only thing i know is that i don't want to lose him

89 10 2
                                    

Rin İtoshi

Hayatım boyunca kimsenin beni Rin olarak sevdiğini hatırlamıyorum. Anne ve babam sözde oradalardı ama asla ne destekler ne de sahip çıkarlardı. Sae çok başarılıydı dolayısıyla hep onun gölgesinde yaşamıştım. Abimi çok severdim ve aramız iyiydi o yüzden bu durum bana acı vermekten çok gururlu hissettirirdi. Hastalandığımda bana bakmaya gelen tek kişi abim olurdu. Evin içerisinde beni ayrıca bir insan olarak gören tek kişi abimdi. Benimle oyunlar oynayan, berbat sesiyle şarkılar söyleyen, bana dondurma alan abim. Her şey çok güzeldi, benim dünyamda sadece ben ve abim vardık. Sonra Sae dünyamı bütün o güzel zamanları acı dolu kabuslara çevirerek hayatımdan çıktı. Kaç yıl oldu bilmiyorum ama en başlarda çok zorlanmıştım. Hayatım kendimi bildim bileli yalnızlık teması üzerine kuruluydu. Kimse en sevdiğim rengi bilmezdi, çocukken diğer arkadaşlarımı anneleri parktan alır yemeğe götürürken ben Sae ne zaman keyfi yeter de okuldan dönerse o zaman giderdim. Bir keresinde Sae'yi beklerken köpek saldırmıştı, beni hastaneye götüren de beni orada bekleyen de bekçilerden biri olmuştu. Abim bile gelmemişti. Sae'nin ayrılığından sonra hep arkasına saklanabileceğim birilerini aradım, hayata bağlanabileceğim bir el. Ancak hiç kimse böylesine bir şey için gerekli vasıflarda değildi herkes korkunçtu. Annem başarısız olduğumda yemek vermezdi ve babam hep ihtiyaçlarıma sırt çevirirdi. Üniversite paramı ortaokuldan beri çalışarak kendim çıkarmıştım. Lise hayatım boyunca hep insanları gözlemledim, bol "Seni seviyorum, Rin-kun"lar duydum. Ama hiçbiri kampüste birkaç dakikalığına denk geldiğim çocuğun teşekkürü kadar içime işlemedi. İsagi'nin melek gibi gülümseyişi, insanları Tanrı'ya inandıracak güzelliği beni adeta büyülemişti. Sonraki 6 ay boyunca deli gibi onu izlemiş, onu araştırmıştım. Buraya düştüğümde ise tek korkum onu görememek olmuştu. Ama buradaydı. Düşündüğümden farklı davranmaya çalışsa da, kendine kabuk örmeye çalışsa da onun güzelliği kaybolmamıştı. Kaybolamazdı zaten. O kadar kolay değildi o tanrısal güzelliğin yok olması. O güzellik İsagi ile beraber mezara girecekti. Tanrısal güzellik desem de İsagi'ye has bir şeydi bu. Kimsede karşılaşamayacağınız bir güzellik. Büyülenmiştim, kesinlikle büyülenmiştim ve bundan nefret ediyordum da. Üzerimde bu kadar kontrolü olması beni korkutuyordu. Zor zamanlarınızda sığınacak bir yer ararsınız, bulmak için her türlü bahaneye sarılırsınız. İsagi için bahaneye ihtiyaç duymamıştım. Gözlerine ilk baktığım zaman içimi kaplayan sıcaklığa anlam verememiştim. Hala veremiyorum. Ben ondan hoşlanmıyorum. Hayır, ona aşık olmam mümkün değil. Hayatım boyunca aile sevgisinden bile mahrum kalmışken aşkı bilmem mümkün değil. Sadece ona güveniyorum ama sebebini ben de bilmiyorum. Onu öptüm ama nedenini bile bilmiyorum. Karşısında ağladım ama ağlamak bile istemiyordum. Sae'den sonra ilk defa biri kafamı okşadı. Kendimi abimi tekrar bulmuş gibi hissedemedim belki ama o saf sevginin sıcaklığını hatırladım. Unutmuştum. Ben sanırım uzun süredir yalnızım. İlk defa yalnız olmadığımı hissettim. İsagi bana beni sevdiğini söylemedi, yalnız olmadığımı da söylemedi. Maskelere ihtiyacım olmadığını söyledi. Ben sanırım maskelere öylesine alışmıştım ki kendim bile unutmuştum varlıklarını. Okuldaki öğretmenler bana sarıldığında ağlamamıştım, çok küçük olsam bile. Bana yalnız olduğum söylendiğinde kabul etmemiştim, inkar etmiştim ve kavga etmiştim. Sae'yi düşünmek bile istememiştim kimsenin yanında. Hayır, tek sorun Sae değildi. Şuan sevilmek ilk ihtiyacım olmasa da ben de sadece bir çocuktum. Hayatta sevildiğimi bana hissettiren tek kişi, değersiz bir çöp olduğumu yüzüme haykırdığında 6 yaşındaydım. Henüz kitap bile okuyamıyordum, okumayı yeni yeni öğrenmiştim. O günden sonra kimseyle bir şeyler paylaşamadığımdan o kadar çok kitap okumuştum ki. Sanırım çok uzun zaman geçmişti. En son başım okşandığında ve gerçekten sevildiğimi düşündüğümde 6 yaşında olduğumu farz edersek sanırım 13 yıl olmuş. Babam ağlamamdan hiçbir şeyden etmediği kadar nefret ederdi. Üzüldüğümde sarılamadım kimseye. İsagi bana sarıldı, ben de ağladım. Yalnız kaldığımda bile ağlayamamıştım, ağlamamıştım. Annem beni sadece mükemmelmiş gibi yaptığımda severmiş gibi yapardı. İsagi maskeler olmadan benimle konuşmak istediğini söylemişti. Ağlamama ve mükemmel olmamama aldırış etmemişti. 19 yaşındayım ama aptal bir küçük çocuk gibi sevgiye muhtacım. Bunu çok derinlere itmiştim. İsagi düşündüğümden çok daha fazla yer edinmişti. Herhangi biri bana yaklaşmaya çalışsa bile hep korkardım, uzak dururdum. İsagi'nin içimde kök salmasını ben sağlamıştım. Onu herkesten hatta kendimden bile sakladığım derinlere ekmiştim. Çiçek açar mıydı, orasını ben bilemezdim ama kesinlikle hayatta kalacaktı. Ah, İsagi. Birde kötü biri olduğunu söylüyorsun. Hayatta kaldıysam sebebi sensin. Başladığım işi bitiremedim çünkü senin gibi melekler benimle cehenneme gelemez İsagi. Ölürsem seni bir daha göremezdim o yüzden hayatta kaldım. Bu durum nereden bakarsak bakalım korkunç ama artık kurtuluşum yok. Hoş, bu durumda kurtulmak mı daha iyi bilemem ama ben senin esirin olmaktan rahatsız değilim. Aslında beni korkutan şey de bu. Beni özel kılan hiçbir şey yok ama gözlerime dakikalarca bakıyorsun, beni incitmekten korkup öpücüğünü yarıda kesiyorsun. Keşke beni incitseydin ama öpücüğü kesmeseydin diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Sanırım bunun abi sevgisinin sıcaklığıyla pek ilgisi yok, hmm? Sana aşık olduğumu sanmıyorum, ruh halim yerinde değil ve dediğim gibi sen tanıdığım kimseye benzemiyorsun. Sanırım kafam karışık. İki gün olmasına rağmen hala bal gibi incir tadındaki dudaklarını düşünmemin sebebi de budur muhtemelen.  Ah, Tanrım ne yapacağım? Bana istediği her şeyi yaptırabilecek bir güce sahip, farkında olsam bile engelleyemiyorum. Tanrım yardım et, benliğimin tamamını ele geçirdi. Senin dünyaya yerleştirdiğin bu melek beni büyüledi ve pek aziz şeyler düşündürdüğünü söyleyemem. Ama ondan kurtulmak da istemiyorum. Gerçekten ne yapacağım ya da ne yapmam gerek bilmiyorum. Bildiğim tek şey onu kaybetmek istemediğim.




YA ARKADAŞLAR RİNİ YAZARKEN ÇOK ZORLANIYORUM RİNİ YETERİNCE ANLATAMIYORUM ÇÜNKÜ BEN DE  RİNİ YETERİNCE ANLAYAMIYORUM VE RİN DE KENDİNİ YETERİNCE ANLAYAMIYOR

ama bence rin  kendini ve duygularını kabul ettiğinde her şey çoook ama çok daha net olacak

rine güveniyorum o güçlü ve iyi bir çocuk, bunu da halledecek. sadece bebeğimin zamana ihtiyacı var

it wasn't real too, right?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin