22F

1.4K 174 321
                                    

31 Aralık 2022

Jisung

"Bebeğim, hadi." diye konuştuğunda Minho, aceleyle küpelerimi kulaklarıma takmıştım.

"Hazırlanıyorum işte Minho. Panik yaptırma bana." diye sinirle söylenmiştim ona.

Yatağın üstünde duran kıyafetleri alıp giymiştim. Boy aynasından kendime baktığımda gülümsemiştim, sevimli ve yakışıklı görünüyordum.

Minho'mun sıkıntılı nefesini duyduğumda parfümümü sıkıp telefonumu alarak odamdan çıkmıştım.

"Tamam, hazırım. Ne sabırsızmışsın sen de ya." demiş ve yanağından öpmüştüm.

"Gece yarısına kadar eve dönmüş olmamız gerekiyor bebeğim." demişti ve dudaklarımdan öptükten sonra elimden tutarak beni kapıya sürüklemişti.

"Sus, beni bebeklerimden ayırarak buraya getirdin zaten." demiştim sahte bir kızgınlıkla ama bu söylediklerimi umursamayarak omuz silkmişti.

Ayakkabılarımızı giydikten sonra üstümüze montlarımızı da alıp evden çıkmıştık.

Minho'm beni yılbaşı için Avustralya'ya getirmişti. Evet, Avustralya.

İlk başta kabul etmemiştim çünkü yılbaşını sekizimiz beraber Kore'de geçirelim istiyordum. Zaten aylardır görüşmemiştik, böyle güzel bir günde bir araya gelme ihtimalimiz varken onlardan uzaklaşmak istememiştim.

Üniversiteye geçtiğimizde hepimiz ayrı yerlere dağılmıştık maalesef ve görüşme ihtimalimiz olmamıştı çok fazla. Bu yüzden yılbaşını onlarsız geçirmek istememiştim.

Minho beni ikna etmeye çalışırken telefonu çalmıştı. Bende de alışkanlık oldu malum, Minho'nun telefonu çaldığında kapıyı dinlemeden yapamıyorum.

İyi ki dinlemiştim o gün kapıyı. Chan hyungla konuşmuşlardı. Amaçları hepimizi haberimiz olmadan Avustralya'da bir araya getirmekmiş.

Kore'deyken her türlü yılbaşında yan yana olurduk evet ama Avustralya'ya gittiğimiz zaman bunu düşünmeyeceğimiz için böyle yapmak istemişler.

O telefonla konuşmasını bitirip yanıma geldiğinde kapıyı hiç dinlememiş gibi davranmış, sahte bir hüzünle kabul etmiştim teklifini.

Bizimkilere söylemeyi düşünsem de vazgeçmiştim, beni gördüklerinde verecekleri tepkiyi çok merak ediyordum.

Onlara en uzak kişi bendim. Seungmin ve Jeongin aynı yerde okuyordu, ben ve Felix ise Kore'nin iki ayrı ucuna gitmiştik maalesef.

Chan hyung Seul'da yaşadığı için diğer üçü rahatça görüşebilseler de ben kolay kolay gelemiyordum Seul'a.

Minho'm sürekli yanıma geliyordu evet ama bir tek o gelebiliyordu, bir tek ondan uzak kalmamıştım.

Derslerin yoğunluğu, alışma evresi derken bebeklerimle birbirimize çok uzak kalmıştık ama en çok ben uzak kalmıştım. Onlara olan özlemimden ağlayasım geliyordu bazen.

rain. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin