Jisung
Benimkilerin gelme saatine yakın masayı hazırlamıştım. Okuldan geldiğim zaman kurt gibi aç oluyordum, onlar da aç oluyordu. Bunu bildiğim için babaannemi mutfağa sokmadan yemek hazırlamıştım.
İşime karışılmasından nefret ederdim ve babaannem işime karışmaya bayılırdı. Bu yüzden mutfakta işim olduğu zaman kapıyı kilitliyordum genelde, bugün olduğu gibi.
Zil sesini duyunca kilidi açıp kapıya koşmuş ve kapıyı açmıştım. Saniyelik sarıldıktan sonra direkt mutfağa geçmiş ve masaya yerleşmişlerdi.
Gülerek arkalarından ilerlemiş ve ben de oturmuştum. Minho hyungtan döndükten sonra bilerek yemek yememiştim onlarla yemek için. Yine de fazla aç değildim. Birazcık atıştıracaktım sadece.
"Hâlâ Minho hyungun hırkasını giyiyorsun." demişti Seungmin.
"Hıı, kalmış üstümde." diye umursamazca konuşmuştum ve meyve suyumdan bir yudum almıştım.
"Yiyelim de neler dediğini anlatacağım. Yani çok bir şey değil ama hayatımdaki her boktan haberiniz olduğu için bundan da haberiniz olmalı." demiştim ve onaylamışlardı.
Yerken bir yandan da benim ex aşk bahçemin pedofili bir şerefsiz olmasını konuşmuştuk. Jeongin ve Felix hemen balkona kaçmışlardı. Ben ve Seungmin de masayı toplamış, bulaşıkları makinaya yerleştirmiş ve kahve yaptıktan sonra balkona geçip balkondaki masaya yerleşmiştik.
"Heh, şimdi Minho hyunga gelirsek... Bu bana sabah mesaj attı, on gibi sanırım. 'Merhaba, ben Minho.' yazdı yanlış hatırlamıyorsam. Azıcık konuştuk. Kedilerinin fotoğraflarını attı, 'Çok tatlı.' yazdığımda 'Senin gibi.' yazdı. Sonra onun da finalleri olduğu ve beraber ders çalışabileceğimizi söyledi. Benim de reddetmek için herhangi bir nedenim yoktu kabul ettim. Eve gitmeden önce bana özel karışımından yapmasını is-"
"Özel karışım?" diye sorarcasına konuşarak lafımı bölmüştü Jeongin.
"Hırkasını verdiği gün bana evdeyken özel karışımdan yapmıştı. İçecek ama içinde ne var hiç bilmiyorum. Tadı çok güzel ve boğaza, halsizliğe dehşet iyi geliyor."
"Ah, anladım. Devam et."
"'Özel karışımdan yapar mısın?' diye sorduğumda 'Yeter ki sen iste.' dedi." dedikten sonra susup Seung'a bakmıştım. Aramızda Minho hyungu en iyi tanıyan oydu.
"Ben olsam, hatta ben değil Chan hyung olsa bile 'Senin için mi yoracağım kendimi? Yalvarırsan belki.' der. Sana neden bu kadar yelkenleri indirmiş bir şekilde davranıyor?" deyip kaşlarını çatmıştı Seung. Omuz silkip anlatmaya devam etmiştim.
"Evine gittim, biraz çalıştık. Biliyorsunuz ben söverek test çözerim. Yine bir soruda takıldım, söverken birden sandalyesini dibime itti kolunu omzuma attı. Soruyu anlattıktan sonra ona bakayım dedim ama yüzlerimiz dip dibeydi. Geri çekildim ben ama o bir milim bile oynamadı? Üstüne 'Küfrederken bile tatlısın biliyor musun?' dedi. 'Bir insan küfrederken nasıl sevimli olabilir ki?' diye sordum, o da 'Ben de onu düşünüyorum Jisung, nasıl sevimli olabilirsin?' diye sordu. Cevap vermedim test çözmeye devam ettim." demiş ve kahvemden bir yudum almıştım. Çok konuştum, azıcık dinleneyim değil mi?
"Sonra şarkı söylediğimi fark ettim, rahatsız olup olmadığını sormak için ona döndüm ve bir de ne göreyim?" diye sormuş ve birkaç saniye duraksamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
rain. ✓
Fanfiction[minsung] Jisung, anahtarını unuttuğu ve arkadaşı Felix de evde olmadığı için babaannesi gelene kadar Minho'nun evinde beklemek zorunda kalır. Ancak yaşanılan bu tesadüfi karşılaşma sonrasında Jisung öğrendiği şeylerle beyninden vurulmuşa döner. baş...