i'm here

60 7 12
                                    

Aylar boyu içimde zerre kadar yer etmemiş umutlar, Rin ile tanışmamla beraber çok olanaklı görünmeye başlamıştı. Buradan çıkabilirdim. İyileşebilirdim. Bir şeyleri tekrar yoluna koyabilirdim, bu sefer garip takıntılar olmaksızın. Hem kitapları hatta kediyi bile getirmişlerdi. Bir şeyler kesinlikle düzeliyordu.

Onun sayesinde.

"Rin?"

Kedisiyle oynamakla meşguldü ama seslendiğim gibi bana dönmüştü.

"Evet? İstediğin bir şey mi var?"

Gülümsedim, yapay değildi. Uzun zaman boyunca sahte gülücüklere bile tenezzül etmemiş biri için inanılmaz içtendi.

Ama Rin de inanılmazdı zaten.

"Kedini kıskanıyorum. Keşke kedin olsaydım Rin."

Fark etmeden ağzımdan kaçan sözcükleri tutmam için biraz geçti. Utanmıştım, hem de cidden utanmıştım. Arkamı döndüm.

"Hey." Duymamazlıktan gelmeliyim, üzgünüm Rin.

"İsagi?" Ses gittikçe yaklaşıyordu.

"Hmm?" sesimin sakin çıktığını ummaya çalıştım ama çıkmamıştı, biliyordum.

"İsagiiii" kollarını arkadan boynuma dolayıp tatlı bir şekilde ismimi söyleyince ister istemez gülümsedim.

"Duymadın."

"Duydum."

"Hayır."

"Evet."

"Utanıyorum."

"Çok tatlısın." yanağıma minik bir öpücük bıraktı ve nazikçe vücudumu onunkine doğru döndürdü.

"Hey, bir anlaşma yapabiliriz." gülerek kaşlarımı çattım.

"Hey, cüretkarlığına hayranım cidden." güldü. O kadar güzel güldü ki renkler daha parlak göründü. Bir kaçış yolu gibi görünmedi renkler ilk defa, gerçeği süsleyen birkaç detay gibi göründüler.

Rin buradayken geri kalan her şey detaydı, teferruattı.

Söz konusu Rin iken teferruatlar önemsizdi.

"Hadiiii, anlaşma yapalım." yanağını elime sürttü. Kedi gibiydi cidden, tatlı şey.

"Hile yapıyorsun Rin."

"Hmmm?" masumca gülümsedi ama gözündeki hınzır ışıltıları görebilirdiniz.

Saçlarını karıştırıp gülümsedim. İçten bir şekilde gülümsemek güzeldi cidden.

"Pekala, bir dinleyelim bakalım derdin neymiş?"

Gülümsedi.

"Bana kıyamıyorsun."

"Şansını zorlama."

"Tamam tamam." derin bir nefes alıp elimi eline aldı.

Elleri benimkilerden büyüktü, rahatlıkla avcunun içinde tutup okşayabiliyordu.

"Buradan çıktığımızda..." duraksayıp gözlerime baktı.

Buradan çıktığımızda.

Buradan çıkmam, çıkmamız mümkün müydü?

Bunu Rin ile tanışmamdan önce sorsaydınız muhtemelen size dönüp bakmazdım bile.

Mümkün mü değil mi hala emin değilim ama sanırım artık dışarı çıkmak için sebeplerim var. Hayat yaşanabilir gibi yeniden hem de hiç olmadığı kadar.

Gözlerimi kırptım, devam etmesi için.

"Buradan çıktığımızda benimle dondurma paylaşır mısın?"

Dayanamayıp güldüm. O kadar masum söylemişti ve o kadar masumdu ki.

Ama asıl söylemek istediğinin bu olmadığı ses tonundan anlaşılmıştı, titrek ve güvensizdi.

Rin benim yanımda titrek ve güvensiz olmazdı, olamazdı.

"Rin."

Elini kaldırıp yere baktı. Bir süre sessizce durduk. Dakikalar süren sessizliği Rin'in iç çekişi bozdu.

"Başka bir şey söylemek istemiştim." Gülümsedim.

"Biliyorum." O da gülümsedi. Gülümsedi ve dünya yaşanabilir bir yer oldu. Renkler parlamaya başladı.

"Sana kendimi açıklamak zorunda olmamayı çok seviyorum İsagi. Seni çok seviyorum." Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Gülümsemem istemsizce büyüdü. Pfft, cidden. Kendimi tanıyamıyorum. O kadar kısa zamanda beni o kadar değiştirdi ki...

Ya da ben hep böyleydim de birilerinin keşfetmesini bekliyordum, bilemiyorum artık.

"Söylemek istediğin şeyi söyleyecek misin?" Kafasını salladı.

"Cesaretim kırık."

"Benden dolayı mı?" Anında kaşları çatıldı.

"Sence bu mümkün mü?"

"Olabilir."

"Olamaz."

"Olabilir."

"Hayır."

"Tamam."

Derin bir nefes aldı ve gözlerimin içine baktı.

"Doğrusu şu ki... Ben buradan çıkacağımıza inanıyorum. Önceden asla inanmamıştım hatta ihtimal dahi vermemiştim ama sen çok büyük bir fark yarattın. Belki inanmıyorsun kendine ama şunu bilmelisin ki başkasının hayatında fark yaratan biri, kendini de rahatça değiştirebilir. Elbette değiştirmekten kastım kişiliğini değiştirmek değil sadece... kabuğundan kurtulmak."

Sağ elini saçıma yerleştirdi.

"Korkma İsagi. Dışarıdakilere kendini, gerçek seni göstermekten korkma. Maskelere ihtiyacın yok, ben varım. Ben varım ve ne olursa olsun kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğim. Asla seni incitemezler İsagi."

Gözlerimi kapattım, dolan yaşları saklamak için. Ağlamak... Ne güzel hissettiriyormuş, unutmuşum.

"Buradan çıkalım ve biz olmaya devam edelim, olur mu?"

Kafamı yere eğdim, ağladığımı görsün istemiyordum. İnsan kolay kolay değişemiyor işte.

"İsagi kaçma, saklanma."

"Rin..."

"İsagi kaldır kafanı, korkma."

"Zaman. Zamana ihtiyacım var."

Duraksadı, hiçbir şey söylemedi. Kırdığımdan korkuyordum ama o Rin'di, beni anlardı.

"Anlıyorum, pekala."

Onun da kırılabildiğini hesaba katmayı unuttum hep, beni anlar diyerek çok bencillik yaptım ama hiçbir zaman fark etmedim. Sonunda bile.







ÖNCELİKLE KISA OLDUĞU İÇİN ÜZGÜNÜM AMA TEK SORUN BU DEĞİL. BEN RESMEN HİKAYEMİ UNUTTUM. RESMEN. UNUTTUM.

ÇOK AMA ÇOK ÖZÜR DİLERİM MİLLET, CİDDİYİM.

bu bölümü yeni bölümü canla başla bekleyen @Kaiser_23 e ithaf ediyoruuum, uzun ara için üzgünüm bebek.


it wasn't real too, right?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin