Saat 00.49
Çok önce karar verdim yazmaya. Çok önce... Sonra beynim toparlayamadı ne dileyeceğini.Öyle doldum ki...
Kuşlar uçuyor sonra konuyorlar bir yerlere. Bir yuva yapıp sığınıyorlar. Her döndüğünde, kendi yaptığı yuvaya kavuşuyor. Bazen bir şeyler getiriyor kırık dökük yuvasına. Bazen bir şeyler götürüyor bir başkalarına. Dönüyor yine kuşlar. Yuvaları hep olduğu yerde duruyor. Küsmüyor, kızmıyor, terk etmiyor hatta kuş gidiyor başka diyarlara, yeni yuvalara ama o yuva yine orda kalıyor.
Tek gayem bu Gogol. Kuş olmak istedim ama terk edilen yuva oldum. Yuvanın yuvası olmadı bir başına rüzgâra yenik düştü. Bazen birileri ziyaret etti, yalandan bir dokunuşla süsledi yuvayı sonra yine bir rüzgar esti o yuva yine yıkıldı. Ben yıkıldım Gogol. Ait olmadığım kuşlara yuva olduğum için yıkıldım. Beni hak etmeyen kuşlara sığınak oldum ama yıkıldım. Nice yuvalar varmış oysa Gogol ben kendimi tek sanmışım.
Yağmur yağıyor bir kaç gündür. Ben o yağmurda ıslanıyorum güzel bir yolda yürüyorum ağaçlarla sarılı bir yolda Gogol. Eğer bir kuş olsaydım o yoldan hep geçerdim. Yüzümde yalandan bir gülümseme olmazdı bu sefer. Kuş olsam o yolda ağlardım Gogol. Kuş olsam o yola konardım.
"Bir kuş olmayı becerseydim bende yuvalar yapıp terk eder miydim Gogol?"
"Ne o konuşmuyorsun benimle Gogol. Gücendin mi yoksa bana?"
"Neredesin Gogol? Yoksa sende mi kuş oldun?"
"Kuş olsaydım sana uğrardım Vurgun. Sana gelir sarılırdım Vurgun."
"Gerçekten bana sarılır mıydın Gogol? Peki ya niye? Çok mu dağılmış görünüyorum? Yoksa ağladığım mı belli oluyor? Ne o konuşsana Gogol çok mu belli oluyor?"
"Düzenli, tertiplisin. Bakınca toparlanmışsın da... İçin bir harabe Vurgun. Bir sarılsam sana, kaburgalarından dertlerin batacak kalbime."
"Sarılma o halde Gogol. Sende incinme benden."
"İncinmem Vurgun..."
Saat 01.02
Bu gece nasıl bitecek bilmiyorum ama gün çok zor geçti. Bitmez dediğim konuşmalar bitti tıpkı diğer her şey gibi. Bazen kızıyorum kendime... 'Yapma böyle Vurgun bir sen değilsin üzülen' diyorum.
Sonra...
Gogol'un o beyaz ay gibi ak suratı çıkıyor karşıma...
"Bazen dünya da ki tek dert kendi derdin gibi davran. Sonra dünya da ki tek insan ol. Dertte senin sonuçta bir sen çözersin kimsen olmayınca..."
Saat 01.05
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun
Non-FictionNe ruhum tutsak ne kalbim vurgun. Bir delinin hatıra defteri değil, sadece kendimden geçişimin izleriydi bu sayfalar. Parmaklarımın benden vazgeçmeden, benden kopan ruhumun izlerini çizmiştim bu sayfalar. Ben saatleri saydım kendimden kurtulmak için...