Yorgundum.
Bana şu an nasıl diye sorarsanız direk bunu söylerdim. Kelimenin tek amlamıyla yorgundum. Hani bir an hayatın akışını durdurmak istersiniz ama hayat inatla devam eder ya, işte tam olarak o andayım. Ruh halim berbatı. Kafam çok karışık. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde oturmuş yıldızları izliyordum. Kaybedişlerin yeri gibi gelir hep gökyüzü, o yüzden hep gökyüzünü izler severdim. Bende kaybetmiştim çünkü hem de doğar doğmaz. Belkide Taehyung olmasa çoktan canıma kıymıştım.
Burda tam olarak dört gündür kalıyorduk. Yani düğünümüze tam olarak üç gün kalmıştı. Yoongi'nin dediği gibi olmuştu, bu hafta içerisinde evleniyorduk. Evde büyük bir telaş vardı. Herkes ordan oraya koşturuyordu. Düğünü evin bahçesinde yapacakmışız. Sade ve şık tasarımlıydı. Tam bir ilkbahar düğünüydü. Zaten bahçede genişti. Ha bir de düğün davetiyelerinide herkese dağıtılmıştı. Yoongi'nin damatlığı hazırdı. Yani anlıyacağınız her şey hazırdı. Bir tek benim gelinliğim yoktu. Çünkü bana giydirdiklerini beğenmiyordum ve onlarda benim beğendiklerimi açık buldukları için izin vermiyorlardı. Sanırım düğünümde gelinliksiz olucam.
Şu an Yoongi'nin odasındayım. Yoongi odasını bana vermişti. Evlendikten sonra birlikte bu odada kalıcağımız için alışmamı istemişti. Bende uyku bir türlü tutmadığı için odanın barkonunda oturuyordum. Odası gibi barkonuda güzeldi. Şık bir koltuk ve oda salıncağı vardı. Yani yıldızları izlemek için idealdi. Bir de dolunay vardı bu gün, dolunayı çok severdim.
Derin bir iç çekerken birden kapı çaldı. İlk başta Taehyung diye düşünürken, onun çalmayıpta direk odaya dalacağı için bu düşüncem hemen suya düştü. Daha fazla merakta kalmamak için kapıya doğru "gir" komutunu verdim. Kapı açılıp içeriye Yoongi girdi. Elinde iki tane kahve kupası vardı. Bana yaklaşıp, karşımdaki siyah koltuğa oturdu ve elinde ki bir tane bardağı bana uzatı. Elime alıp, küçük bir teşekkür mırıldandım. Bardağın içinde sandığımın aksine kahve değilde sıcak çikolata vardı. İster istemez gülümserken bana bakıp "Dolunay gecelerinde kendine hep bir sıcak çikolata yapıp barkonda içerdin. Bende bu gece birlikte içebileceğimizi düşündüm."
"Sen bunu nerden biliyordun? Ah pardon 7/24 beni takip etiğini unutmuşum"
"Jimin, öyle deme. Seni korumak benim görevim."
"Benim korunmaya ihtiyacım yok. En azlından sen beni kaçırmadan önce yoktu."
Dediklerimden sonra arkama yaslanmış ve tekrar gözlerimi gecenin karanlığına diktim. Kısa bir sesizliğin ardından konuştu. "Ne düşünüyorsun?" dediğiyle histirik bir şekilde güldüm. "Ne mi düşünüyorum? Tanrı aşkına o kadar çok düşünecek çok şey var ki. Mesela, üç gün sonraki düğünümüz, senin beni neden kaçırdığın, senin kim olduğun, evlendikten sonraki hayatım ya da evlendikten sonra bir hayatım olucak mı gibi çok soru var kafamda"
dedim. Bana bakıp "Biliyorum. Her şey çok ani oldu ama sende beni anla. Sorularına gelecek olursak, sana aşık olduğum için kaçırdım. Düğünümüz çok güzel olucak, tam senin istediğin gibi. Ayrıca elbete düğünden sonra bir hayatın olucak. Hemde çok güzel. Belki zamanla sende beni seversin, hatta belki çocuklarımız bile olur." dedi. Ona dünüp, kısa bir süreliğine mavi irislerimi siyah irislerine kenetledim. Daha sonra tekrar önüme döndüm. Derin bir iç çekip, sıcak bir çikolatamdan bir yudum aldım. En iyisi bu konuları konuşmamaktı. Çünkü ne olursa olsun benimle evlenicekti. Bunu bildiğim için bir şey dememeyi seçtim."Peki, madem evlenicez o zaman birbirimizi tanıyalım. Mesela bana nasıl aşkık oldun."
