12

1.8K 134 19
                                    


"Kuşlar dedi. Sen de benden hoşlanıyormuşsun?"

Yanıma oturan beden ile ayakkabılarına bakmıştım.

Siyah converseler..

Dizlerime koyduğum dirseklerim dinleniyorlardı bir nevi. Başım öne eğikken hâlâ o suçsuz papatyayı eziyordum parmak uçlarımla.

Kolum ile yüzüm arasından giren ince uzun parmaklar bir kutu tutuyordu.

Mavi, mint şekeri kutusu...

"Şeker ister misin?"

Sesi, hiç olmadığı kadar narin ve sevecendi.

Mi demeliydim?

Yoksa,

Sesi, bana, hiç olmadığı kadar narin ve sevecendi.

Mi demeliydim?

Kesinlikle 2.siydi...

Kafamı olumsuz anlamda salladığımda elini çekmiş ve bir süre hareketsiz kalmıştı.

Garip geliyordu

Bir o kadar da saçma.

Doğru muydu tüm bunlar? Ya da mantıklı mıydı cidden? 9 aya kadar bana bir itmişim gibi davranan insan nedensizce, ortada değmesi için hiçbir neden yokken bir anda değişiyor ve bana karşı dünyanın en iyi adamı oluyordu.

9 aya kadar sikine takmayan adam tarafından bir bebek gibi korunuyor ve önemseniyordum.

Garipsemem normaldi. Benden nefret ettiğini bile düşünmüştüm...

Havlusunu verirken bile elimden çekerek almıştı ıslak, bir o kadar da o güzel kokan boynunun kokusunun sindiği havluyu.

Garipsemem normaldi. 9 aya kadar sesi bie buzdan daha soğuk, duygusuz bir insandan farklı nefret doluydu.

Ve ben, onu asla yumuşatamamıştım...

Şimdi ise yumuşatmama bile gerek kalmadan bir pamuk olmuştu.

Bana bakan gözlerindeki o nefret ve küçümseme duygusu kalkmış, yerini aşk ve heyecana bırakmıştı.

Ve daha sonra sinir anında oldu, düşünemedim diyerek beni resmen itmişti.

İnsan sevip önemsediğini, değer verdiğini öfke anında bile düşünürdü. Canı yanmasın ister, kendisini tutardı.

Ama Jungkook beni omuzlarımdan hızla itmiş ve siktirip gitmişti...

Yetmezmiş gibi döküp kırdığı ilk yardım çantası için tokat yemiş, tartaklanmıştım.

Şimdi ise şeker uzatıyordu.

Yemeye dahi kıyamadığı mint şekerlerini bana uzatıyordu...

Garipsiyordum...

Üstelik daha 2 dakika önce bana 'de' çoğul eki kullanarak ondan hoşlandığımı söylemişti.

Nerden, nasıl biliyor bilmiyordum. Ama umrumda da değildi.

Oturduğum bank üzerinde dizlerime yasladığım kollarım arasından göz yaşlarım yeni sulanmış çimene akıp duruyorlardı.

Ve Jungkook, öylece yanımda oturmuş beni izliyordu...

"Taehyung... Yüzüme bakar mısın?"

Bakamadım.

Bakamazdım...

Yine, yine, yine... ağlıyordum çünkü.

Hayır... bakamamamın sebebi ağlamam değildi.

Midem bulanıyordu... ben, Jungkook'un yüzüne bakarken kusmak istiyordum...

Bu iğrenme değildi. Bu...

Ağır gelmeydi. Taşıyamamaydı.

Belki de kabullenememe...

Jungkook... bana öylesine masum bakıyordu ki inanmak istemedim.

Bizzat kendi yaşadığım olaylara inanmak istemedi bünyem...

Çirkin kelimesini Jeon Jungkook'a yakıştırmak istemedim..

"Y-yanılıyorsun."

Anlamadığını belirten o mırıltısı boğazından geldiğinde yutkundum.

Her zerresi güzeldi.. ama sanki bana değildi bu sergilediği güzellik...

"B-ben... b-ben senden h-hoşlanmıyordum."

"N-ne?"

Tireyen sesinden dökülen 1 kelime bile kalbimi sızlatmaya yetmişti.

"B-ben sana a-aşıktım.. b-bir gerizekalı gibi sana aşıktım ben Jungkook..."

"Ş-şu a-"

"Değilim... değilim Jungkook, ne yazık ki değilim.."

Sustu...

Sustum...

Sanki bizim yerimize ağaçlar konuşuyordu.

Sanki bizim yerimize ıslık çalan rüzgara çarparak eşlik eden yaprakların hışırtısı konuşuyordu...

"T-taeh-"

"J-jungkook.. b-bir süre uzak kalabilir miyiz? B-ben-"

Ve olmuştu. Gitmek için ayaklanıp acımasızca bastığım çimenlere kusmuştum...

Jungkook'un yüzüne bakar bakmaz kusmuştum...

Midem içindeki her şeyi boşaltmak ister gibi yukarı yollarken Jungkook ise elini alnıma koymuş, bir yandan ise belime dayadığı kolu ile karnımı tutuyordu.

Ve ben, bu temasla daha da kusuyordum...

Sonunda bitkin düştüğümde belime sarmıştı sağ kolunu.

"Taehyung bir revire gidelim zehirlenmiş ol-"

"B-beni... y-yalvarırım r-rahat b-ırak."

İki büklüm yürüyerek uzaklaşmıştım.

Sanki o banktan, o ağacın altından uzaklaştığımda ferahlamıştım... rahatlamıştım...

Acınası haldeydim.

Kelimenin tam anlamıyla bir bebektim...

Ben bebektim.

Ağlayan, kusan ve daha geldiği yeri bilmeyen bir bebektim...

Ben hayata adım atmıştım....

Ve ne yazık ki, hayatıma açılan kapının bekcisi Jungkook'tu...




MİNT ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin