10 - Ateş Abi!?

32 3 4
                                    

Geri çekilip kaşlarımı çatarken "Ne?" diye sordum fısıltı şeklinde. Kolları yere doğru düşerken yutkundu. "O ne demek Ilgaz?"

Gizlediği şeylerin büyüklüğünü hissediyordum. Bundan korkuyor olduğunun da farkındaydım ama ne olduğunu çözemiyordum. "Söylesene!" Sesim istemsizce yüksek çıkmıştı. Derin bir iç çekip kendini karşıda ki koltuğa bıraktı. Peşinden telefonu bilmem kaçıncı kez çaldığında arkamı dönüp dişlerimi sıkaca birbirine kenetledim. Lanet olsun!

Hasır salıncağa tekrar oturup gözlerimi kapattım. Ortada net bir şekilde önemli ve kötü bir durum vardı ama herkes benden saklıyordu. Bıkmıştım benden bişeylerin saklanmasından. Ilgaz tek bir kelime söyleyip telefonu kapatmıştı.

Gözlerimi açıp onu izlemeye başladım ama o gözlerini benden saklıyordu. "Söz veriyorum Asra, sana bir şey olmayacak." Kollarımı göğsümde bağlarken balkondan çıkışını izledim.

----------------------

"Gelmemizi ister misin?" Barlas'a kısa bir bakış attım. Konuşamıyordum, konuşursam ağlardım. Başımı iki yana sallayıp hafifçe tebessüm ettim ve gözlerimi Ilgaz'a çevirdim. Kafasıyla beni onaylarken gözlerimi kaçırıp ilerideki mezarlığa baktım. Oradaydılar işte, o mezarda yatıyorlardı yan yana.

Arabanın kapısını açıp sessizce arabadan indim ve ardımdan kapıyı kapattım. Oraya ulaşmak çok zordu. Oraya gitmek, o taşa bakmak, o mezarlığa dokunmak...

Yavaş adımlarımı oraya doğru ilerletip yumruklarımı sıktım. Onların karşısında bitik olamazdım. Ben güçlü bir kızdım. Toparlanmam gerekiyordu.

Omurgamı düzleştirip saçımı geriye attım ve daha hızlı yürümeye başladım. Kalbim inanılmaz sızlıyor ve canımı acıtıyordu. Beni bırakıp gitmişlerdi ama ben yine onlara gelmiştim.

İkisinin mezarlarının ayakucuna gelip topraklarına bakmaya başladım. Öylece yatıyorlar, orada öylece yatıyorlar.

Bir gözümden sessizce bir yaş süzülürken sinirle elimin tersiyle sildim. "Neden beni bıraktınız?"

Ilgaz'ın Ağzından

Dikkatlice onu izliyordum. "Onu buraya getirmek iyi bir fikir değil." Barlas'ı duymazlıktan gelip bir sigara yaktım. İstediği buydu, benden kaçıp gitmek, kurtulmak yerine buraya gelmek istemişti.

"Bu kızla ne işin var senin Ilgaz?" Histerik bir inlemeyle sigaramdan bir nefes aldım. "Sana mı kaptırsaydım?" Dikiz aynasından ona kısa bir bakış attım. Pür dikkat Asra'ya bakıyordu. Bu bile sinirlenmeme yetsede şu anda önemli olan Asra'nın güvenliğiydi.

"Hayır, hayatını yaşaması için bırakmalıydın peşini." Gözlerimi Asra'ya çevirip derin bir iç çektim. Yaşayamazdı, bensiz yaşayamazdı. Bu kadar saf temiz, yapamazdı bu dünyada.

"Ne istiyorsun Barlas?" "Kızın yaşamasını, gerçeği öğrenmesini ve seçimini yapmasını." Aniden ona dönüp boynunu tuttum. "Ona birşey söyleyecek olursan Barlas, seni öldürürüm." Elimi itip boğazını kurtardı sert parmaklarımın arasından. "Her şey için çok geç zaten."

Asra'nın Ağzından

Neden? Neden? Topraklarını yumruklarken inanılmaz şiddetli bir şekilde ağlıyordum. "Neden beni bok gibi bıraktınız? Neden? Ben size ne yaptım?"

Ben onlara ne yaptım da beni bırakıp gittiler? İyi bir çocuktum, başarılıydım.

Dakikalar sonra bitap bir halde arabaya doğru ilerlemeye başladım. Onlara doğru geldiğimi fark eden Ilgaz hızla arabadan inip bana doğru yürümeye başladı. Derin bir iç çekip olduğum yerde durdum. Yürüyecek halim yoktu. Bayılmak üzere gibi hissediyordum kendimi. Ilgaz karşımda belirirken bir anda belimi yakalamasıyla karanlığa gömülmem bir olmuştu.

-------------------------

Her bir insanın sınavı kendine özeldi, acısı sadece onun yüklenebileceği kadardı.

Yüzümde hissettiğim elle gözlerimi araladım. Ilgaz uyandığımı görür görmez ellerini yüzümden çekerken yutkundum. "İyi misin?" Gözlerimi kaçırıp yatakta doğruldum. "İyiyim, teşekkür ederim beni aileme götürdüğün için." Başını iki yana sallayıp ayağa kalkmak için doğruldu. "Önemli değil."

Elimi gitmemesi için bacağına atarken keskin gözleri direk gözlerimle buluştu. Elimin altında saniyesinde kas katı kesilen bedeni ikinci kez yutkunmama neden oldu. "Gitme." Yüzü gevşerken başıyla bir kez onayladı.

Elimi bacağından çekip yavaşça kenara kaydım ve ona yer açtım. Gözlerini gözlerimden bir saniye olsun çekmeden yanıma uzanıp bana doğru yan döndü. Onu taklit edip bende ona doğru yan döndüm.

Gözleri adeta beni içine çekerken sabaha kadar onu böyle izleyebileceğimi fark ettim. Evet, gerçekten onu sabaha kadar izlerdim.

"Korkuyor musun?" Kaşlarım sorduğu soru karşısında çatılırken gözlerim dudaklarına kaydı. "Ne için?" Boğuklaşan sesimin üzerini örtmem gerekiyordu.

"Başımıza gelecekler için." "Sen korkuyor musun?" "Sadece seni kaybetmekten." Gözlerimi dudaklarından gözlerine çıkarırken yutkundum. "Beni, seni kaybetmek dışında hiçbir şey korkutamaz"

Başımı sallarken gözlerimi kaçırdım. Aniden kapı çaldığı an yerimden sıçradım. Bir salise kadar kısa bir süre içerisinde Ilgaz ayağa fırlayıp silahını çıkarıp emniyetini açarken bu kadar hızlı olmasına şaşırmıştım. "Saklan!" Bana verdiği komutla hızla yatağın altına girdim. Karanlık olmasına karşılık korkuyla Ilgaz'ın ayakkabısını izlemeye başladım.

Temkinli bir şekilde kapıya doğru ilerledi ve önünde durup silahı tek eline aldı. Kapının açılış sesini duyarken Barlas'ın sesini işittim. "Aşağıdalar, çabuk olun." Aşağıdalar? Aşağıdalar!

"Asra!" Hızla yatağın altından çıkıp onların yanına koştum. "Kim aşağıda?" Gözlerimi Barlas'ın mavi gözlerine kitlerken Barlas endişeliydi. "Konuşacak vaktimiz yok." Bir anda Ilgaz elimi tutarken peşinden çekmeye başladı. Hızla bir yere doğru koşuyorduk. En önde Barlas vardı ve elindeki gümüş silahın parıltısı dikkatimi dağıtıyordu. "Çabuk, buradan!" Yangın merdivenlerinin kapısını açtığında Ilgaz girip peşinden beni çekti.

Hızla aşağıya doğru inerken aşağı katların lambası yandı. "Siktir, yukarı yukarı." Kalbim inanılmaz şekilde hızlı atarken hissizleşiyordum. Barlas "Çatıya." Merdivenlerden hızla yukarıya çıkarken yorulduğum için durdum. Ilgaz hızla bana dönerken kalbimi tutup eğildim. "Ne yapıyorsun, hadi." "Yoruldum." Beni hızla kucağına aldığında dudaklarım açık kalmıştı.

Merdivenleri çıkmaya devam ederken yüzümü boynuna gömdüm. "Özür dilerim." Diye fısıldadım kulağına. Bana cevap vermezken çatıya çıkmıştık. Bir baca arkasına geçerken karşımızdaki kişiyle dudaklarım aralandı. "Ateş abi!?"

----------------------------------

Arkadaşlar çok geç kaldı ve kısa geldi bölüm. Bunu fragman olarak düşünün. Sizleri çok seviyorum. 🥰

KURŞUNDAN SÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin