5

226 23 12
                                    

{Hafif bir time-skip}

Miya

Atsumu kararını vermişti, yarın kesinlikle Tokyo'ya gidecekti. Tek başına gitmek istemiyordu bir yol arkadaşı fena olmazdı açıkçası. Osamu'nun yanına gidip durumu açıkladı. Onunla birlikte gelmesini istedi. Osamu ise "Suna'nın evine gidicem." Tarzı bahanelerle geçiştirdi. Atsumu en sonunda dayanamadı. Sadece 2 hafta önce sevgili olmuşlardı ve sanki 10 yıldır evliymiş de kardeşi evde kalmış gibi davranması sinirini bozuyordu. "EEEE YETTİN BE SENDE! Suna da gelsin bizimle hem siz orada gezersiniz." Osamu biraz durdu ve düşündü. Daha önce takım olarak Tokyo'ya çok kez gitmişlerdi ama ilk kez sevgili olarak gideceklerdi. Kabul etti ve hızlıca telefonunu çıkartıp Suna'ya yazdı;

💗
Bebeğim Atsumu boklusu beni Tokyo'ya gitmek için zorluyor. 
Gidelim mi yoksa tek başına gitsin mouse moment mı yaşasın diyorsun hm?
[20:38]

Rin<33333
Gidelimmmm!!

💗
Tamammm!!
[20:39]

Aşkımsın biliyorsun dimiiii
[20:42]

Rin<33333
Biliyorum sevgilim, biliyorum.
[20:42] 

Osamu konuşmayı bitirince telefonu kapatıp kendini yatağın üzerine attı yüzünün kırmızının 50 farklı tonunu taşıdığından bir haber. Atsumu bunu görünce sadece güldü. Dalga geçmedi veya sahte ağlamasını yapmadı. Güldü ve kendi odasına geçti. Kombin seçip çanta hazırladı. Çantasına ne koyacaktı bilmiyordu sadece yüklü miktarda para aldı, biraz su ve çikolata. Çikolata dünyanın en mükemmel yiyeceği olabilirdi Atsumu için. Sporcu olmasa yani fiziğine dikkat etmesi gerekmese her gün yiyebilirdi. "Umarım ruh eşim de çikolata seviyordur. Birlikte yerizz!" Bilmiyordu ki ruh eşi bırak çikolata yemeyi doğru düzgün yemek yemediği geceler bile oluyordu.

Atsumu gece kalktı ve terminale gitti.  Yanında kardeşi ve arkadaşıyla birlikte. Oraya gidebileceği en erken saate gitmek istiyordu bu yüzden ilk kalkan otobüse bilet almıştı. Kendisi dışında kimse enerjik değildi koskoca otobüste. Osamu kafasını Suna'nın omzuna yaslamış uyumuştu. Suna ise kapanmak üzere olan gözleriyle Osamu'nun bir kaç fotoğrafını çekti. Fotoğrafların hepsine teker teker baktıktan sonra kafasını Osamu'nun kafasına yasladı. Bu hareketinden sonra Atsumu, Osamu'nun güldüğünü gördü. "Bunca zaman aslında uyumuyormuş çakaaaal."

Saat sabah 09:58 olmuştu. Atsumu geç geldiğinden endişe duyuyordu. Oysaki bu saate buraya gelebilmek için dün gece saat 3'de yola çıkmaları gerekmişti.

•°•°•°

Sakusa'nın bugün kitapçıya gitmesi gerekiyordu. Evde bir kaç tane test kitabı bitmişti. Bugün çıkması lazımdı çünkü başka zamanı yoktu. Tüm gününü ve haftasını planlardı Kiyoomi. O plandan asla sapmazdı. Sadece acayip önemli bir olay yaşandığında bir, bilemedin iki saat kesintiye uğrardı planı. Onu telafi etmek için de çalışamadığı konuları gece çalışırdı. Yani planında küçücük bir açık bile uykusundan eksiltiyordu.

Üzerini değiştirip maskesini taktı ve dışarı çıktı. Hava en azından bugün için sıcaktı ve sıcak günlerde maske onu çok zorluyordu. Ama yine de 1000 tane insanın soluduğu havayı hiçbir şekilde filtrelemeden solumak daha kötüydü. 

Çok fazla insanın olmaması için özellikle erken saatlerde gidiyordu gideceği yerlere. Saat on bir tarzı bir şeydi evden çıkarken tam hatırlamıyordu. Telefonunu çıkartıp saate bakmaya da çok üşenmişti açıkçası bu yüzden saatten bir haber yürüdü. Saat kimin umrundaydı? Zaten erken olduğunu biliyordu ve işi aksarsa diye de bugün saat öğlen 1'e kadar bir plan çizmemişti.

kilometers don't matter |Sakuatsu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin