19. BÖLÜM

148 45 0
                                    

Bölümleri oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım..

🌺🌸

"Aç hadi Alaz, aç şu telefonu! "

Dakikalardır Alaz'a ulaşmaya çalışmama rağmen açmıyordu telefonu. Korkuyordum, ona bir şey olmasından korkuyordum.

Mazhar'ın araması Alaz'ın telefonlarını açmaması ile ilgili olabilirdi. O gittikten hemen sonra araması asla tesadüf değildi elbette. Ne yapacaktım, onu nasıl bulacaktım?

Alaz'a nasıl ulaşacaktım?

Salonun ortasında dikilirken elimdeki telefon titreşmeye başladı. Hızlı davranarak telefonu düz bir şekilde tuttuğumda ekranda yazan numaraya baktım. Kayıtlı değildi, Mazhar olabileceğini düşünerek titreyen ellerimle aramayı yanıtladım.

"Alo? "

Karşı taraftan duyduğum siren sesleri ile korkum kat be kat artarken gözlerimi kapattım. Anlamıştım, Alaz'a bir şey olmuştu.

"Duru Hanım. " dedi yabancı bir ses. "Alaz Bey bir trafik kazası geçirdi, durumu ağır. Hastaneye kaldırıyoruz. "

İsmimi bilen tanımadığım biri, üstelik Alaz'ı tanıyordu. Kimdi bu ve numaramı nereden bulmuştu?

Soracak sorularım vardı elbet ama önce sakin olmalıydım. Dudaklarımı araladığımda sesimin çıkmasını umdum. "Ha-hangi hastane? "

"Üsküdar Devlet Hastanesi. " dedi sert bir tonda.

"Tamam geliyorum. " Telefonu kapatmadım, o da kapatmadı. Sorulacak son bir soruyu sordum. "Siz kimsiniz? "

Sorumla beraber telefon aniden kapandığında kapanan ekrana bakakaldım. Kim olduğunu saklamıştı ama beni ve Alaz'ı tanıyordu. Bu tesadüf değildi, bu bir oyundu.

Hızlıca merdivenlere doğru ilerleyip odaya çıktığımda üstüme aldığım ince gömlek ve çantamla aşağı indim. Kapıdan çıkıp hızla arabama doğru ilerlediğimde son sürat gaza bastım.

Karanlık yollardan geçerken gözüme akın eden yaşları sildim elimin tersiyle. Yirmi dakikaya yakın araba yol aldığında sonunda hastanenin önünde durdu.

Arabadan çıktığımda koşarak binanın içine girip acil kısmına ilerledim. Doktorlar ve hemşireler koşarak bir yerlere hasta götürürken birileri ölüm kalım savaşı veriyordu içerde. Gözlerim büyük beyaz duvarların üzerinde gezinirken onu gördüm.

Alaz'ı…

Bir doktor ve iki hemşire sedyenin başında dikilip hızlı hızlı bir şeylerle uğraşıyorlardı. Doktorun yüzüne baktım, umutsuzca yanındaki iki hemşireye bakıyordu. Hemşireler birbirine baktığında biri ile göz göze geldim.

Yeşil gözlerinde hayal kırıklığı vardı.

Hayır, diye feryat ettim içinden. Hayır, olamazdı. Tahmin ettiğim olmamalıydı.

"Alaz! "

Feryadım hastane duvarlarını titrettiğinde oradaki bütün gözler üzerime çevrildi. Biri acıyarak baktı, biri hüzünle, biri göz yaşı döktü, biri öldü.

Hızla doktorun yanına ilerlediğimde yanındaki cihaza baktım, yeşil renk düz bir çizgi halini almıştı. Anlamını biliyordum ama bilmek istemiyordum.

"Hayır, hayır, hayır! " Yaşlarım gözlerimden akıp gittiğinde doktora baktım öfkeyle. "Bir şey yapsanıza, durmayın! Kurtarın onu! "

Doktor acıyarak baktı yüzüme, hiçbir umut kırıntısı yaşamıyordu gözlerinde. Hemşirelere baktım, onlar da başlarını öne eğmiş duruyorlardı.

AŞK-I VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin