Diğer Yarım

70 7 0
                                    


İyi okumalar dilerim...

🖤

--

Gözlerimi açmak istiyordum. Kulaklarımdaki uğultular gitsin,sadece gözümü açayım,nefes aldığımı hissedeyim. Herhangi bir şey hissedeyim. Varlığımı fark edeyim,bedenimi kontrol edeyim.

Ama istemek yetmiyordu. İstemek asla yetmiyordu. Ne zamandan beri bu kadar güçsüzleşmiştim bilmiyordum. Tek bildiğim öylece durmaktı. Vücudum benim değilmiş gibi,aslında hiç yokmuşum gibi durmaktı.

Yok olduğumu hissediyordum. Sanki gitgide ölüyordum ve kimsenin çekip alamayacağı türde bir yerdeydim. Yukarıdan bana uzatılan bir ele tutunmak istiyordum,ama bir şey beni aşağıya doğru çekiyordu. Bağırıyordum,haykırıyordum,bencilce onun elini biraz daha aşağıya göndermesini istiyordum. Aşağıya doğru çekilmeme rağmen bana elini daha da uzatsın istiyordum. Bir işe yaramayacağını bilmeme rağmen.

Yavaş yavaş kaybolmaya başladı her şey. Bana doğru uzatılan el yukarıdaki beyaz ışığa karıştı ve beni o kuyunun içinde bıraktı. Ben ise o elini çektiği anda daha da geriye gittim. Yavaşça yok oldum. Bir yere doğru çekildim ama hiçbir şey yapamadım. Titriyordum. Çığlıklarım ve dişlerimin birbirine vuruş sesleri birbirine giriyor,ve kocaman kuyuda derin bir yankı bırakıyordu.

Soğuktu. Duvarlar taştandı. Ben korktukça daha da soğuyorlardı sanki.

Nefesim kesiliyordu. Yukarı doğru gitmek istiyordum. Gittiğim yöne doğru değil,yukarı doğru bakıyordum. Beyaz ışık küçüldükçe küçülüyordu. Ama ben başımı eğip aşağıya doğru bakamıyordum. Pes etmek istemiyordum. Çıkmak istiyordum.

Ben daha ne olduğunu anlayamadan,bir anda derin bir suyun içinde buldum kendimi. Gözlerim irileşti. Ellerimi iki yana açarak yukarı doğru yüzmeye çalıştım,ayaklarımı yere koymaya çalıştım. Ama herhangi bir zemin yoktu. Bir suyun içindeydim ve bunun dibi yoktu.

Daha da batıyordum. Suyun buğulu yüzeyi bana taştan duvarları az az gösterirken,ben çıkmak için çabalıyordum. Az önce duvarlarda yankı yapan çığlıklarım,şimdi suyun içinde karışıyordu. Ve her bağırışımda su,sanki beni susturmak istermişçesine ağzıma doluyordu.

Ciğerlerim yok oluyordu,hissediyordum. Görüş alanım gittikçe küçülüyordu. Fakat ben yine de bağırmaya devam ediyordum. Ağlıyor muydum? Yoksa su yüzünden mi böyle algılıyordum? Ben kimdim? Neden buradaydım? O elin sahibi,nereye gitmişti? Neden bırakmıştı beni?

Açıp kapanan göz kapaklarım öyle ağır basıyorduki,dayanma gücümü çekip alıyorlardı benden. Ellerimin,parmaklarımın,her bir zerremin uyuştuğunu hissediyordum. Çırpınmayı bırakmıştım. Öylece buğulu yüzeye bakıyordum. Biri beni kurtarsın istiyordum. Bu kadar güçsüz oluşuma lanetler savuruyordum.

Nefes tıkandı. Görüş alanım yavaş yavaş karanlığa büründü. Ve kimse,kurtarmaya gelmedi. Gelemedi.

Ben ölüyordum.

Ama kimse yoktu.

Karanlığın içindeydim. Su artık yoktu. Bedenimi hissetmiyordum. Ölmüş müydüm? Ama neden hala ruhumun varlığı yanıbaşımda duruyormuş gibiydi? Nefes alıyor muydum?

İlkten kulağıma gelen küçük,ama gerçekten çok küçük olan uğultulardan neler olduğunu idrak edemedim. Sonra burnuma iğrenç bir koku geldi ve istemsizce yüzümü buruşturdum. Fakat ani gelen bir acıyla ağzımdan derin bir inleme kaçınca,olduğum yere daha da çivilendim. Kulağıma gelen sesler daha da gürültülü bir alında,'tamam'dedim.

PAİN | Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin