oy ve yorumu unutmayalım💞
***
bölüm11"Prensim iyi misiniz? Yüzüklere o kadar uzun süredir bakıyorsunuz ki...Eğer beğendiyseniz verebilirim size hepsini."
Jeongin'in sesi kendime gelmemi sağlarken yanında bana endişeli bir şekilde bakan adama karşılık olarak gülümsedim."Bu krallıkların hikayelerini...Bana anlatmanı istesem Jeongin anlatabilir misin?"
Prens'in isteğine karşılık Jeongin bir şey demeden birkaç dakika bekledi.Minho bu sessizlik ile bakışlarını karşısındaki kiraz ağacında gezdirdi ve sesine olabildiğince üzgünlüğünü katmamaya çalışarak konuştu."Eğer bunu konuşmak sana gereksiz geliyorsa istediğin herhangi bir şeyden konu açabilirsin veya bana merak ettiğin bir şey sorabilirsin."
Yanındaki adam sessizliği bölen kelimelerle hafifçe irkildiğinde hızlıca kendini toparlayıp dalgınlığından kurtularak hızlıca başını sağa sola doğru salladı."Hayır efendim." dedi."Nerden başlasam anlatmaya diye düşünüyordum."
Minho isteğinin yerine getirileceğinin bilincinde olarak dudaklarındaki gülümseme ile omzunu silkti."Sen nasıl istersen."
Yanındaki adam omzuna değen Prensin teni ile başını ona çevirdi.Ağacın altında oturdukları için dışarıdaki güneş omeganın yüzüne belli aralıklarla vurmuştu.Parlak kahverengi gözler ona heyecanla bakarken kasılan midesini umursamamaya çalışıp bakışlarını Minho'nun güzelliğinden çekmeden hikayeyi anlatmadan önce soru sormak adına konuştu.
"Çocukken birçoğumuza anlatılan feromon masalını biliyor musun?" dediği gibi fark ettiği şeyle hızlıca kendini düzeltti."Biliyor musunuz yani?"
Lee Minho utanan betanın tekrar konuşmasına fırsat vermeden"Sıkıntı değil Jeongin.Senli konuşabilirsin.Baş başayız sonuçta." dediği gibi yanında kasılan beden rahatladığını hissettiğinde devam etti."Biliyorum.Chan anlattı masalı."
"O zaman direkt anlatayım...Çok çok önceden herkese ceza olarak verilen feromonlardan sonra fakat Dünyada toprak kavgası çıkmadan hemen önce lanetlenen topluluklar karışık halde değil tek tür olarak toplanmaya karar vermiş." dediğinde Minho Jeongin'in hikayeyi anlatmaya başladığını fark edip tüm dikkatini konuşurken gözlerine bakmaktan çekinmeyen adama verdi.
"Alfalar sadece alfalarla, betalar betalarla, omegalar omegalarla."
"Anladım." dedi Minho."Ama eğer böyle toplandılarsa nasıl üreyebilmişler ki?"
"Anlatacağım." dedi Jeongin Prensin merakla kendisini bölmesini tatlı bulurken."Dinleyin beni efendim. Aynen bu şekilde de Aralara girmekten de çekinmeyin.Sorularınızı yanıtlamak benim için bir zevk."
Minho, bu nazik tavırla birlikte kızarırken mırıldanarak teşekkür etti.Jeongin de kulakları kızaran omegaya karşılık kısıkça güldükten sonra devam etti.
"Güzel noktaya değindiniz.Dediğiniz gibi üreyememişler zaten ve de kızgınlık zamanlarını yalnız geçirmek onların korkunç derecede acılar çekmelerini sağlamış.Bu yüzden de yavaş yavaş diğer topluluklarla kaynaşmaya başlamışlar.Alfa ve betalar cezaları gereği omegaların altta olmayı kabul ederek hamile kaldıklarını görünce de..."
Jeongin biraz duraksayıp doğru kelimeyi aradı.
"Omegaları fazla sıkıştırmışlar."Birkaç saniye sonra cümlesini tamamlayan bedenin böylesine kelime seçmeye özen gösterdiği için gözüne fazla çekici gelmesine karşı bir an önündeki adamın üstüne çıkmak isteyen Minho aklından bir anda geçen görüntülerle utangaçca gözlerini kaçırdı.Gerçek kızgınlığına yaklaştığı için bu düşünceleri normaldi aslında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Untouchable
FanfictionUlaşılmazlığı ile ün salan Prens Lee Minho babası öldüğü zaman kendisi ile evlenmek isteyen 7 erkekten birini seçmek zorundaydı ~omegaverse~