Be dediğimle kafasını eğip gülümsemişti. Daha sonra bana bakıp, " Bunun çok derin bir hikayesi var Jimin. Sen benim hayatıma girip her şeyi haberin olmadan düzelten bir meleksin. En azlından bana göre böyle." diyip derin bir nefes aldı. "Benim hayatım sandığın aksine pekte güzel değil. Bunun sebebi ise babam. Alkolik pislik şerefsiz babam. Hayatımı mahfeti daha doğrusu hayatımızı. Babam evliyken anneme sahip oldu. Annem bana hamile kaldığında babamın evli olduğunu öğrendi. Daha sonradan çok çekti. Babam anneme şiddet uyguluyordu. Her gün Jimin her gün annemin acı çığlığını duyuyordum. Sonra Jungkook'un annesi yani benim üvey annem Jungkook'u doğumunda ölmüş. Babamda benide annemide alıp, buraya getirdi. Annem Jungkook'u kendi evladı gibi sevmişti. Bende onu öz kardeşim gibi sevdim. Ha birde Namjoon ve Hoseok vardı. Kuzenlerim. Kardeşim gibi seviyorum onları. Hep yanımda durup bana destek verdiler. Sonra, sonra ise büyüdüm. Babam daha kötü bir hal aldı. Artık uyuşturucu da kulanıyordu. Anneme yapmadığı işkence kalmıyordu. Dövüp, kan kusturuyordu. Ben ise sadece Jungkook'u koruyabiliyordum. Bir gün Jimin babam olması gerektiğinenden daha kötü bir halde geldi. Annem o gün dışarı çıkmıştı ve babam onu bir korumayla konuşurken görmüş. O yüzden çok sinirliydi. Elindeki silahı anneme doğrultu. Annemi öldürecekti. Annemi kurtarmak için babamdan silahı almaya çalıştım ve silah batladı." dedi. Kafasını yukarıya kaldırıp yıldızlara baktı ve tekrar derin bir iç çekti. Ben ise hala dediklerinin şokundaydım.
"Benim elim 16 yaşındayken ilk kana bulandı. Ondan sonra her şey başladı. Şirket babamın diğer işleri hepsi bana kaldı. Daha çocuktum ve babamı öldürdüm. Bunlar yetmiyormuş gibi bütün işler üstüme yıkıldı. Ama buna rağmen babamı öldürmekten pişman değilim. Aslada olmicağım. Aksine onu öldürmekle bir nevi kardeşimide annemide kurtardım. Kardeşim benim gibi bir hayat çekmiyecek. Erkenden kurtuldu o pislikten." acımasız ses tonuyla söyledikleriyle bana döndü. Gözlerimiz kesişirken yine devam etti. "İşler çok yoğundu ama Namjoon ve Hoseok bana yardımcı oluyordular. Namjoon daha sonradan Seokjin ile evlendi. Oda bana çok büyük bir yardımda bulundu. Onuda en az Namjoon ve Hoseok kadar çok severim. 20 yaşıma geldiğimde çok büyük işlere gelerek, çok büyük bir mafya oldum ama mutlu değildim Jimin. Taki seni görene kadar." durup gülümsedi. Derin bir soluk çekti ve kurumuş ince dudaklarını diliyle ıslattı. Kahvesinden bir yudum alarak tekrar devam etti. "Kırmızı ışıktaydık. 32 saniye sonra yeşil olucaktık. Ama yaşlı bir adam vardı. Bir türlü karşıdan karşıya geçemiyordu ve inatla gelen yardımlarıda geri çeviriyordu. Sen ise elindeki kediyle amcanın yanında duruyordun. Bir nevi ona destek veriyordun. Karşıya geçtikten sonra yaşlı adam sana teşekküe etti ve sende gülümsedin. İşte o zaman sana aşık oldum. Üstündekileri bile hatırlıyorum. Siyah şort, siyah askılı bir crop ve beyaz bir gömlek. Mavi gözlerin, minik burnun ve dolgun dudakların, Jimin seni anlatıcak bir kelime yok. Melek gibiydin. Ama ben seni umursamamaya çalıştım. Senden kaçtım. O da olmadı. Tekrar kendimi çalıştığın cafenin yanında buldum. Sana aşık oldum. Ama senden uzak durdum. 4 yıl sadece seni uzaktan izledim."
