9. Kendini Kontrol Etmenin Sınırı

227 23 38
                                    

Kendini Kontrol Etmenin Sınırı

"Bilim insanları çok büyük öz kontrole sahip gibi görünen insanları analiz ettiklerinde, o bireylerin debelenen bireylerden aslında o kadar da farklı olmadığı anlaşılıyor. "Disiplinli" insanlar hayatlarını kahramanca irade ve öz kontrol gücü gerektirmeyecek şekilde yapılandırmak konusunda daha iyiler. Başka bir deyişle, baştan çıkarıcı durumlarda daha az zaman geçiriyolar." diye açıklar James Clear Atomik Alışkanlıklar kitabında ve devam eder.

"En iyi öz kontrole sahip olan insanlar tipik olarak onu en az kullanması gerekenler oluyor. Bu özelliğinizi çok sık kullanmanız gerekmediğinde kendi kendinizi kısıtlamak daha kolay gelir. Bu yüzden evet, dayanıklılık, azim ve irade başarı için gereklidir ama bu özellikleri iyileştirmenin yolu daha disiplinli bir insan olmayı dilemekten değil, daha disiplinli bir ortam yaratmaktan geçer."

Bay Clear'ın bu kıymetli sözlerinden çıkartmam gereken ders şuydu: Yaşanan son olayın bir alışkanlık ya da daha kötüsü bağımlısı haline geleceğim bir işkenceye dönüşmesini istemiyorsam, öncelikle bunun tekrarlanmasını önlemem gerekiyordu. O davranışımın tekrarlanmasını önlemek için de o olayı tekrar yaşamak istememe sebep olacak işaretleri ortadan kaldırmam gerekiyordu. Öz kontrol ve disiplin işte bu noktada oluşacaktı. Örneğin bir daha spor yaparken Gülce'ye yapamayacağını bildiğim bir hareketi yaptırmayacaktım. Ya da Sena Şener de dinlemeyecektim; ömrüm boyunca. Çünkü Bay Clear'ın bir sonraki sayfada söylediği cümlenin altını ergenken okuduğumda bile çizmiştim ve şuan bana korkunç vaatlerde bulunuyordu.

"İşaretler konusunda dikkatli olmazsanız durdurmak istediğiniz davranışın ta kendisine sebep olabilirsiniz."

Cümle aklıma geldikçe boğazımda biriken koca yumruyu yok etmek için defalarca yutkunuyordum.

Çalışma masama tableti bıraktım ve tekerlekli sandalyenin yardımıyla oturduğum yerde dönmeye başladım. Yaklaşık iki saattir odalarımıza kapanmıştık ve gerçekten karşısına çıkmaya utanıyordum. Olayın üzerinden geçen iki saat ve buz gibi duşa rağmen hala net bir şekilde hissettiğim şeyi, anın sıcağıyla Gülce de hissettiyse ne yapacaktım? Suratıma bir tane çakabilirdi, kendisini odasına kapatabilirdi, aramıza mesafe koyabilirdi ve yüzlerce ihtimal vardı. Neden diye bile soramazdım üstelik çünkü sebebi şuan gayet net bir şekilde ortadaydı ve gizlenemiyordu da, gizlenecek halde değildi.

Oflama, inleme karışımı bir sesle dirseklerimi dizlerime yaslayıp, yüzümü sıvazladım. Gidip hiçbir şey olmamış gibi davransam tüy dikmiş olacaktım; gidip hiçbir önemi olmadığına dair konuşma yapsam yetmiş altı katlı rezidans dikecektim, üstelik yalan söyleyecek olmam da cabasıydı; çok önemi olduğuna dair konuşma yapsam kendi mezarımı kazmış olacaktım.

Cafer bana değil bez, deterjan markası reklamında kullanılan çarşaflardan getirse yine temizleyemezdim ben bu durumu.

"Gülce çalışma odasına ilerliyor." dedi KURT ve ben tam odadan çıkıp, amacımı bile bilmeden onun yanına gidecekken devam etti.

"Sisteme izinsiz giriş tespit edildi."

"Ne?" dedim dehşetle. Ben tesisin bir ucunda Gülce bir ucundayken KURT gibi bir sisteme izinsiz giriş yapılması tüm kaslarımı gerim gerim germeye yetmişti. Elimi soldan sağa doğru kaydırarak ilgili ekranların açılmasını sağlayıp, klavyeyi açacakken sisteme izinsiz giriş yapan şahıs duvara yansıtmalı monitörümü açmış, ekranı ikiye bölmüştü.

İlk ekranda yarı kambur masaya ulaşmaya çalışan ben; ikincisinde ayaklarını masaya koyup, elleri ensesinde geriye yaslanmış Kahraman.

"Seni Allah'a havale ediyorum ya, o benden daha iyi keser cezanı."

Aşk Çileler ve ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin