21. BÖLÜM

167 47 0
                                    

Bölümleri oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım..

🌺🌸

Kurtuluşumuzun ilk dakikalarında içimdeki sevinçle yolda ilerliyordum. Bir an önce Alaz'ın yanına gidip ona her şeyin bittiğini ve artık önümüzde hiçbir engelin kalmadığını söylemek istiyordum.

Bir an önce ona kavuşmak için can atıyordum.

Trafikte geçen yarım saatin ardından sonunda araba hastanenin önünde durduğunda yerine park edip hızla arabadan indim. Melis de peşimden gelirken ağabeyim arabasıyla daha yeni girmişti hastane bahçesine.

Onu beklemeden hızlıca binaya girdiğimde merdivenleri kullanarak Alaz'ın olduğu kata çıktım. Odasının önüne geldiğinde Efsun kenardaki koltuklarda oturuyordu. Geldiğimizi görünce sevinçle yerinden kalkıp yanımda durdu.

"Alaz uyandı mı? "

"Hayır, doktorlar biraz daha uyuyabileceğini söyledi. "

İçim rahatlamıştı, eğer yanında olmadığımı fark ederse diye çok korkmuştum. Neyse ki uyanmamış ve kafasında başka şeyler kurmamıştı.

Efsun'a gülümseyip içeriye girdiğimde ardımdan kapıyı kapattım. Yavaş ve utangaç adımlarla yanına ilerlerken kenardaki sandalyeyi yatağın kenarına çektim.

Yüzündeki huzursuz ifade elini tuttuğum an dağıldığında diğer elimi yanağına götürdüm. Kirli sakalları parmaklarıma batarken gözümden gelen yaşa mani olamadım.

"Uyan artık Alaz. "

Titrek nefesimle söylediğim cümle ile elini daha sıkı tuttum. Yanağındaki elim alnındaki yarasına kaydığında acıyla burkuldu içim. Acısı, acımdı bundan böyle.

"Duru."

Çatallı sesini duyduğum an yerimden kalktığımda yatağın kenarına oturdum. Elindeki baskımı artırıp yanında olduğunu ona hissetmek istedim.

"Buradayım Alaz, yanındayım. "

Senin gibi, senin dediğin gibi ve hep olacağım gibi…

"Buradasın." Kirpikleri hareketlendiğinde elimle kirli sakallarını okşadım.

"Yanındayım."

Kirpikleri aralandığında koyu mavi gözlerini dikti gözlerime. İçlerindeki kızgınlık ve kırgınlığı gördüğüm an gözyaşım aktı ama elini kaldırıp parmağı ile yaşın çizdiği yolu sildiğinde buruk bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.

"İyisin." Cevap vermedi, vermesini de beklemiyordum zaten.

Gözleri yüzümün her bir ayrıntısında dolaşırken kaşlarını çattı. Koyu mavileri sanki daha da koyulaşabilirmiş gibi kopkoyu olduğunda endişeyle yüzüne baktım.

"Neden buradasın? " Soğuk sesine aldırmadım, içtenlikle baktım gözlerine.

"Başka gidebileceğim yerim yok. " Senden başka gitmek istediğim yer yok…

"Oyun oynama benimle Duru, git buradan. "

"Oyun yok ve gitmiyorum. Gitmeyeceğim. "

Gözlerini dikti gözlerime. Aralanan dudaklarından kalbime saplanan hançerler çıkacağını biliyordum, yine de sustum ve onu dinledim.

"Sevmediğin bir adamın neden yanında durasın ki? "

Sabırsız bir nefes alıp cevapladım sorusunu kızgınlıkla. "Eğer beni dinleseydin anlardın. "

"Neyi anlayayım Duru, beni neden sevmediğini mi? "

Böyle olmayacaktı, biliyordum. Beni hiçbir zaman dinlemeyecekti. Ona hiçbir zaman kendimi açıklayamayacaktım. Ama o soru ile beni anlardı, o soru her şeyi değiştirirdi.

AŞK-I VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin