✓ Tuzlu Kurabiye #Texting

17.Bölüm|Yarı Yarıya

Elif'in Anlatımı ile

Emir "Baksana" diyebildi sadece yavaşça ona doğru döndüğümde üstü çırılçıplaktı.17 yaşında bu kadar kası ne ara yapmıstı?Heh bide gel kendine imanlı de Elif(!)

Emir'in bütün vücudu morluklar ve kızarıklıklar ile dolu olduğunu görünce tekrar çığlık atacaktım ama bu sefer kendimi tuttum.

Buruk bir gülümseme eşliği ile "Burası benim yaşadığım yer ama evim değil" dedi."Gözüm morardı evet geçen seninle buluşacağım gün oldu,oldular" diyerek vücudunu gösterdi.

"Meltem ile kısa bir ilişkimiz oldu onunla seninle bulacağımız gün ayrıldım ve hepsi bunun yüzünden oldu" diyerek kafasını aşağı doğru eğdi.

"Sana gelememin nedeni ise buydu Elif bu halde yanına gelemezdim ki dermanım da kalmamıştı" dedi.Öğrendiğim bilgiler beynimi uyuştururken ayakta durmaya zorlandım.

"Peki neden?" Diyebildim sadece "Niye kim sana bunu yapsın?"

Emir gözlerini sıkıca kapatarak konuştu,konuşurken üstünü giymeye başlamıştı."Babam" dedi sadece "Alaz Akbulut" gözlerim artık yerinden çıkacaktı.

"Türkiye'nin en ünlü modeli" diyebildim sadece ben nasıl fark edememiştim.Ah aptal kafam soyad benzerliğini bile görmemişti.

Yavaşça kafasını onaylar şekilde salladı."Meltem'in annesi büyük bir fotoğrafçı eğer onunla iş yapabilirse daha büyük paralar kazanacaktı annesi beni de görünce neden tanışmıyorlar demiş" dedi.

Dikkatle onu dinlerken yere çöktü ve çimlere uzandı.Binadan dolayı yarısı gölge yarısı güneşlik olan bahçenin gölgelik kısmına uzandık."Meltem annesine benden hoşlandığını söyleyince babamın zoru ile sevgili olmak zorunda kaldık" derin bir nefes çekti "Seninle buluşacağım gün ise babama Meltem'den ayrılacağımı başka birine hisler duyduğumu söyledim" dedi.

İki saattir dediği şeyleri bir kenara koydum da başka biri mi var.Ah daha kaç defa kırılacak bu aptal kalbim!

"Sonucu ise vücudum da gördüklerin oldu" diyerek omuz silkti.Bir yandan ona üzülürken merakım için için beni yiyordu.

"Peki ya" dedim tatlı görünmeye çalışarak "Bazı hisler duyduğun o şanslı kız kim?"

Emir kocaman sırırtarak gözlerimin içine bakarken ben hâlâ vereceği cevabı bekliyordum."Hey sana diyorum?" Deyince gözlerime bakmaya devam etti.

Lağn-

Ağızım bir karış açık iken bana bakmaya devam ediyordu."Ben mi?" Derken sesim titremişti.Emir yavaşça yanıma yaklaşırken nefesimi tuttum.

Dudaklarına kayan gözümü fark etmiş olacak ki kıkırdadı.Eğildikçe eğildi ve ben gözlerimi kapattım.Sağ da duran saçımı kulağımın arkasına yerleştirince gözlerimi birden açtım.

Hassiktir-

Durumumdan zevk alıyormuş gibi bir kahkaha attı "Hey bu hiç hoş değildi-" diyecekken dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

Yerime çivilenmiş bir şekilde gülümsedim.Emir ayağa kalktığı gibi beni de ayağa kaldırdı ve binanın önüne getirdi.Kendi kendime "Alaz Akbulut'un evi ha" diye mırıldandım.

İçerisinin kocaman olduğunu görünce biraz tırstım.Mimarlığı göz alıcı olan bu ev her ne kadar modern ve güzel gözükse de Emir'in söylediği gibi ev gibi hissettirmiyordu.Beni yavaşça yukarı doğru çıkararak odasına getirdi.

Tatlı bir çalışma masası vardı.Su yeşili duvarları ve yatak örtüsü vardı.Kahverengi bir dolabı da yatağının hemen sağında duruyordu.Yatağının solunda ise güneş ışığını geçiren kocaman bir cam vardı.

"Beni yatağa mı atacaksın yoksa?" Diye sorup güldüm "Neden olmasın?" Diye sorunca ona döndüm.Bana gülümseyerek bakıyordu.

"İyi ki asmışım okulu" diye mırıldandım duymuş olacak ki oturduğum yatağının diğer kısmına da o oturup "Beni seviyor musun?" Diye sordu azıcık sessiz kalma ihtiyacı hissettim.

"Evet" diyerek yüzümü ona döndüm "Ya sen?"

"Sence?" Diye sorunca kendi yatağına uzandı ben de hemen yanına uzandım."Hızlı mı gidiyoruz" diye sorduğumda o da benim gibi bir kaç saniye sessiz kaldı.

Derin bir nefes aldı "Hayır" dedi "Aksine o kadar yavaş ki sensiz ne yapacağımı düşünürken çoğu beyin hücremi yitirdim"

Sonra da devam ettirdi cümlesini "Eğer bir gün ölmek istersen" dedi "Benim yanıma gelde sensizliği göstereyim"

Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme peydah olurken kollarımı bedenine sardım.

Mayıs'ın Anlatımı ile

Elif'e birden ne olduğunu hiç birimiz anlayamasakda çok kafamıza takmayarak onu eve uğurladık.

Sırada tek başıma olduğum için arkamı dönmüş Yağız ve Eren'le konuşmaya çalışıyordum fakat bir tanesi uyuyor diğeri telefonuna bakarken sadece hıhılıyordu.

Yanıma oturan bir silüet gördüğümde hemen kafamı o tarafa çevirdim.Göze göze geldiğim Yiğit bana gülümseyerek bakıyordu.

"Burası boş mu Aslan parçası?" Diye sorduğunda alt dudağımı ısırdım "Tabi ki yiğidim sana her yer boş" dedim.

"Boş olmasın" dedi ve ekledi "sadece sen ve ben olalım"

Aniden dediği şey ile bir kaç dakika sessiz kalsam da hemen gülümseyerek karşılık verdim ve Eren'e döndüm.

"İnsan en azından ipliyormuş gibi davranır hayvan" dedim Yağız bağırmama uyanmıştı "Lan neden uyandırıyorsun?" Deyince "Kışta değiliz ayıcık" dedim.

Allah'ım Yağız'a ayıcık mı demiştim.Hepsi Elif yüzünden ben hep ayı derken o ayıcık dediği için dilime dolanmıştı.

Yağız homurdanarak tekrar yatınca taklidini yaptım.Sinir oluyorum bu ayı bozuntusuna.Yiğit yanımda "Ben seni iplerim" dedi Eren'de telefonunu bırakmış bize bakıyordu.

"İpleye ipleye makara yaparsın sen kızı" deyince kahkaha attım bu Yiğit'in sinirini bozmuştu.Yanaklarından çekiştirirken "Çen çinirlendin mi çen?" Diye sorunca gülümsemesi eski yerine geldi.

Eren "Sizin tatlı mı tatlı şirin mi şirin zamanınızı bölmek istemem ama ders başlayacak" deyince kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirdim.

Nedense Yağız ve Eren'le konuşmak hiç zor gelmese de Yiğit'den gelen her bir söze nasıl cevap vereceğini bilmiyordum.

Ders zili çaldığı için hemen yerime oturmuştum.Bugün Asaf gelmediği için Yiğit'de tekti.Derya parmak kaldırarak Yiğit'in yanına geçmek istedi hoca da izin verdi.

Artık size kin duyacağım tarih hocam üzgünüm.Yiğit'de parmak kaldırınca ona baktım.Göze göze geldiğimizde anında gözlerimi kaçırmıştım.

"Hocam bende Mayıs'ın yanına geçebilir miyim?"

17.Bölümün Sonu

İkinci çiftimiz kendilerini göstermeye mi başladılar yoksaaa :D

Emirime o kadar laf ettiniz bende azıcık acıklı yaptım yetinin

Yeni bölüm yakında takipte kalın

Öpildiniz