14- Sakin ol

22 2 0
                                    

3 gün sonra

Elmas dan

Kos koca üç gün geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kos koca üç gün geçmişti. Asra ölmemişti, savaşıyordu ama neredeyse ölmek üzere olan abimdi. Gözlerimi abimin üzerinden bir saniye olsun almıyordum. Bir duvarın kenarına oturmuş, bacaklarını kendine çekmişti. Ne yemek yiyebiliyordu ne bir bardak su içebiliyordu. Çökmüştü, gözlerimin önünde abim eriyip gidiyordu. Kendini suçluyordu, günlerdir dudaklarının arasından tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Yaşayan bir ölü gibiydi.

Oturduğum yerden kalkıp yanına doğru yürümeye başladım. Zayıflamıştı, çok fazla çökmüştü. Yanına oturup baktığı yere baktım. Yoğun bakım odasının kapısını izliyordu gözlerini bile kırpmadan. Derin bir iç çekip koluna kafamı koydum. "Abi, lütfen artık kendine gel. Sana çok ihtiyacım var." Abime çok ihtiyacım vardı. Onu böyle görmek istemiyordum, o her zamanki güçlü heybetli yıkılmaz biri olmalıydı.

Gözlerimden bir damla yaş süzülürken akan burnumu çektim. "Dayanamıyorum seni böyle görmeye abi, dayanamıyorum. Canım acıyor neden anlamıyorsun. Sen ailemizin ölümünde bile böyle olmamıştın ama şimdi... abi..." kolunu tutup kendime sardım ve kafamı göğsüne gömüp hıçkırarak ağlamaya başladım. Onu böyle görmek istemiyordum...

"Abi lütfen kendine gel, dayanamıyorum." Elleri saçlarımın arasına girerken saçlarımı okşamaya başladı. "Hadi, Uraz a söyle seni okuluna bıraksın." Okula mı? Günler sonrasında ilk dediği şey okul muydu? Geriye çekilip ona baktım. Birbirine girmiş sakalları, erimiş yüzü, kıp kırmızı ağlamamak için tuttuğuna emin olduğum gözyaşları ile cansız bir şekilde bana bakıyordu. "Abi, lütfen..." itiraz istemeyen bir ses tonuyla "Hemen." Dediğinde başımı eğdim.

Ilgaz dan

Herkes gittiğinde yavaşça ayağa kalkıp Asra'nın yattığı odanın penceresinin önüne geldim. İşte yatıyordu orada güzelim. Ağzında hortumlar vardı ama işte oradaydı, sanki uyuyormuş gibi oradaydı işte. Elimi cama koyup gözlerimi kapattım. Savaşıyordu, bana rağmen, hayatına rağmen, kendisini atmasına rağmen savaşıyordu.

Ben suçluydum, en büyük hatayı onu yanıma alarak yapmıştım. Benim bencilliğim yüzünden o bu haldeydi. Ben onu uzaktan da sevebilirdim, uzaktan da yanında olabilirdim. Senelerce uzaktan onu takip etmiştim, senelerce uzaktan sevmiştim onu. Yine sevebilirdim... 'onun temini hissettikten sonra da mı?'

Pencereye koyduğum elimi yumruk yapıp başımı yere doğru eğdim. "Ilgaz bey" yutkunup sesin geldiği yöne baktım. Asra nın doktoru karşımda duruyordu. Söylemesi için başımı bir kez salladım. "Bu kadar kendinizi yıpratmayın, Asra sandığımızdan da güçlü ve bugün yarın uyanacağını biliyorum. Uyandığında ilk sizi görmek isteyecektir. Biraz kendinize gelin, sizi bu halde görmesin." İstemsizce güldüm. "Görmek isteyeceği son insan bile değilimdir." Kadın karşımda burukça gülümsedi. "Öyle düşünmeyin, insanlar genelde tutunacağı bir dal kalmadığı zaman bu savaşa son verirler. Asra çok güçlü, aranızda ne oldu ne bitti bilemem belki ama savaşıyor. Uğruna hayatta kalmak için çabaladığı bir şey var ve sizi görüyorum. Kaç gündür başından bir saniye bile olsa ayrılmadınız. Onu nasıl sevdiğinizi ben bile görüp hissediyorsam onu hayal bile edemem." Gözlerimi kadından ayırıp Asra ya baktım tekrar. Benim için mi savaşıyorsun Asra yoksa benden intikam almak için mi?

KURŞUNDAN SÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin