1

2.5K 300 299
                                    

Jisung

Minho hyungun evinde oturmamın üstünden 2 gün geçmişti ve Lix'im ile yüzyüze konuşmak istediğim için o eve gelene kadar bu konudan bahsetmemiştim ona.

Bugün geleceğini biliyordum bu yüzden telefonum elimde pusuda bekliyordum. Geldiğini haber verdiği an evlerine uçacaktım.

Lix'imin eve geldiğini öğrendiğimde babaanneme haber vererek üst kata çıkmış ve kapıyı çalmıştım hemen. Sormam gereken milyon tane soru vardı.

Kapıyı açtığında tişört giymediği için rahatlıkla görebildiğim baklavalarına hafifçe vurmuş ve onu iterek içeri girmiştim. Sızlanarak kapıyı kapatmıştı ve odasına geçip yatağına oturmuştum.

"Sana hesap soracağım." demiştim kaşlarımı çatarak.

"Ne hesabı? Ne yapmışım yine?" diye sorduğunda aklıma gelen şeyle gülmüştüm.

"Ay dur önce şunu söyleyeyim de gülelim, Minho hyung bana 'Siz Felix'le sevgili ya da flört müsünüz?' diye sordu." dediğimde ikimiz de bir süre birbirimizi döverek gülmüştük.

"Tamam şimdi ciddiyet zamanı. Sen elin adamına neden benim her bokumu anlatıyorsun?"

"Kime anlatmışım?"

"Yolarım o sarı saçlarını, bilmemezlikten gelme. Minho hyunga anlatmışsın her şeyimi. Utanmasan yediğimiz bokları da anlatacakmışsın." dediğimde kaşlarını çatıp bombastic side eye atmıştı bana.

"Bir şey anlatmadım ki Minho hyunga ben. Dün ilk defa bahsettim hatta, o da kapıda kaldığın ve gerileceğini bildiğim içindi... Bir de senin çok iyi bir arkadaş olduğunu söylemiştim ama bu kadar, fazlası yok." demişti.

"Namık Kemal'in bir sözü vardır bilir misin bebeğim?" diye sormuştum ve başını iki yana sallamıştı.

"At yalanını sikeyim inananı. Doğruyu söylesen ölürsün dimi?"

"Quokka'm yemin ederim söylemedim hiçbir şey. Bundan rahatsız olduğunu biliyorum, yapar mıyım?" dediğinde kurduğu cümlenin mantıklı olması duraksamama neden olmuştu.

"E bu adam nereden biliyor o zaman? İnanmıyorum sen anlattın." demiştim.

"Nereden bildiğini bilmiyorum ama ben anlatmadım Sungie'm." dediğinde omuz silkmiştim. Lix'im anlatmadıysa başka kim anlatabilirdi ki? Kimse.

"Neyse... Chan hyungun arkadaşı olduğu için göz yumacağım ama bir başkası olsaydı yolardım seni." demiştim.

"E ama ben hiçbir şey söylemedim ki! Neyse konuyu kapatalım, ben sonra soracağım Minho hyunga." demişti ve başımla onaylamıştım.

Yatağa uzanıp telefonlarımızı elimize alıp Instagram'da gezinmeye başlamıştık. Lix'imi bilmiyorum ancak ben öyle bir dalmıştım ki üstüme atlayan bedenle sanal dünyadan çıkabilmiştim.

"Jeongin! İn lan üstümden!" demiştim telefonu yanıma bırakıp omuzlarından onu itmeye çalışırken ama pek başarılı olduğum söylenemezdi çünkü sülük gibi yapışmıştı.

"Olmaz, inmem!" demiş ve dudaklarını uzatmıştı.

Yüzümü buruşturarak elimi dudaklarına kapamış ve başını geriye itmiştim.

rain. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin