7 - Benzerlik

44 3 4
                                    

Üzerimde herhangi bir ağırlık hissetmezken gözlerimi yavaşça araladım. Gün daha yeni doğuyordu. Güneşin turuncu ışığıyla esneyip diğer tarafa dönmemle olduğum yerde sıçramam bir olmuştu.

 Güneşin turuncu ışığıyla esneyip diğer tarafa dönmemle olduğum yerde sıçramam bir olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşımda cam kenarındaki koltukta yarı çıplak bir şekilde oturup viski içen Ilgaz vardı. Kaşlarım havaya kalkarken yukarıya doğru sıyrılmış olan tişörtü ve tişörtün açıkta bıraktığı çamaşırımı fark ettim. Hızla tişörtü düzeltip tekrar ona baktım ama o bana bakmıyor elinde çevirdiği viski dolu bardağa bakıyordu.

Kollarımı göğsümde bağlayıp onu izlemeye başladım. Vücudunda yağ olmadığına artık emindim, otururken bile hiç bir şekilde yağ görünmüyordu.

Bir anda neden böyle olduğu sorusu beynimi kurcalamaya başladığında dudaklarım aralandı ama konuşmak yerine susmayı tercih ettim.

Dikkatlice onu incelerken daha demin normal atan kalbimin atışı hızlanmıştı. Keskin hatları gözlerimin önünde hareketsizce dururken çöken gözaltları ilişti kahverengi harelerime. Uyumamış mıydı?

Aniden bardağı dudaklarına götürüp dokundurmadan "İyi uyuyabildin mi?" diye sordu tüm soğuk sesiyle ve bardağında kalan viskinin hepsini tek dikişte bitirdi. Ne diyeceğimi bilemezken yutkundum. Normal ses tonundan da fazla soğuk konuşmasıyla gözlerimi yere indirdim.

Fark etmeden bir şey mi yapmıştım acaba? 'Ne zamandır düşünür oldun onu?' İç sesimi duymazlıktan gelip gözlerimi yerden tekrar ona çıkardım. "Ne zaman uyandın?" Belki de ortaya atılmaması gereken bir soru sormuştum. "Uyumadım." Kaşlarım tekrar çatılırken ellerimle oynamaya başladım. Kesinlikle bir problem vardı. "Neden?" Sonunda gözlerini bardaktan çekip bana bakarken gerildim. "Soru sorma!" Omuz silkip rahat bir tavır sergilemeye çalışarak "Soracağım ve sende cevaplayacaksın." dedim.

Anlık bir hızla ayağa kalkmasıyla ellerimi yatağın iki kenarına koydum. "İnan bana bununla uğraşamam şu an." İçeceğini bir yudumluk kadar doldurup ayakta fondip yaptı ve bardağı da şişenin yanına bırakıp bana döndü. "Ayılana kadar bana soru sorma." Üzerime doğru yürürken dişlerimi sıktım. Sarhoş muydu? Hiç sarhoş gibi gelmiyordu...

Yatağa girip beklemediğim bir anda bana döndü. "Biraz daha göğsünde uyuyabilir miyim?" Ne? Kaşım otomatik olarak yukarı kalkarken üzücü bir ses tonunda konuşmasıyla dudaklarım aralandı. Tabi ki hayır, uyuyamazdı. 'Çocuk gibi, gerçekten bunu red mi edeceksin?' Evet 'Hayır.' Etmeliyim 'Etmeyeceksin.'

Kolum ona doğru açılırken ne yaptığımı anlayamadım. Yavaşça kendimi aşağıya saldığımda mırıldandığını işittim ama ne dediğini anlamamıştım. Açtığım kolumun üzerinden kafasını göğsüme koyduğunda yerini sabitlemek amacıyla sürtündü. 'Tıpkı bir kedi gibi.' İç sesime hafifçe gülümserken kolları belimi sardı. "Anlayışın işin teşekkür ederim Asra. Buna çok ihtiyacım vardı." Neye? Bana mı? Yoksa böyle uyumaya mı?

KURŞUNDAN SÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin