Doruk
" Ahhh... sadece başını değil tatlım hadi hepsini al!"
Önümde diz çökmüş aletime sakso çeken çocuğa baktım. Küçücük temizlik odasında deterjanların arasında ayakta bekliyordum. Çocuk aletime sakso çekerken kendimden geçiyordum. Çok güzel sakso çekiyordu. Daha fazla dayanamayarak ağzına boşaldım. Ağzını aletimden çekip bana baktı. Yanakları ağzındaki menilerden kocaman olmuştu. "Yut hepsini yut!" diye emir verdim. Emir tereddüt bile etmeden gözlerimin içine bakarak yuttu. Hepsini yuttuktan sonra bana baktı: "Teşekkür ederim Doruk!". Gülümsedim "asıl ven teşekkür ederim çok güzel sakso çekiyorsun!".
Emir cebinden çıkardığı mendille ağzının kenarından akan menileri sildi. Kafasıyla asker selamı verip odadan çıktı. Raflarda duran havlulardan birini alıp aletimi temizledim ve pantolonumu çekip odadan çıktım.
Bu hafta bu üçüncü kez oluyordu. Emir sürekli bana sakso çekmek istiyordu. Bazen hiç istemesem bile Emir'i kırmamak adına sakso çekmesine izin veriyordum. Bir kaç kere de kendisini sikmemi istemişti ama ben istemedim. Hâlâ bunun hayalini kurduğunu biliyordum ama olmazdı. Arkadaş çevremle seks çevremin arasına bir sınır koymuştum. Bu zamana kadar bu sınırı tek bozan kişi Emir'di. Çok tatlıydı ona hayır demek gerçekten çok zordu.
Emir'e karşı birşey hissetmiyordum. Duygusal olarak aramızda birşey yoktu. Sadece bana sakso çektiği zamanlar görüşüyorduk. Bir kaç kez bu yaptığı şey için ona para bile teklif ettim ama o bunu para için değil kendi istediği için yaptığını söyledi.
Az önceki rahatlamanın verdiği gevşemeyle kantine doğru yürümeye başladım. Kantine vardığımda bizim ekibi gördüm.
"Selam!"
"Aa Doruk gelsene laflayalim"
"Doruk kanka gel gel sana Melis'e olanları anlatmam lazım!"
Hepsi de masaya çağırıyordu ama gitmem gerekiyordu yoksa çekime geç kalacaktım. Üzgün bir ifadeyle hepsine baktım:" Üzgünüm millet! çekime gitmem gerekiyor sonra görüşürüz". Masanın köşesinde oturan Melis sırıtarak baktı:" Git, git hadi ! Baban yine çekim için okulu aksattığını duyunca bakalım ne diyecek hahah!" Sırıttım. "peder öğrenene kadar çoktan çekim bitmiş olur Melis hanımmm"
Veda edip masadan ayrıldım. Melis'e gülmüştüm ama haklıydı. Peder öğrenirse çekim için okulu aksattığımı bir ton fırça yerdim.
Bazen dergi çekimleri oluyordu. Gençler için yapılan Men's Fashion dergisinde her ay çekime gidiyordum. Derginin editörü beni sosyal medyadan tanımıştı. Fiziğim güzeldi. Uzundum, yıllarca yaptığım spor sayesinde kaslı bir vücudum vardı, düzenli gittiğim solaryum sayesinde bronz tenim vardı. Eh övünmek gibi olmasın ama gayet de yakışıklıydım. Editör Hasan bey beni sosyal medyadan görmüştü görmesine ama benim hakkımda araştırma yapınca bir de Kadir Atasoy'un oğlu olduğumu öğrenince daha çok benimle çalışmak istedi. Atasoylar olarak güçlü bir aileydik. İstanbul'da dededen miras üç ayrı ihracat ithalat şirketinimiz vardı. Babam çok sert çok güçlü bir insan. Ayrıca çok da asabi. Neyse editörün beni istediğini babama söylemesi pek kolay olmadı. İlk başta babam kesin bir dille reddeti. Nasıl olurdu da koskoca Atasoylar'ın varisi ucuz dergilerde poz verecekti! Ama sonrasında Editör şirketin pazarladığı ürünleri de dergisine koyabileceğini, derginin ülkede ciddi bir reklam potansiyelinin olduğunu söyleyince yani "paradan" söz edince bizim peder ikna oldu. Ben ? Ben zaten dünden razıydım. Göz önünde olmaya, herkesin bana imrenerek bakmasına bayılıyordum.
Okulum cam asansörüne binip bodruma araçların olduğu yere indim. Chevrolet Camaro marka kırmızı arabama bindim ve çekimin olacağı Plaj Oteli'ne doğru yola çıktım. Sete geldiğimde setin çoktan hazır olduğunu gördüm.
Hasan bey beni görünce yanıma geldi "Doruk'cum hoşgeldin. Bugün gelemeyeceğinden korkuyordum açıkçası" Bizim pederi kastediyordu. Göz kırpıp "Merak etmeyin o şuan çok meşgul" dedim. Gülümsedi:"Set hazır, arkadaşlarımız hemen seni hazırlasın Doruk'cum"
Mert ve Sinem beni hazırlamak için karavana aldılar. Sinem yüzümün makyajını bitirdiğinde Mert ona bir bakış atıp karavandan çıkmasını söyledi. Mert tişörtümü çekiştirerek "Müsaade eder misin canım?" diyerek tişörtümü üzerimden çıkardı. Üstüm çıplak bir şekilde dresuarin önündeki sandalyeye otutturdu. Sinem'i çıkarmasının sebebinin mahremiyet olmadığını ikimizde iyi hikiyorduk.Mert omzuma dokundu: "Pump 'sın değil mi canım biliyorsun Hasan bey kaslarını şişirme den olmaz diyor.." Bıkmış bir ifadeyle Mert'e baktım."Evet, spora gittim..sabah.." Mert memnun bir gülümsemeyle işe koyuldu. Fondöteni alıp sırtımdaki izleri kapatmaya başladı ve sessizce aklımdan geçenleri okumuş olacak ki "merak etme canım, su geçirmez fondöten bu" Sessizce teşekkür ettim, gulumsedi. İşini bitirdikten sonra karavandan çıktı.
Tamamen hazır olduğumda Hasan bey karavana geldi. "Doruk'cum hazırsan giyeceğin ürünler Karavanın arka odasında.
Karavanın arka odasında yatağın üzerinde duran mavi baksıra baktım. Pek kaliteli birşeye benzemiyordu ama şık duruyordu. Altımdaki pantolonu ve ayakkabıları çıkardım. Üzerimde sadece baksırla kalmıştım. Baksırı da çıkartıp yatağın üzerindeki mavi baksırı giydim. Daha sonra yerde duran terlikleri ayağıma geçirdim ve üzerime de kapıya asılı beyaz bornozu geçirip karavandan çıktım.
Hasan bey beni görünce set ekibine seslendi: " Doruk hazır arkadaşlar! Başlıyoruz!" Hasan bey yanıma gelip kısaca vereceğim pozlardan bahsetti. O anlatırken etrafıma baktım tüm set ekibi benimle ilgileniyordu. Bazılarının bana bakarken dudaklarını ısırmasından beni ne kadar istediklerini anlıyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu. Hasan bey "Anladın mi Doruk'cum" dedi . Kafamı salladım. Dediklerine çok dikkat etmemiş olsam de vereceğim pozlar belliydi. Hasan bey yanımdan ayrıldı ve kameramanın arkasındaki yönetmen koltuğuna oturdu.
Üzerimdeki bornozu çıkartıp Mert'e verdim. Kalabalığın iç çekiş leri arasında havuza girdim. Yanımda duran sanatçılar nasıl poz vermem gerektiğini anlatıyordu. Bugün çekimlerde yeni çıkan bir içecek markasının da reklamını yapacaktım. Dedikleri e göre pozlar verdim. Yaklaşık iki saat havuzda, plajda çeşitli yerlerde çeşitli kıyafetlerle poz verdim.
Hava hafiften kararmaya başladığında Hasan beyin emriyle çekim bitti. Yorulmuştum. Hasan bey yanıma gelip teşekkür edip pedere de selam söyleyip setten ayrıldı. Karavana geçip üzerimi değiştirdim ve arabama binip eve doğru yola koyuldum.
Villanın önüne gelince kumandaya bastım ve büyük demir garaj kapısı açıldı. Arabayı evin ön bahçesine parkedip içeri girdim. Peder ellerini arkasında birleştirmiş, evin büyük kapısının önünde durmuş sinirli bir sekilde bana bakıyordu.
Boku yemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı - The Gay Story
Genç KurguKendi benliğime ihanet etmemi istiyorlar. Olmadığım Bir şeye bürünmemi, yaşamak istemediğim bir hayatı yaşamı, giremeyeceğim kalıplara girmemi istiyorlar. Onlara boyun eğecek miyim? Sahte bir hayatın başrol oyuncusu olacak mıyım? Emin değilim... Emi...