22

159 20 6
                                    

Ve sonunda o gün gelmişti Atsumu Tokyo'ya gelen otobüsten inmiş durakta onu bekleyen Kiyoomi'ye koşup üzerine atlamıştı. Kiyoomi telefonunu yere düşürse bile Atsumu'yu yakalamış ve ona sıkıca sarılmıştı. Onları izleyen insanların çoğunlukla iğrenen nadiren mutlu olan bakışları ikisinin de umrunda değilken Atsumu Kiyoomi'ye sarılı olan kollarını daha da sıkılaştırdı. "Seni çok özlemişim Omi Omiii" ağlamaklı ses tonuyla konuştu Atsumu. "Abartma istersen Atsumu sadece 1 hafta oldu." Atsumu'nun kollarından kurtulup yere düşen telefonunu aldı Kiyoomi. Kırılmamıştı ama kırılsa bile Atsumu'dan değerli değildi ya.

Otobüs durağından ayrılıp bir taksiye bindiler. Kiyoomi gidecekleri yerin adresini şoföre söyledikten sonra arkasına yaslanıp Atsumu'ya baktı. Atsumu kulaklarına varan gülüşüyle Kiyoomi'nin gözlerinin en içine baktı. Kafasını Kiyoomi'nin omzuna yaslayıp günlerdir rahat uyuyamadığı uykusu için hazırlandı. Kiyoomi olmadan uyumak gerçekten zor gelmişti. Aynı şekilde Kiyoomi yanındayken de uykuya dalmak çok kolaydı. "Yol ne kadar sürer Omi?" Atsumu gidecekleri yeri bilmiyordu çünkü Kiyoomi çıkma teklifi edeceği yerin özel ve sürpriz olmasını istemişti. "1 saat falan, uykunu almadıysan uyu güzelim." Kiyoomi şoförün duyabileceğini unutmuştu ve hatırladığı zaman çok stres yapmıştı. Bunu gören şoför gülmüş ve sevgili olduklarını için tebrik etmişti. "Gerilmene hiç gerek yok delikanlı kötü bir şey yapmadın. Benim kızımın da şuan kız arkadaşı var ve onları destekliyorum." Kiyoomi hafifçe tebessüm ederken Atsumu uykulu gözlerini açıp şoförle sohbet etmeye başlamıştı. Hatta o kadar yakın olmuşlardı ki şoför ücreti almayı bile reddetmişti ama Kiyoomi ısrar edince almıştı.

1 saatlik yolculuk ve güzel sohbetlerin ardından gelmişlerdi. Burası devletin koruması altında olduğu için doğal bir alandı ve bu yüzden ücreti yoktu. Bu kadar güzel ve parasız olmasına rağmen Tokyo'da burayı bilen kimse yoktu. Gelenler de kendi aralarında anlaşıp burayı sır gibi saklama kararı almışlardı. İnsanların bu masum yeri kirletmelerine göz yumamazlardı.

Burası etrafta 2-3 tane Sakura ağaçları olan uçurumun kenarıydı. Uçurumun sonu güzel bir göle açılıyordu. Düz ve geniş bir alan olduğu için uçurum olsa bile kimse düşmezdi bu yüzden rahatlıkta buraya gelebilmişlerdi. Kiyoomi Sakura ağacının önüne bir piknik örtüsü sermiş ve üzerine getirdiği yemekleri koymuştu. Kendi elleriyle uğraşıp çilekli bir pasta yapmıştı. Atsumu'yla tanışmadan önce mutfağa elini bile sürmeyen biri için bu gerçekten zor olmuştu. Bundan önce de Atsumu'ya cupcake yaptığı düşünülünce aşkın her kapıyı açtığına emin oluyordu Kiyoomi. Atsumu ona aşkı öğretmişti, sevilme hissini öğretmişti.

İkisi de piknik örtüsünün üzerinde yerlerini aldıktan sonra Atsumu ikisi içinde birer pasta dilimi kesti. Pastanın dışını süslemek için pembe bir krem şanti kullanmıştı Kiyoomi. Bu da yetmezmiş gibi pipetleri de pembe renkte almıştı. Atsumu yaptığı cupcakeleri de düşününce Kiyoomi'nin en sevdiği rengin pembe olduğundan şüphelenmeye başlamıştı. Belki de pembeyi gerçekten seviyordur ama insanlar gülmesin diye söylemiyordur diye düşündü Atsumu. "Omi bir şey sorabilir miyim? Ama dürüst ol bak." Kiyoomi anlamamış gözlerle Atsumu'ya baktı. Bir anda nereden çıktı bu soru diye merak etti. "Sor bakalım neyi merak ettin yine?" Atsumu elindeki pasta dilimini Kiyoomi'ye uzatırken konuştu. "Senin en sevdiğin renk pembe mi? Çünkü ikidir pasta yapıyorsun ve üzerindeki kurdeleye kadar herşeyi pembe oluyor. Yani bunu saklaman çok saçma çünkü bence pembe rengini sevmen çok tatliii." Kiyoomi bu soru karşısında gerçekten güldü ve kahkahalarından  sonra Atsumu'ya cevap verdi. "Pembe en sevdiğim renk değil ama sana en çok yakıştırdığım renk olabilir. Saçlarınla çok uyumlu." Cümlesini bitirdikten sonra hatırladığı şeyle aniden elini sırt çantasına attı ve küçük bir hediye paketi çıkarttı. Hayır tabiki bu aldığı kolye değildi onu vermek için biraz daha zamana ihtiyacı vardı. Hediye paketini Atsumu'ya uzatıp ekledi. "Bu yüzden sana bunu aldım." Atsumu heyecanla paketi açınca karşısına iki tane pembe toka çıkmasıyla güldü. "Çok teşekkür ederim ya keşke bende sana bir şey alsaydım." Ardından telefonunun kamerasını açıp tokayı saçına taktı. Gözlerinin içi bile gülüyordu bu küçük hediye karşısında. Kiyoomi ise büyülenmişcesine Atsumu'ya bakıyordu. Güzel gülüşü, değerli ipekten yapılmış altın kumaş gibi parlayan bakımlı sarı saçları ve aldığı pembe toka... Atsumu o kadar güzel görünüyordu ki Kiyoomi onun insan olamayacak kadar güzel olduğunu düşündü.

Pastanın neredeyse yarısını yemişleri ve şimdi birlikte güneşin batışını izleyip sohbet ediyorlardı. "Küçükken köpek istemiştim annem de bana Osamu var ya demişti." Cümlesini bitiren Atsumu delilercesine gülmeye başladı. Kiyoomi de zaman geçmeden ona katıldı. "En azından sen varsın ya dememiş." Atsumu daha da çok güldü. Kiyoomi onun gülüşünde eridiğini hissetti.

Güneş battıktan sonra gölün üzeri ve hava pembenin en güzel tonuna bürünmüştü. Kiyoomi tam zamanı diye düşündü. Çıkma teklifi için tam zamanı. Telefonunu çıkartıp ağaca yasladı ve bir video başlattı. "Video ne için şimdi?" Atsumu sordu. Kiyoomi güzel bir şarkı açıp ayağa kalktı ve Atsumu'yu dansa kaldırdı. Atsumu kızarmış yanaklarıyla ayağa kalktı ve şarkı eşliğinde dans etmeye başladılar.

Ve tam da şarkının patlama kısmı geldiğinde Kiyoomi Atsumu'nun kollarından ayrılıp cebinden kolyenin kutusunu çıkarttı. "Atsumu Miya benimle çıkar mısın?" Kutunun kapağını açtığında Atsumu mutluluktan dolan gözleriyle bir kolyeye bir Kiyoomi'ye baktı ve cevap vermek yerine Kiyoomi'nin dudaklarına kapandı.

Kısa ama cevap niteliğinde olan öpüşmenin ardından Kiyoomi kutudaki kolyeyi alıp Atsumu'nun arkasında geçti. Boynuna yaklaşarak Atsumu'nun kokusunu içine çekti ve kolyeyi taktı. Atsumu kolyesini incelerken Kiyoomi kollarını Atsumu'nun beline doladı, sıcacık olan boynunu ve yumuşacık olan saçlarını öptü. "Atsumu seni her zaman seveceğimi bilmeni istiyorum. Evet başlarda seninle tanışmaktan korkmuş ve olabildiğince kaçmıştım. Hatta bana numaranı verdiğin gün sana yazmayı bile ablam aklıma sokmuştu. Yaşadığımız her şeyi düşününce ilişkimizin buralara gelebilmesi sadece senin sayende oldu. Ben hiçbir şey yapamadım hatta seni sürekli üzdüm, kırdım ağlattım biliyorum ama bundan sonra sürekli senin yanındayım. Seni kendimden bile cok seviyorum ve bu noktaya ne zaman nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece çok mutluyum ve sen olmadan bir gün bile düşünemez oldum. Teşekkür ederim bana kattığın her şey için, teşekkür ederim iğrenç hayatıma güneş gibi doğduğun için ve teşekkür ederim bana sevilme hissini hatırlattığın için. Seni seviyorum Atsumu. Konuşmasını bitirdiğinde Atsumu yavaşça arkasını dönüp Kiyoomi'nin yüzüne baktı. İkisinin de gözleri dolmuştu ama bunun mutluluk gözyaşları olduğunu biliyorlardı. Konuşma sırasının kendisine geçtiğini anlayan Atsumu konuşmaya başladı. "Ne diyebilirim bilmiyorum bildiğim tek şey seni çok sevdiğim. Evet bu ilişki benim sayemde buralara kadar gelmiş olabilir ama özür dileyen, alttan alan ve sinirlensem bile beni yatıştıran sendin. Sana çok aşığım ve bunu açıklayacak kelime bulamıyorum. Ama voleybol ve tüm sevdiklerin mi yoksa Kiyoomi mi diye bir soru sorsalar hiç düşünmeden seni seçerdim. Milyonlar, trilyonlar verseler yine seni seçerim. Gece yatmadan önce aklımdasın sabah kalktığımda aklımdasın gün içinde ne yaparsan yapayım sürekli aklımın en baş köşesindesin ve ben seni hayatım boyunca bırakmayacağıma yemin ederim."

Kiyoomi ve Atsumu birbirini çok seven iki insan kavuştu ve hayatları boyunca gerçekten de hiç ayrılmadılar. Küçük kavgalar yalandan atılan tripler de olsa gerçekten birbirlerine olan sevgileri hiçbir gün azalmadı aksine her gün daha da arttı. Ve evet abla bu kitapta da smut yazmadım çünkü yazamam Sakuatsu ya hakaret olur amk. Hadi baiii😚

kilometers don't matter |Sakuatsu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin