"Lan kalksana!!"
"Siktir git başımdan Tae"
"Olm bu saate kadar uyudun zaten kalk çok işimiz var!!
"Zaten geldiğimizden beri çok işimiz var. O yüzden siktir et."
"Lan amına koduğumun! 2 gün sonra düğünün var ve senin gelinliğin yok?!"
Kulağımın dibinde cırlayan Taehyung'a elime aldığım yastığı fırlattım sinirle. Saat dokuz bile değil amk dokuz. Bu saatte uyanılır mı?!
Para sıçıyorsunuz bari uyuyun. Ne bu erken kalkma sevdası. Taehyung uyandığımı gördüğü gibi yanıma oturmuş ve sormuştu."Dün Yoongi ile akşamın o saatinde ne yapıyordunuz çabuk anlat?"
"Sen bunu nerden biliyorsun?"
"Ben koskoca Kim Taehyung. Benden bir şey kaçmaz."
"Felsefe yapma Taehyung nerden biliyorsun? Lan yoksa odaya kamera mı taktın?!"
"Ne bağırıyorsun aq ben o kadar sapık biri miyim?"
"Evet."
"Ben Jungkook tavşanımın sapığıyım. Neyse. Ben dün akşam uyku tutmayınca sana geliyim dedim. Bir de dolunay var zaten uyumazsın sen diye. Neyse ben senin odana bir geliyim bir de göriyim. Yoongi elindeki iki bardakla sana geliyordu. Ben saklandım beni görmesin diye. O içeriye girince, hemen gelip kapıyı dinledim tabi. Ama hiç bir şey duyamadım. Odalar ses geçirmezmiş. Artık seninle nasıl bir gelicek planı varsa odaları ses geçirmez yapmış."
Demesiyle göz devirmem bir olmuştu. Klasik Taehyung işte. Jungkook'a sabır diliyorum. Geldiğimiz günden beri zaten çocuğa musalat olmuştu. Sapık yemin ediyorum. Benden cevap bekleyen Taehyung'a bir kere daha göz devirip, lavopoya adımladım. Tabi oda arkamdan bağırıyordu. İçeri girmesin diye kapıyı kilitlemiş ve günlük rutimlerimi tamamlayıp lavapodan çıktım. Tae çoktan gittmişti. Aşağı inerken yine herkezin ne kadar yoğun olduğunu farkettim. Çalışanlar ordan oraya koşturuyor, bahçeye adını bilmediğim şeyler taşıyordular. Herkez o kadar yoğundu ki kahvaltı bile doğru düzgün yapmıyordular. Yoongi de yoktu zaten. Onunda dışarda işleri varmış. Bıkınlıkla derin bir nefes aldım. Cidden düğüne gerek varmıydı?
Etrafa bakınırken Tae'nin Seokjin hyungla hararetli bir şeyler konuştuğunu gördüm. Nedense ikiside çok iyi anlaşmışlardı. Bence ikisininde dedikoducu bir yapıları olduğu için iyi kaynaşıyordular. Min anne ise -ona böyle hitap etmem gerektiğini söylüyor- çalışanın getirdiği yanlış perdeyi geri göndermeye çalışıyor. Gözüm kucağında ki Holly seven büyükanneye takıldı. Bu arada Holly Yoongi'nin sevimli köpeği. Hiç Yoongi'nin peşinden ayrılmadığı için onuda tanıyordum. Bir de Bam var. Oda Jungkook'un köpeği. Genellikle dışarda oyniyan bir köpek.
"Büyükanne"
Adımlarımı onun yanına giderken, ona seslendim. Anında bana dönüp gülümsedi. Hiç kuşkusuz beni bu evde tek anlayan büyükanne. Yoongi hemen evlenmek istediğinde bile onunla konuşan tek kişi oydu. Tabi benim de en iyi anlaştığım kişi. "Oh, benim güzel damadım gelmiş" sevimli ses tonu bende yeme isteği uyandırıyor. Üstelik sürekli gülümseyen bir yapısı vardı. Gülünce gözünün etrafında ki kırışıklar bile ona çok yakışıyordu. Hemen yanında ki mindere oturup, Holly'i kucağından alıp, kendi kafamı koymuştum. Hemen okşamaya başlayınca gözlerimi kapatmış, memnun mırıltılar çıkarmıştım. Sanki ailemden bir parça gibiydi. Onunla bu kadar iyi anlaşmam en çok Yoongi'yi mutlu ediyordu. Bu düğün hazırlıkları beni daraltıyordu. Ve benim sığındığım tek yer büyükannenin yanıydı.
"Az kaldı yakında bu hazırlıklar biticek"
"Daha gelinliğim bile yok büyükanne"
"Aman boşver. Eminim sade bir beyaz elbise bile giysen yeterli olucaktır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Love (YOONMİN)
FanfictionYoongi dünya çapında tanınan bir mafyadı. Korkutucu ve tehlikeliydi , bütün Kore halkının korktuğu biriydi. Ama bu mafya tatlı bir çocuğa gönlünü kaptırmıştı. Her istediğini aldığı gibi Jiminide alıcaktı. İster istiyerek ister zorla ama Jimin Yoongi...