'° °'⁴

39 3 0
                                    


Gelişmeleri takip edin.
Seviliyorsunuz...
'💟'

=====================================

Ho-seok kanepe de bir büklüm şekilde uyandığında uzun zamandır uyuduğunu farketti.


Salon karanlıktı. Sadece tavanda ki küçük daire loş ışıklar güzel bir hava katıyordu. Önünü görebiliyordu en azından.

11:23 pm

Yoongi muhtemelen yukarı da uyuyordur. Etrafta kanlı bez, peçete ve sargılar vardı. Sargı paketleri, makas, bant, acil durum çantası vs.

Peki etrafı toplamadan gidecek kadar önemli olan şey neydi? Belki de kan tutmuştu... Neyse, şimdilik bu önemli değildi. Gidip Joon'u bulması gerekiyordu.

Üstümü çıkarmadığı için hemen çıkacaktı ki... Yoongi'nin kendi kabanıyla onu örttüğünü farketti. Hem de bu kaban kaç yıl öncesinde almayı hayal ettiği kabandı. Onun için değerliydi...

Ama şimdiyse elindeki kan kabanı kirletmişti. Bir kan, bir insanı bir battaniye yerine pahalı bir kaban ile başka birini örtecek kadar tutuyor muydu?

Kabanı yanına alıp çıktı. Arabaya bindiğinde yan koltuğa kabanı koydu ve gaza bastı. Kabanı kutu temizlemeye verip halledebilirdi. Şimdi sorun... aklına gelen onlarca yerde nasıl Joon'u arayacağı idi.

Ya kendisi bir yerden diğer yere bakarken Joon'da aynı şekilde başka yere giderse...ne zaman ve nerede onu bulacağını bilmiyordu. Sadece Joon'u sapa sağlam ve iyi bir şekilde görmek istiyordu.

Araba öncelikle Joon'un 7 ay yattığı hastanenin önünde durdu, sonra Jk ile kaldıkları evde, daha sonra Kook'un en sevdiği parkta, en sevdiği kafede, en sevdiği bisiklet bahçesinde ve en sevdiği daha onlarca şeyde...Hepsine bakmıştı Ho-seok. Ama Joon hiçbir yerde yoktu.

Bakması gereken daha çok 'en' ler vardı. Ama öncelikle Joon'un evini kontrol etmeliydi. Okula da bakmalıydı. Sonuçta ilk olarak Jk orada hislerini itiraf etmişti. Ve...Jk'in ölüm töreninin yapıldığı binaya.

Muhtemelen solmuş çiçekleri sular, yenilerini alır orayı en güzel şekilde donatırdı. Mumlarını yakar, duvara yaslanıp yere çöker ve ...yeniden sözler vererek Jk'i çağırırdı.

Hoseok bunları düşünürken ve bu mekânları teker teker dolaşırken tutamadı kendini... Gözleri sanki okyanusu akıtmaya başlamıştı. Durmuyordu. Sert ve hızlı bir şelaleyi andırıyordu gözleri...Belki de bir şeyler depreşmişti. Ya Jk'e ait ya da başkasına...

Gözleri hızlı dolarken yol sürekli bulanıkla- şıyordu. Ama gözlerini kapatmasına bile izin vermeden bir sonra ki göz yaşı yeniliyordu görüntüleri.

Bulunduğu yola baktı. Buralarda bir sahil parkı vardı. Burada Joon'un çok sevdiği bir bank vardı. Onu da kontrol edip gidecekti Joon'un evine.

Arabayı park edip indi. O bankı aramaya başladı. Bomboş parkta ışıklar yolu aydınlatıyordu. Az sonra bir ağacın ardında bankın az ilerisinde dizlerine çökmüş Joon'u görmüştü. Evet bu oydu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Sadece yanına geçip oturacaktı. İlerlemeye başladı Ho-seok.

Daha birkaç adım atmamıştı ki... ağacın arkasında ki görüntü genişledi ve...birinin Joon'un yanında çökmüş oldugunu gördü. Elini teselli etmeye çalışırcasına omzuna yerleştirmişti. Yoksa bu... Namjoon'un bahsettiği yanlış-zamansız kahramanı mıydı?

Neydi bu?ve... Neyin nesiydi?... düşündüğü şey asla olamazdı.

Arabasına binip gaza bastı. Ve bir kaç sokak sonra durdu.

' My Manager My Soulmates ' -"Concrete Walls"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin