaşayabilir? Ben bu gece hepsini, Atilla sayesinde yaşadım.
Dün gece Atilla bana sarıldığı için mutluluktan delirirken, bugün bana sarılan yabancıdan ölesiye korkuyorum.
Vücut aynı vücut, ten aynı ten... Kokuları neredeyse aynı ama garip. O bana bir yabancıdan daha fazlasıymış gibi gelmiyor.
Daha kötüsü bu gerçekliğin beni delirtmesinden de korkuyorum...
Dans ederken, içimden bir ses hala şaka yaptığına inanmam için beni ikna etmeye çalışıyordu. O sese kulak vermeyi, öyle çok isterdim ki...
Görmemiş olsam belki şaka yapıyor, ciddi Bir şey değil der geçerdim de ama gördüm.
Bana açıkça meydan okuyan bu kaçık adam, yemekten sonra, odaya girdiğimizde telefonunun kilit ekranı açık bir şekilde masanın üzerine koyup banyoya girdi.
'Dissosiyatif kimlik bozukluğu.' Açık klasörün üzerinde yazan şey buydu.
Dosyaya tıklayıp yazanları kelimesi kelimesine atlamadan Zihnimin el verdiği ölçüde, hızlıca okumaya çalıştım.
"Çoklu kişilik bozukluğu olarak da adlandırılan disosiyatif kişilik bozukluğu, bireyin kendi kimliğinin dışında başka kişi ya da kişilerin de var olmasıyla karakterize edilen bir ruhsal bozuk olarak karşımıza çıkar.
İlk paragrafı okuduktan sonra sandalyeye çöktüm, gözlerimi kapatıp derin derin nefesler aldım.
Cesaretimi toplayıp devamını okumaya başladığım an, aslında bu gecenin hayatımızı şekillendirecek kararı alacağımdan habersizdim. Gerçi, karar aldığımdan bile haberim yoktu.
Başka bir deyişle kişinin içinde bir bireyin daha (bu birey bazen birden fazla da olabilir) var olduğunu hissetmesidir.
Aklımda ışık hızıyla araba da kurduğu cümle belirdi. " Ben o iki salağa benziyor muyum?"
Kişinin gerçekte kendisine ait olan duygu, düşünce ve algıları sanki içinde yer alan başka bir kişiye aitmiş gibi hissetmesi durumu olarak da ifade edilebilir.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan kişi sanki içinde kendisinden başka bir kişi ya da kişiler olduğunu hisseder. Hastanın içinde hissettiği bu farklı kişiliklere "alter" adı verilir. Bu durum (alter kişilikler) genelde hastanın kendi içinde varlığını hissettiği bir başka kişilik olarak karşımıza çıkar. Hastanın kendi içinde hissettiği bu varlık bir kişi yerine, farklı bir kişilik veya kişiliğin başka bir uzantısı olarak da algılanabilir. Bu kişinin fiziksel özellikleri, başka bir ismi, özgeçmişi, cinsiyeti, yaşı ve diğer benzeri özellikleri olabilir. Burada kritik olan husus şudur ki hastanın içinde hissettiği bu kişiliği kendisinden bağımsız, yabancı, kendisinden farklı olarak algılamasıdır. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UR SERİSİ ~ KUZGUN SEZONU (Kısım 2) Rüya'nın Anlatımıyla (+18) 💔
Roman d'amourDudakları göğüs aramdan göbeğime oradan kasıklarıma doğru yavaşça ilerledi. Parmağı ince dantelin merkezinde hareket etmeye başladı, sakince ve ürkütmeden... Çamaşırımı kenara sıyırıp, sıcak nefesini bacak aramda hissetmem bir oldu. Yüzünü tutup b...