Görmek istediğim, konuşmak istediğim kişiyi ne görebiliyor ne de konuşabiliyordum. Adin kendisini odasına kapatmıştı. Saatlerdir ne sesi çıkıyordu ne de kendisini görebiliyordum. Onu göremedikçe yanına gitme isteğim daha da artıyordu. Bana kızdığını biliyordum ama yine de konuşmak istiyordum. Onun için buradan gidememişken şimdi onunla görüşememek beni rahatsız ediyordu.
Odasına gidip gitmeme konusunda kendimle tartışıyordum. Evin içinde hiç ses yoktu. Herkes uyumuştu. Bu yüzden Adin'in de çoktan uyumuş olabileceğini düşünüyordum. Yine de odasına gitsem olmaz mıydı? Belki de uyumuyordu.
Bu evde gözlerimi açtığım gün yattığım yataktaydım şu an. Bu odadan çıkıp Adin'in odasına varmam birkaç saniyemi alırdı ancak ben abartısız saatlerdir düşünüyordum. Gidip gitmemem konusunda bir türlü karar veremiyordum. Gitmek istiyor ama korkuyordum. Keşke o yanıma gelseydi...
Parla benimle aynı yataktaydı. Deran ile Berran ise hangi odadaydı bilmiyordum. İkisinin arasının düzelip düzelmediğini de bilmiyordum. O da kafamı meşgul eden ayrı bir konuydu. İkisinin birbirine soğuk davranmasına sebebiyet veren kişi olmak istemiyordum. Aynı Doğan olmalarını öğrenmemin bu kadar büyük bir şey olduğunu düşünmemiştim aslında. Berran'ın tepkisinden sonra Aynı Doğan olmanın açıklanmaması gereken gizli bir sır olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ama neden böyle olduğuna dair bir tahminde bulunamamıştım.
Şu anda Adin ile konuşma isteğim tüm bu meraklı sorularımı geriye itiyordu. Tek isteğim onu görmek ve onunla konuşmaktı.
Bana kızacak olsa bile konuşmak istiyordum. Şu an buna karar vermiştim.
Aldığım anlık kararla yattığım yataktan doğrulup ayağa kalktım. Parla'nın uyanmaması için oldukça sessiz bir şekilde adım atmaya başladım. Odanın kapısına ulaşınca onu da aynı sessizlikle açtım. O sırada başımı çevirip Parla'ya baktım. Uyumaya devam ettiğini görüp rahatça odadan çıktım.
Kaldığım odadan çıkınca Adin'in odasının kapısına baktım. O kapalı kapıyı açıp içeri girdiğimde nasıl bir Adin'le karşılaşacaktım bilmiyordum. Bana kızacak mıydı yoksa sakince konuşacak mıydı? Beni görmek istemeyip odasından kovması gibi bir ihtimal de vardı tabii.
Ne olursa olsun düşüncesi ile bedenimi hareketlendirdim. Onun odasının önüne gelince ayaklarımı durdurdum. İçeriden herhangi bir ses geliyor mu diye birkaç saniye kulak kabarttım ama beklediğim gibi sessizdi. Uyumuş muydu acaba? Uyuduysa uyandıracak mıydım?
Eğer biraz daha düşünürsem cesaretimi kaybedeceğimi bildiğim için elimi kaldırıp kapıya hafif bir şekilde iki kez vurdum. Evdekiler duymasın diye sert bir şekilde vurmamıştım ama eğer uyanıksa bu sesi duyacağına emindim. İçeriden bir ses gelmesini tuttuğum nefesimle beklemeye başladım. Beklesem de ses gelmiyordu. Demek ki uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI DOĞANLARIN FISILTISI
Fantasía"Yalnızca fısıldarsan seni dinlerler." Söyledikleri hâlâ mantıksız gelse de burada mantık aramamam gerektiğini günler önce kabullenmiştim ben. Koskoca bir kayanın içinden çıkıp bambaşka bir hayatın ortasına düştüğüm andan beri başıma gelen her şeyi...