***
"Konuşmak yerine beni öpseydin bunu sorun edip etmeyeceğimi şimdiye kadar öğrenmiş olurduk Lee Felix."
***bölüm10
Minho karşısındaki adamın kurduğu cümleyi sindirmesini ve dudaklarını dudaklarıyla hapsetmesini bekledi.
Yüzleri birbirlerinin nefeslerini soluyacak kadar yakın olan bu iki adam birkaç dakika boyunca sabit bir şekilde durdu.
"Bunun yasak olması beni delirtiyor." dedi Lee Felix sinirli bir mırıltıyla."Tatlı pembelikleriniz tam dudaklarımın önündeyken onlara ulaşmam neden bu kadar zor geliyor bana."
Minho duyduğu mırıltılarla bakışlarının odağı önündeki dudaklar olan gözlerini Felix'in yüzüne doğru çevirdi.Karşısındaki adamın gözleri kapalı bir halde durduğunu görünce istemsizce dudakları kıvrıldı.
"Burada sadece ikimizin varken neden bu kadar düşünüyorsun ki."
Prensin tatlı ses tonu Felix'in gözlerini aralamasına neden olurken iki beden birkaç saniye birbirlerinin gözbebeklerindeki küçülmeyi izledi.
"Benim yıldıza benzettiğiniz çillerimden ziyade gözleriniz......" dedi Felix kalın bir ses tonuyla.
"Gözleriniz yıldızlara benziyor."Minho duyduğu sözcüklerin güzel bir şey olup olmadığını düşünürken Felix elinin parmaklarından birini usulca Prensinin gözlerinin altına getirdi.
"Aynı yıldızlar gibi parlıyorlar."
Bu cümle iki adamın bakışlarının yoğunlaşmasına neden olduğunda Minho yüzünde duran parmağın bulunduğu elin bileğini sıkıca kavradı. Felix ona karşı bir harekette bulunmayarak Prensin ne yapacağını izlemek isterken Minho karşısındaki adamın parmağını dudağına doğru yönlendirdi.
Felix'in İşaret parmağını İki dolgunluğunun üstünden hafifçe gezdirdikten sonra dudaklarını hafifçe araladı.
Çoktan nefesini tutmuş adam parmak uçlarındaki yumuşaklığın bile onu ne kadar etkilediğinin fark ederek nefeslerini iyice düzensiz bir şekilde almaya başlamıştı.
"Oda olayı ne kadar doğru efendim?"
Boğuk sesin fısıldayarak sorduğa soruya yönelik Minho dilini hafifçe dışarı çıkarıp hafif pürüzlü parmağının ucunu yaladı.
"Seni ilgilendirmiyor Lee Felix."
Baskın ses tonu karşısındaki adamın yutkunup geri çekilmesini sağladı.Minho başını sağa çevirip kararan gökyüzünü izledi.
"Ağzımdan laf almaya çalıştığını çok belli ediyorsun.Oda olayından daha çok neyi öğrenmek istiyorsun onu söyle bana." dedi Prens sert ses tonu ile konuşmaya devam ederken."Kaç adamı ya da kaç kadını o odaya getirdiğimi mi öğrenmek istiyorsun?"
Felix birden sinirli hale bürünen Minho'dan gözlerini alamadı.Bir şeyler söylemek istedi ama konuşamadı.Sadece karşısındaki adamın gözlerindeki öfke pırıltılarını izledi.
"Özür dilerim dediklerim için."
Minho birkaç dakika geçtikten sonra duyduğu üzgün mırıldanmayla gözlerini devirdi.
"Başkalarından duyduğun her şeye inanacak kadar aptalsan kendinden özür dilemelisin Felix."Felix ne yapamayacağını bilemeyerek etrafına baksa da en sonunda gözleri yeniden odağı olduğu kahverengi harelere yöneldi.
Üstündeki baskının arttığını hissederken "Kendimden özür dilerim." dedi utanç içinde.
En ufak bir konuda dahi ona karşı böylesine yenilirken karşısındaki adamın baskınlığının asla azalmaması üzerine Felix de görüşmelerinin son saatlerine kadwr dizlerinin titremesini durduramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Untouchable
FanfictionUlaşılmazlığı ile ün salan Prens Lee Minho babası öldüğü zaman kendisi ile evlenmek isteyen 7 erkekten birini seçmek zorundaydı ~omegaverse~