13. Bölüm

9 0 11
                                    


Son teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte çantamın tek kolunu omzuma taktım ve herkesin çıkmasını bekledim. Herkes çıktıktan sonra kapıya doğru yöneldiğimde Burak'ın;

"Ben geldimm." demesiyle durdum.

"Ay! Hoşgeldin."

"Hoşbuldum. Birlikte inelim mi cezamız var biliyorsun."

"Anaa ben onu tamamen unutmuşum. Anneme de haber vermedim ama neyse ya gidince öğrenecek zaten."

"Annenler şehirdışında değiller miydi?"

"Bugün geleceklerdi. Büyük ihtimalle gelmişlerdir."

"O zaman haber versen iyi olur sonra kızmasınlar."

"Yok ya boşver."

"Tamam sen bilirsin."

Merdivenlerden indik ve dışarı çıktığımızda spor hocamızı gördük. Çantamı hemen yere bıraktım.

"Burak çantanı ver de koyayım."

"Ben koyardım."

"Ya ver işte elime mi yapışır?"

"Peki al bakalım."

Arda aşağıya inerken bizi gördü, sırf kıskansın diye Burağın eline elimi değdirdim.

"OHH"

Çantayı alıp benim çantamın yanına yere koydum. Hocanın yanına gittik. Hoca gittiğimiz gibi elindeki her şeyi elimize bıraktı.

"Alın bunları spor odasına güzelce yerleştirin."

"T-tamam hocam."

Hoca gittikten hemen sonra konuştum.

"Ayh öküz ya atsaydın kanka kafamıza."

Burak güldü. Bende güldüm. Çok tatlı gülüyordu be. Ihım ıhım Eylül. Kendine gel kızım. Sen kim aşk kim?

"Neyse şunları hemen koyalım da bitsin şu ceza."

"Tamam şunu bana ver istiyorsan."

"Yok ben taşırım."

"Tamam" demesiyle benim elimdekileri düşürmem bir oldu. Versen ne olur inatçı kız.

"İyi misin bir yerine bir şey olmadı değil mi?"

"Yok yok bir şey olmadı."

"Eminsin değil mi?"

"Evet evet eminim."

"Şunları ben alayım o zaman." dedi ve elindekileri yere bırakıp hepsini tekrar aldı.

"Ağır olmasın sana."

"Yok yok olmaz boşuna mı yaptık bu kasları?"

"Ka-kasları?"

"Evet o kadar fitnesse gittik kızım bir zahmet olsun e bir de futbol da oynuyoruz yani."

"He a-anladım."

"Benim de var kaslarım. Yani var yani." Ne kekeledin be Eylül.

"Oo iyi harbici kızsın he."

"Tabi olum ne sandın bizi,biz öyle tırnağı kırılınca ağlayan kızlardan değiliz. Olsun be abi keseriz falan diyoruz."

"Vallahi nefret ediyorum şu pick me kızlardan."

"Harbi ya amma kasıntılar hee."

Bir yandan yürüyoruz bir yandan konuşuyoruz. En sonunda malzemelerin koyulduğu odanın önüne geldik ve kapıyı haliyle açamadık. Burak elindekileri yere koyduğunda Arda geldi.

"Açamadın mı birader."

"Kardeşim kavga istemiyorum. Kendi işimi kendim hallederim."

"Kavga yok birader. Kavga yok. Edeyim yardım. Ceza aldıysak yerine getiririz."

Arda'yı şöyle bir süzdüm. "Vay be" der gibi baktım. Kapıyı açtı ve geri çekildi. Burak içeri girdikten sonra ben de donakalmışım. Arda bana baktı ve gözlerini kaçırdı. Daha fazla göz göze gelmemek için kıpırdadım ve içeri girdim.

"Şunları buraya koyabiliriz aslında." dedi Burak.

"He?" dedim Burak'a dönerek.

"Sen iyi misin?"

"E-evet."

"Yok, sen iyi değilsin kekeliyorsun yine bak."

"Hayır ya iyiyim, kekelemiyorum."

Kapı kapanma sesi ve şok. Arkamı döner dönmez kapının kapandığını gördüm. Kapı kilitlenme sesi ve "SİKTİR". Arda bizi içeri kilitlemişti ve çok saçmaydı. Burada kalamazdık çok küçük ve havasızdı. Abi bunu yapamazsın ya. Kapıya doğru adım attım ve kapıya vurdum.

"Arda, aç kapıyı yaptığın hoş değil. Aç kapıyı lan adi şerefsiz aç!"

"Eylül tamam yapacak bir şey yok hem açar belki birazdan."

"Açmaz ya açmaz. Kıskandı adi herif."

"Eylül çocuğa da suç atma şimdi. Olabilir."

"Ne olabilir ya, ne olabilir? Öleceğiz burada olabilir diyorsun Burak."

"Tamam sakin ol. Nefesini boşuna harcama AÇMAYACAK."

"Tamam, sakinim tamam."

"Ama açsın ya off kalamam burada. Kapalı alan fobim var benim nef-"

Nefesim kesilmeye çoktan başlamıştı bile. Zar zor nefes alıp verirken Burak hemen yanıma adımladı. Ne yapacağını bilmediği için korktu.

"E-eylül. Ne yapmalıyım? İyi misin korkuyorum."

"Ne-nefesim. Nef-es a-lamı-yorum."

"Tamam sakin ol çıkacağız buradan sakin ol lütfen."

"Yok mu bunun ilacı ya?"

"Ça-çan-tam da"

"Çantan yok! Sorunumuz büyük abi yandık ölüyor kız ne yapacağım ben?"

Elini cebine attı. Çok telaşlıydı. Telefonunu çıkardı ve Müdür Bey'i aradı. Cevap gelmedi. Beden Öğretmenini aradı cevaplandı bu kez.

"Heh hocam ben Burak ceza almıştık hani. Diğer ceza alan arkadaşımız Eylül ve beni odaya kilitledi ve Eylül çok kötü durumda nefes alamıyor hastalığı var hocam lütfen gelin."

"Burakcığım şimdi sakin ol öncelikle. Hangi odadasınız?"

"Hocam malzemelerin olduğu oda."

"Tamam ben şuan da okulda değilim okulda olan bir kişiyi arayıp hemen hallediyorum."

"Tamam hocam çok teşekkürler."

Artık ölmek üzereyken dayanma gücüm kalmamışken Burak'ın ellerini tutundum. Yere yığılıp kaldım. Burak yere oturdu ve nefes almamı sağlamak için yöntem denedi.

"Derin derin sakin sakin nefes almaya çalış Eylül. Hadi başarabilirsin."

Olmuyor. Olmaz. Kaç senedir böyleyim geçmez. Yapamam. Olmuyor da zaten. Beceremiyorum. Neyi beceriyorum ki sanki. Keşke konuşabilsem, anlatabilsem derdimi şuan. Çok kötüyüm yarabbim geliyorum sana!

Telefon çaldı. Burak ellerimi bırakmadı destek olmak için. Ben de onun ellerini bırakmadım biraz da olsa iyi geldiğini düşünmüştüm.

"Hocam ne oldu?"

"Canım okulda kimse yokmuş Cevdet Hoca'nın evi yakın hemen geliyor."

"Tamam hocam ne olur hızlı gelsin."

"Olabildiğince canım. Hadi haber et bana da."

"Tamamdır."

10 dakika sonra kapıdan sesler geldi. Siren sesleri de geliyordu. Gözlerim karardı ve bir anda gittim. Bir şey duyamadım.

DÜZENLEME: @Esoliconi407 hayır dedin ya okulda nasıl kimse olmaz diye dedim ki okulu kilitlemeyi ardaya vermişler o da okUlda kimsenin olmadığını bildiği için onları odaya kilitledi.

EylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin