18

1.2K 151 243
                                    

Jisung

Mezuniyetin üstünden 10, sınavın üstünden 5 gün geçmişti. Sınavdan çıktıktan sonra üstümden büyük bir yük kalkmıştı ve son 5 gündür daha bir pamuk gibiydim.

Sürekli grupça toplanıyorduk. Ya evlerimize gidiyor ya da dışarıda oturuyorduk. Hayatımın en mutlu günlerini geçiriyordum ve bu günler hiç bitmesin istiyordum.

Bugün de Minho'mun evinde toplanmaya karar vermiştik.

Sevgilimin göğsüne yaslanmış bir şekilde karşımda tatlı tatlı tartışan HyunLix çiftini izliyordum. Minho bu tartışmadan bıktığını belli eden bir şekilde sürekli iç çekse de ben halimden gayet memnundum.

"Bebeğim son bir lokma bak, gerçekten." demiş ve çatalı sapladığı kek parçasını Felix'in ağzına doğru uzatmıştı Hyunjin hyung.

"Hyunjin hayır diyorum, patlayacağım artık!" diyerek sızlanmıştı Felix ve kafasını geri çekmişti.

"Sen beni sevmiyorsun." demişti Hyunjin hyung dudaklarını büzerek. Elindeki çatalı tabağa bırakmış, kollarını göğsünde birleştirerek arkasına yaslanmıştı.

"Sevgilim, sevmez olur muyum hiç? Sadece çok doydum." demişti Felix ve Hyunjin hyunga sırnaşıp kendini affettirmeye çalışmıştı.

"Ay bana bir daral geldi." demişti Seungmin ve ellerini yelpaze gibi kullanırken tiksinerek HyunLix çiftine bakmıştı. "Bunlar olmasa mıydı ya? Çok mıçmıç bir şey oldular." demişti ardından.

"Sevgili olmadan önce de böylelerdi." dediğinde Jeongin, ona hak vermiştim.

"Yeter. Felix, ye şu keki de sussun. Başka türlü susmaz." demişti Minho huysuz bir şekilde.

Başımı göğsünden kaldırıp yanağından öpmüştüm.

"Sakin oll."

"Sakinim güzelim, sakinim." demişti ve belimde duran elini hareket ettirerek belimi okşamıştı. Gülümseyerek tekrar başımı göğsüne yaslamıştım.

Minho'nun telefonunu çalmaya başladığında telefonunu eşofmanının cebinden çıkarmış ve arayana bakmıştı. Ben de bakmıştım ve bilinmeyen bir numaradandı arama.

"Ortam çok sesli güzelim, ben bir bakıp geleyim." dediğinde onu onaylamış ve geri çekilmiştim.

Birden içimde çok kötü bir his oluşmuştu ama umursamamaya çalışarak bizimkilerle olan sohbetimize geri dönmüştüm.

Minho kısa bir süre içinde gelmediğinde iyice huzursuzlandığım için kalkmıştım ve odasına doğru ilerlemiştim.

İlk defa olan bir şey değildi bu, bir önceki sefer üniversiteyle ilgili saçma sapan bir konuda darlamışlardı sevgilimi ve yanına gitmesem adamlara ana bacı sövecekti.

Kapı dinlemeyecektim, odasının kapısına vardığımda duyduğum cümleye kadar böyle düşünüyordum en azından.

"Baba, yeter." demişti sinirli bir tonda.

Kapı dinlemek istemiyordum, kesinlikle istemiyordum, hiç hoş bir şey değildi ama gidemiyordum. Ağır zincirlerle bağlanmıştım sanki, ne ayaklarımı ne de ellerimi oynatabiliyordum.

"Yıllar önce yaptığın o sikimsonik şey yüzünden yollarımızı ayırdım seninle. Cenazemi bile yaptın, gerçekten öldüm işte. Ne sen benim babamsın ne de ben senin oğlunum. Ne bok oldu da hayatıma müdahale etme hakkını kendinde bulabildin?" demişti. Ses tonunu sabit tutmaya çalıştığını anlayabiliyordum ama pek başarılı olamamıştı.

rain. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin