"Ne yani? Şimdi sen... Paralel evrenden misin?"
"Evet seni kısa boylu cüce. Paralel evrene aidim. Bu da Paralel Ayna. Birden fazla var şu aynadan. Paralel evrenler arasında iletişim kurmayı sağlıyor."
Yaklaşık iki saattir Hyunsuk, kendini Park Jihoon diye tanıtan, yaşıt olduklarını iddia eden yansımanın söylediklerini dinliyordu, aklındaki soruları sorup cevaplandırmaya çalışıyordu. Şimdiye kadar yakışıklı yansımanın anlattığı şeyleri anlamlandıramamıştı hiçbir şekilde. Sürekli paralel evrenlerden söz edip duruyordu.
"Baştan açıklasana şunu, kafamda bir oturtayım şunları Yansıma Bey."
Park Jihoon sinirle baktı ve iç çekip baştan başladı anlatmaya.
"Bak, benim adım Yansıma Bey değil, PARK JIHOON! Senin paralel evrendeki ruh eşinim. Baban ve babam, onlar da çok yakın arkadaşlar. Şimdi de baban senin fazla yalnız olduğunu düşündüğü için on sekizinci yaş gününde bu evrenler arası iletişimi sağlayan aynayı sana hediye etti. Arkadaş olabileceğimizi düşündü. Anladın mı burasını?"
"Babam yıllardır bunu neden sakladı ki?"
"Sence böyle bir aynayı kim istemez? Oldukça yüksek bir fiyata satabilirler beni. Hatta dikkatsiz, kötü kalpli birinin eline geçersem kırabilir de. Gerçi ben kendimi yine toparlarım da, o ayrı mesele. Ayna her kırıldığı sefer aradaki iletişim bağı zayıflıyor. Daha önce sadece bir kere kırıldı, o da büyük bir miras kavgası yüzündendi. Neyse neyse! Konu sapıttı... Zamanı gelince babadan ya da anadan çocuğa geçiyor işte bu ayna. Evin çocuğu on sekiz yaşına girince ona hediye edilir."
"Birden fazla çocuk varsa?"
"Aklı en başında olan çocuğa verilir ayna. Kardeşin var mı hiç?"
"Şey... Ben tekim."
"Ha..." Yansıma Jihoon şöyle bir süzdü onu. "Yani akılsız da çıkma ihtimalin var... Kimin eline düştüm ben?! Neyse... Çoğu bilim insanının açıklamaktan kaçındığı paralel evren teorisinin gerçek bir parçasıyım. Birden fazla evren var ve ben bile bilmiyorum kaç tane olduklarını. Övünmek gibi olmasın ama babam bir Gezgindir.".
"Gezgin mi?"
"Evrenler arası yolculuk yapan kişilere denir, bizim evrenimizde Gezgin denir. Sizde ne denir bilmem..."
"Bizim dünyamızda kimse boyutlar arası yolculuk etmiyor."
Hyunsuk ayakta durmaktan yorulup yere oturdu ve onu tepeden izleyen yansımaya sinirle baktı. "Zaten kısayım, bari sen de otur da o kadar şey olmasın."
"Cüce Suk."
"Sırık Yansıma."
"Cüce"
"Sırık"
"Cüce cüce cüce~"
"AA PARK JIHOON!"
"Tamam tamam, kızma Şirin Cüce Suk."
Yansıma yere oturdu ve sinir bozucu şekilde sırıtarak hâlâ ondan kısa duran çocuğu izledi. "Nerede kalmıştık?"
"Sinirimi aşırı bozuyorsun, arkadaş olur muyuz hiç emin değilim."
"Canım, asıl sen kimsin de benimle, Hz Jihoon'la, arkadaş olacaksın? Okulun en popi çocuğu benim, herkes etrafımda pervane oluyor koçum. Kalabalık bir çevrem var. Arkadaşlarım üstüme toz kondurmazlar."
Hyunsuk'un içi ister istemez burkuldu birden. Arkadaşları olan, insanların konuşmak için can attığı biriyle ne kadar sağlıklı bir iletişimi olabilirdi? Eziklenmiş gibi hissetmekten alıkoyamadı kendini. Daha bugün bir sürü kişi onunla konuşmaktan kaçınmıştı... Yıllardır kimse onunla konuşmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paralel Ayna | Hoonsuk | TREASURE
Fanfic"Elimi tuttuğun an bir daha bu evrene ait olmayacaksın. Seni tanıyan herkes seni unutacak. Benim evrenimde sen ve ben sonsuza kadar beraber olacağız, mutlu olacağız." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