Han Jisung

285 28 9
                                    

23 Ağustos

Son yaşananların üstünden bi süre sonra, dörtlü kaldıkları odanın dışından onlarla en son konuşan soyguncunun yanında başka birinin sesini duymaya başladılar. Onun soyguncu ile beraber olduğunu fark etmeleri çok uzun sürmedi.

Dışarıdan gelen yabancı sesin polise ait olmadığını başka bi soyguncuya ait olduğunu biliyorlardı, ama bu sesin sahibinin onlara bi şey yapıp yapamayacağını bilmiyorlardı. Bu bilinmemezlik dörtlüyü iyice germeye ve korkutmaya başlamıştı çünkü sayıları artmıştı ve daha fazla soyguncunun gelip gelmeyeceğini bilmiyorlardı.

Saat 10.33'ü gösterirken bulundukları odaya doğru gelen adım sesleri duymaya başlamışlardı. Hyunjin bu yaklaşan adım sesleri ile kalbinin kulağında gittikçe daha hızlı atmaya başladığını hissediyordu, arkadaşları da ondan farksızdı. Hepsi adım sesleri yaklaştıkça daha çok korkuyorlardı.

Sonunda kapı açıldı ve içeriye kumral saçlı, hafif tombul yanakları olan siyah giyinimli biri girdi.

"Selam herkese"

Kumral genç çok enerjik ve neşeli biri gibi duruyordu ama dörtlü onun bu haline kanmak istemediler. Her an onlara zarar verebilecek bi soyguncu olduğunu biliyorlardı.

Genç karşısındaki dörtlünün endişeli ve korkmuş olduğunu ve öylesine cevap vermeyeceklerini fark ettiğinde konuşmaya devam etti.

"Biliyorum korkuyorsunuz ve bana inanmayacaksınız, ama gerçekten sizinle hiç bi işimiz yok ve size zarar vermeye niyetli değiliz"

Kumral, onlarla aynı hizaya gelmek için yere çömelmiş ve konuşmasına o şekilde devam etmişti.

"Polislerden bi kaç isteğimiz var, isteklerimiz yerine getirildiği zaman aranızdan iki kişiyi polislere teslim edeceğiz."

Seungmin hemen lafa atladı.

"Peki ya diğer ikimiz onlara ne olacak? Ne yapacaksınız onlarlar?"

Yabancı genç seungmin'in gerginliği karşısında onu sakince cevapladı.

"Diğer ikinizi, güvenliğimiziden emin olduktan sonra güvenli bir şekilde serbest bırakacağız. Yani anlayacağınız gibi hiç birinize bi zarar gelemyecek."

Üçü bu yabancının konuşmasından sonra biraz daha sakinleştilerini hissediyorlardı. Ama jeongin sakinleşmek yerine daha da tedirgin bir hal almış ve şüpheci bi tavırla konuşmuştu.

"Size nasıl güvenebiliriz? Bizi yarım saate yakın bi süredir burda esir tutuyorsunuz, daha kim olduğunuzu ve bizden ne istediğinizi bile bilmiyorken sana bu kadar kolay güvenemeyiz"

Felix, jeongin'in bu söylediklerini onaylayarak konuşmuştu.

"Ya bu bir kandırmacaysa ve istediklerinizi aldıktan sonra bize bi şey yaparsanız?"

Kumral saçlı genç, diğer ikilinin söylediklerin de haklı olduklarını düşünmüştü. Sonuçta kendi de onların yerinde olsaydı karşısındaki kişi bi soyguncu olduğu için ve kendisini yanında esir tuttuğu için ona güvenmezdi. Onlarında kendisine güvenmesini bekleyemezdi.

Bu şekilde dörtlüyü sakinleştiremeyeceğini aksine daha da gereceğini fark ettiğinde derin bir nefes alıp  yere bağdaş kurup oturdu ve tekrar konuşmaya başladı.

"Bu şekilde bana güvenmeyeceğinizi biliyorum ama en azından gerginliğinizi azaltıp biraz daha sakin olmanızı istiyorum."

Biraz durup düşündükten sonra kendisini tanımadığını fark etti. Kendisini tanıtmak gençleri az da olsa sakinleştirebilir diye geçirdi içinden ve tekrar konuştu.

"Tamam kendimi tanıtmakla başlayayım. Ben Han Jisung, lee know'dan öğrendiğim kadarıyla sizinle aynı yaş aralığında 23 yaşındayım."

Hyunjin, ilk gördükleri soyguncunun lee know olabileceğini düşündü, ama bu onun gerçek adı gibi durmuyordu. Sarışın bunu daha sonra öğrenmek amacıyla kafasının bi kenarına yazdı.

"Isimleriniz sırasıyla jeongin, hyunjin, seungmin ve felix'ti değil mi?"

Dörtlü jisung denilen gencin söylediklerine kafalarını sallayarak onaylmakla yetindiler.

Jisung dörtlünün hala konuşmaya niyetli olmadığını fark ettiğinde konuşmaya devam etti.

"Mesela hobilerinizden bahsedin neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Ben pek belli etmesem de boş vaktimde şarkı yazarım ve gitar çalarım yani anlayacağınız müzikle aram iyidi-"

"Jisung nerdesin sen yarım saattir?"

Hyunjin bu sesin lee know diye tahmin ettiği adama ait olduğunu düşünüyordu. Ama düşünceleri, jisung'un bağırmasıyla bozulmuştu.

"Ne bağırıyorsun, daha yeni girdim odaya izin verde yeni ARKADAŞLARIM ile rahat rahat konuşayım."

Jisung'un cevabı dörtlünün gülmesini sağlamıştı. Dışarıdaki adam jisung'un cevabına kıkırdamış ve jisung'u tekrar yanına çağırmıştı.

"Odaya yeni mi girdin? Farkında değilsen söyliyim yarım saattir içeridesin. O yeni ARKADAŞLARINI bırak ve çabuk yanıma gel. Konuşmamız gereken bi konu var."

Jisung gözlerini devirip bıkmış ve arkadaşına söverek ayağa kalkmıştı. Hızlıca dörtlüye veda edip odanın dışına çıktı

Dört arkadaş jisung'un bu tatlı hallerine iyice ısınmaya başladıklarını hissederken korkularını tamamıyla unutmuşlardı, jisung odaya geldiğinden bu yana yarım saattir jisung ile konuştuklarını bile fark ettmemişlardi.

----------------------------------------------------------

Tekrardan merhaba 👋
Nasılsınız?
Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir
Bulduğunuz yazım hataları olursa lütfen bildirmekten çekinmeyin
Ayrıca ufak bi ricam var
Lütfen bölümlere yorum yazmayı ve oy vermeyi çok bulmayın destekleriniz beni motive ediyor
Kendinize iyi bakın sonraki bölümde görüşürüz

Banka soygunu ~Hyunho~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin