2.Bölüm - Çok Güzelsin

27.5K 614 35
                                    

Yorumlarınızı dört gözle bekliyorum...

***




Henüz sabah ezanı okunmamışken uyanmak zorunda kaldım. Çünkü Mahir, üstümdeydi. Çok ağrım vardı ama bu ona engel olabileceğim anlamına gelmezdi. Gözlerimi güçlükle açtım. Bir vahşi hayvan gibi soluyor, sanki bir yere yetişecekmiş gibi bir hızla içimi delip geçiyordu. Acılarım katlanarak artıyordu. Elimi yüzüme ya da göğsüme kapatacak olduğum anda kızıyor bileklerimi tutarak yatağa bastırıyordu. Divanın sesi hissettiğim utançtan yüzümü yakıyordu.

"Karşılık ver" diyordu öpüşüne. Nasıl yapacağımı bilmiyordum. Kızıyordu, çok sinirleniyor daha fazla yükleniyordu bedenime.

"Canım yanıyor" diye mırıldandığımda birden durdu. Gün ışığı hafiften kırdı odanın karanlığını. Böylece yüzünü az da olsa seçebilir oldum. Çatık kaşlarını bıraktığında dudaklarının arasından soğuk bir rüzgar gibi esen nefesi tenimi üşüttü. Başımın üstünde sabitlediği bileklerimi yavaşça bırakıp elimi çıplak göğsüne bastırdı.

Geri çekilmedi ama hareketlerini yavaşlattı. Çok uzun baktığım yüzünden aldım gözlerimi. Başımı yana çevirmemle çenemi tutarak geri çevirdi. Kızdı, bunu kendini sertçe içime gömmesinden, elinin çenemi sıkışından anladım.

O zamanlar aklı ermez bir kızdım. Evden dışarıya çıkmamış, hiç bir erkekle konuşmamış, insanları hep pencereden görmüştüm. Nenem çok nadiren çıkartırdı evden, o da evde sular kesilince çeşmeye giderken. Kendi taşıyamazdı bidonları, bana taşıtırdı.

İlk yakından gördüğüm erkek bu adamdı, o da sanki hiç kız görmemiş gibi davranıyordu. Oysa nenem hep onu anlatırdı. Çünkü komşular gelip onun oynaştığı kadınları anlatırdı ona. Nenem bu adamı anlatırken tüü rezil kepaze derdi ama beni ona vermişti.

Biraz sonra boğazından hırıltılar yükseldi, anladım ki bitti. Kendini yanıma bırakıp bir de bana arkasını döndüğünde insan ayazı içinde kalakaldım. Gözümün kenarında sızan yaşı silerek yönümü ona döndüm. Nenem kocana arkanı dönersen günaha girersin demişti. İri cüssesinin yanında ben bir nefes kadardım.

Sevgi nedir bilmiyordum. Hele de insan onu beceren birini nasıl sever hiç. Benim anam babam yoktu, hiç bilmedim. Çığ altında kalmışlar dağdan odun taşırken. Günler sonra çığ altından çıkarmışlar. Nenem benim o zamanlar daha süt bebesi olduğumu söylemişti. Zaten bir yanım çığ altındadır, bir de bu yanım kalsa ne olurdu.

Ezanın sesini duyunca aynı anda toparlanarak doğrulduk. Yorganı üstümde tutuyordum ama soğuk sırtımı kamçılıyordu. Yanımda ki bedeni aldığı nefeslerle inip kalkıyor, başı önünde dinliyordu.

Biraz sonra ikimiz de kalktık yataktan. Odanın banyosuna geçtik. Kazan yanıyordu, su ısınmıştı çoktan. Banyo sıcaktı, bu iyi gelmişti buz kesen elime ayağıma.

Kovaya su doldurup soğuk suyla ılıştırdım. Halvet banyosunu ilk önce kadın yaparmış, önce adam yaparsa abdestin kabul olmazmış. Nenem öyle dedi. Herhalde bunu Mahir de biliyor olacak ki bana öncelik tanıdı.

Üstüm çıplakken utanışımı gizlemeye çalışıyordum. Çırılçıplak gidip tahta taburenin üstüne oturdum. Kendimi yıkarken o delici bakışları üstümdeydi. Görünmez bir varlık değildim ama alışmak kadar sancılı bir dönem olamazdı.

Kendimi yıkayıp temizledikten sonra havluyu bedenime sardım sıkıca. Onun için su hazırlarken kalktığım yere oturdu. Bu işi ben yapacaktım. Kovayı alıp yanına gittim. Arkasına geçip meşerbeyle aldığımda suyu kafasından aşağıya dökmeye başladım.

"Sıcak mı?" diye sorduğum bana döndü. Neden her bir şey söylediğim de ilk defa konuşuyormuşum gibi tepki verdiğini anlamam uzun sürecek gibiydi. Daha tek meşerbeyle kaldı. Havluyu açarak kenara attığında yine başlıyordu. Kalçalarımı tutarak beni kendine çekti.

" Aç bacaklarını" deyince daha sıkı birbirine bastırmak geldi içimden ama itaat etmek daha bu eve gelmeden aklıma sokulmuştu. Dediğini yaptım, o da beni kucağına aldı. Nasıl birden bire sertleşip kalınlaştığını o zamanda anlamam mümkün değildi. İçime girdi. Kalçamı tutmaya devam ederek bedenimi iri setliğinin üstünde sürterken memelerimi öpüyor, bir yandan kollarımı boynunda sarılı tutmamı sağlıyordu.

Bir de insan gönlü denemeden yanılmanın ne demek olduğunu bilmeyince ilk kıvılcımda tutuşup alev alev yanabiliyormuş. Ben önce yanmayı öğreniyordum. Yanarak sevmeyi öğrenecektim daha ve sonra hasretle sevmeyi.

"Çok güzelsin" dedi. Bu hayatım boyunca duyduğum en güzel şeydi...



***

Bölüm sonu....

Yorum yaparsanız çok sevinirim.

Okuduğunuz için teşekkür ederim...








KüçücüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin