Okul çıkışı kimseyle muhattap olmadan çantamı aldım ve dışarı çıktım. Yağmur yağıyordu ve kahretsin ki ben montumu almayı unutmuştum. Çantamı koluma taktım ve hızlı hızlı yürümeye başladım."Eylül! Eylül!"
Arkamı dönmeye cürret etmeden yürüdüm,sadece yürüdüm. Kimin seslendiği kimin ne yaptığı artık umrumda bile değildi. Birisi yanıma yaklaştığında hafif kafamı çevirdim ve Burak olduğunu gördüm. Yağmur yağdığı için hızlı hızlı yürüyordum ve o da bana yetişmeye çalışıyordu. Üzerime montunu koyup,
"Üşürsün" dedi.
"Gerek yok üşümüyorum." dedim.
"Hayır üşürsün kalsın." dedi.
Derin bir iç çektim ve verdim. Yağmur öyle hızlanmıştı ki önümü göremez hale geldim. Yanımda Ece geçip hızlı adımlarla yürüdü.
"Ece!" diye bağırdım.
Arkasını döndü, hemen koştum.
"Hayırdır sen niye buradan gidiyorsun? Evin aşağıda değil mi senin?"
"Ee evet ama şeyy..."
"Neyy?" dedim.
"Annem markete gidip bir şeyler almamı söyledi."
"Sizin orada market yok mu?"
Durdu.
"İstediği şey orada yokmuş ben de Buse'nin oradakine gidiyorum." dedi.
İnanmamıştım. Bir açığını arıyordum. O sırada hızla yürüyorduk tabi ki de. Eline baktım.
"Neden 2 tane çanta ile gidiyorsun?"
"Eee..."
"Söyle işte Ece, ne saklıyorsun?"
Düşündü. Söylesem mi söylemesem mi diye düşündü.
"Buse'nin çantası." dedi.
"Neden?" dedim.
"İşi varmış direk çıkmış okuldan çantası da kalımca benden istedi."
Allah Allah? Neden benden değil de Ece'den istiyor?
"Bana neden söylememiş?"
"Bilmem bana da anlatmadı zaten sadece çantayı alır mısın dedi."
"Anladım Ece hadi görüşürüz." dedim ve ondan ayrılıp ilerledim. Burak hala benimleymiş yeni fark ettim. Ne de olsa çocukla aynı apartmandayız yani.
"Noldu alındın mı?"
"Ne alıncam be kızın arkadaşı deģil mi istediğine söyler."
"Hadi hadi itiraf et kıskandın."
"Ayh evet kıskandım, tamam mı oldu mu? Benimle daha yakın olduğunu sanıyordum çünkü ama..."
"Ama?"
"Ama öyle değilmiş."
"Bence zaman vermelisin. Sana söylemekten çekiniyor olabilir. Belki de..."
"Belki de si yok bunun. Yakın arkadaşlar birbirine her şeyi anlatır."
"Sen ona her şeyini anlatıyor musun?"
"Yani, evet."
"Yani mi evet mi?"
"Sanırım yani."
"Bak işte. Zaten Ece'ye de anlatmamış istemiş sadece. Ayrıca onunla da arkadaş bence bir sıkıntı yok ama insanlar bazen kırılabilir tabi ki,çünkü bazen en alıngan en hassas dönemlerine denk gelir. Ve bu durum onları üzer. Yani belki de o da senin sorularından korktuğu için ya da ona kızacağın için böyle düşünmüştür."
"Şimdi kızmıyor muyum peki?"
"İnsan psikolojisi!"
Haklıydı. Hem de sonuna kadar.
"Evet ama ona neden kızayım ki? Kötü birşey yapmamıştır herhalde. Ya da yaptığı herhangi birşey kötü birşey se bile kızmam çünkü arkadaşlar bunun için var."
"Evet, haklısın." dedi ve apartmana girdik. Merdivenleri çıktık ve benim kapımın önüne geldik.
"Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Montumu, anaaa çocuğun montu ben de kaldı. Neyse sonra veririm. Çantamı odama götürüp üzerime beyaz bir kazak altıma da siyah bir eşofman giydim. Ve yatağıma attım kendimi. Saçım başım hep ıslanmıştı. Yarın da okul yoktu şükür. Duşa girmeden hemen önce telefonumu elime alıp Buse'ye mesaj attım.
Siz: Kanka eğer anlatmak istersen seni her türlü dinlerim biliyorsun ama bana değil de Eceye söylemen kalbimi kırdı.
Siz: aramak istediğinde, konuşmak istediğinde hep senin yanındayım.
Telefonumu kapattım ve duşa girdim. Tek yapmam gereken Buse'nin mesajını beklerken yemek yapmamdı. Her gün aynı şeyleri yemekten sıkıldığım için yemek yapmaktan vazgeçip kendime KFC söylemeye karar verdim. Ve telefonumu alıp hemen aradım. Buse'den mesaj gelmesini beklerken yemeğim bile gelmişti. Ama Buse'den mesaj gelmemişti. Bende belki çekiniyordur diye başka bir şeyde yazmadım. Ve oturup film izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
MaceraEylül lise sonuncu sınıfa gidiyor ve tanıştığı bir çocukla hayatıns devam ederken Arda adlı çocuğun gizemli ve sinir bozucu tavırları Eylül'ü delirtirken, Arda'nın hoşuna gidiyordur.