"Sonra seni başka biriyle gördüm. Taehyung'tan seni kıskanmazdım. Seni bir kardeşi gibi koruyordu. Ama o herif öyle değildi. Seni arzuluyordu. Ben... Ben ne yapacağımı bilemedim. Seni unutmak istemiştim. Ama seni unatamıyacağımı o gün anladım. Ani bir kararla seni kaçırdım. Bir an önce evlenelim ve benim olmanı istiyorum." dedi ve yanıma yaklaşıp elimi tuttu. "Söz veriyorum Jimin. Çok güzel bir hayatımız olucak. Sen sadece bana güven" dedi ve alnıma minik bir öpücük kondurdu. Ona şaşkınca bakıyordum. Kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum. İkimizde babalarımızdan yara almıştık. İçimde ona karşı oluşan sıcaklığa anlam veremezken, hala gözlerine bakıyordum. O an gördüm.
Gözlerindeki aşkı gördüm...
Beni elimden tutup kaldırdı. Zaten çoktan bitmiş olan sıcak çikolata bardağımı masaya bırakıp, onun beni yönlendirmesine izin vermiştim. "Hava soğumaya başladı. Gidip uyusak iyi olucak. Yarın yorucu bir gün daha bizi bekliyor." dedikten sonra beni yatağa yatırmış ve östümü örtmüştü. Alnıma tekrar küçük bir öpücük bıraktıktan sonra " İyi geceler güzelim" diyip odadan çıkmıştı.
Ben ise ne yapacağımı bilmez bir şekilde tavana bakıyordum. İçimdeki ona karşı olan duygularım değiştiğini hisediyordum. Oda benim gibi yaralıydı, hemde kalbinden.
Daha fazla düşünmek yerine, kapanan göz kapaklarıma direnmeyip, uyumayı tercih ettim. Yarın yorucu bir gün daha beni bekliyordu.♡
1155 kelimelik bir bölüm oldu ama zere hoşuma gitmedi bu bölüm. Sanki çok konudan konuya atlıyormuş gibi oluyor.
Kafamdakileri yansıtamıyor gibiyim.
Bu bölümü uzun zamandır bölüm bekliyen @yoonmin_cus adlı Yoonminci bacıma ithaf ediyorum.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı untmayın! Diğer bölümlerde hayırlısıyla Yoonmini evlendiricez
SİZİ SEVİYORUM!
~Lia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Love (YOONMİN)
Fiksi PenggemarYoongi dünya çapında tanınan bir mafyadı. Korkutucu ve tehlikeliydi , bütün Kore halkının korktuğu biriydi. Ama bu mafya tatlı bir çocuğa gönlünü kaptırmıştı. Her istediğini aldığı gibi Jiminide alıcaktı. İster istiyerek ister zorla ama Jimin Yoongi...