"İsagi-san, İtoshi-san. Doktorunuz durumunuzun oldukça iyiye gitmesi sebebiyle sizi ödüllendirmek istedi. Lütfen istediğiniz en fazla dört şeyi bildirin."
Farklı bir hasta bakıcı, tam da Rin'in söylediği gibi ödülümüz için gelmişti. Bende bu sayede ılık çayla bütünleşmekten kurtulmuştum.
Rin iki gün boyunca ısrarını sürdürünce ona bir iki kitap adı söylemiştim. Tereddütsüz saymaya başladı.
"Ben kitap talep ediyorum. Osamu Dazai- İnsanlığımı Yitirirken, Slyvia Plath-Sırça Fanus, Donna Tartt-Gizli Tarih, Friedrich Nietzsche-Böyle Söyledi Zerdüşt."
Tanrım, ben bu çocuğu hak etmek için ne yaptım? Doğarken annemin hayatını falan kurtarmış olmalıyım bu denli hoş, sıcak ve güzel bir hediye için.
"Pekala İtoshi-san. İsagi-san, siz?"
Rin kampüste geç kalıyor olmasına rağmen bir kediyi beslemeyi ihmal etmeyişini anlatmıştı. Kedileri çok seviyor olmalıydı. Bu güzel çocuk benim için durmadan bir şeyler yapıp sevgisinin samimiyetini kanıtlıyordu. Hala ona "Seni seviyorum, Rin." diyemesem de şu geçen iki günde bile beni daha çok kendine çekmişti. İnatçı bir yaşlı adam olduğumdan itiraf etmesi haddinden uzun zaman alıyordu ama bu süreçte onu öylece bırakamazdım. Onun için bir şeyler yapmalıydım.
"Bir... Bir kedi mümkün mü acaba? Bir haftalığına falan bile olsa?"
Rin'e döndüm, şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Seni sevimli serseri.
Hasta bakıcı gitsin ısıracağım o kiraz yanaklarını.
"Ah... Bunun için doktora danışmalıyım. Yanıt için sizi bilgilendirmeye gelirim."
"Pekala."
Konuşmayı uzatmadan, kızarmadan bozarmadan odadan çıkmıştı. Keşke hep bu hasta bakıcı gelseydi.
"Yoichi? Neden bir kedi?"
Hala şaşkınlıkla bana bakan Rin'e gülümsedim.
"Kedileri sevdiğini düşündüm. Yanılmış mıyım?"
Gözleri daha da açılmakla beraber belli belirsiz kızarmıştı.
"Hayır, yanılmamışsın. Teşekkür ederim... Ama buna gerek yoktu. Dediğim gibi sen bana yetersin. Bunu söylerken samimi ve ciddi olduğumu bilmelisin."
"Biliyorum zaten. Ama senin için bir şeyler yapmak istedim. Üzgünüm, şuan için bu kadarı geliyor elimden. Bu yerden çıktığımızda daha güzel şeyler yapacağım, söz."
"Buradan çıktığımızda mı?"
Hala o sevimli şaşkın suratı koruyan Rin'e karşı gülümsemem daha da genişlemişti.
"Elbette. Görmüyor musun Rin?"
Yaklaşıp elimi yanağına yerleştirdiğimde yanağını elim üzerine sürtmüştü ve iyice yaslanmıştı.
"Biz birbirimizi iyileştiriyoruz. Sen benim ilacımsın, Rin."
"İsagi..."
Dokunuşumla kapanan gözlerini hafifçe aralamıştı. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu güzellik bu adamın yüzünden başka yerde yoktu.
"Sen her zaman benim ilacımdın. Hayatta kaldıysam senin sayende demiştim."
Tanrım, bu çocuk.
Ben...
Ben bu çocuğu seviyorum.
Sanırım.
"Seni seviyorum, İsagi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it wasn't real too, right?
FanficBu da gerçek değildi, değil mi? Bunu da ben uydurmuştum. Hayır, ilk defa bir şeyin gerçek olmamasını istedim ama bu gerçekti. Tamamen gerçekti.