♧part six♧ mabet

139 9 0
                                    

Mordo "bu işi bitirmeliyiz, şimdi" aşağıda kaecilius ve öğrencileri ritüeli yapıyordu. Ben ve mordo, onları durdurmak için hemen aşağı atladık. Biz aşağıda öğrencilerle savaşırken, Stephen merdivenlerin başında bizi izliyordu. Mordo bağırdı "strange, gel ve savaş" ama o hiç bir şey yapmıyor'du. Biz öğrencileri halletmek üzereyken, kaecilius ritüeli tamamlamak için elindeki enerji topunu yere vurdu.

Stephen, tam zamanında bizi ayna boyutuna soktu. Bu yüzden kaecilius'un hamlesi etkisiz kaldı. Stephen "ayna boyutunda gerçek dünyaya etki edemezsin. Şimdi kim gülüyor pislik" kaecilius sırıtarak "ben" Diye cevap verdi.

Sonra, Stephen'ın durduğu merdiveni ortadan ikiye ayrdı. Etraf değişmeye başlarken, Stephen kaecilius'un üstüne atlayıp portal yüzüğünü çaldı. Mordo'da öğrencilerden kurtulunca, hepimiz dışarı çıktık. Stephen bize dönüp sordu "çember yüzüğü bende kaçamaz değil mi?" Sorusunu yanıtlayamadan, bize doğru gelen kaecilius'u görünce "koşun" Diye bağırdım.

Ana yola çıktığımızda, her şey birbirinden bağımsız olarak değişiyordu. Karşımdaki manzara bakarak konuştum "karanlık boyuttan aldıkları güç, onları ayna boyutunda daha güçlü yapıyor. Gerçek dünyaya etki edemezler ama yine de bizi öldürebilirler. Bu akıllılık olmadı, intihar oldu." Sonra arkamızdan gelen kaecilius'u görünce kaçmaya başladık.

Stephen portal oluşturmaya çalışırken kaecilius, dünyayı sol tarafa doğru döndürdü. Bir binanın üzerine indik. Hiç durmadan kaçmaya devam ediyorduk. Bi yandan da Stephen portal açmaya, bizde o portaldan geçmeye çalışıyorduk. Üzerine durduğumuz bina bir muz gibi, ortadan ikiye ayrılıp kıvrılmaya başladı.

Sonra dünya içine çekildi ve dört parçaya bölündü. Resmen üstümüze, sağımıza ve solumuza dünyanın öbür tarafı bir ayna gibi yansıtılmıştı. Stephen" büyük bir hataydı" Dedi.

Birden, durduğumuz zemin yan yattı. Aşağı düşerken, yeni yerler oluşmaya başlıyordu. Ayaklarımız yere bastığı zaman, üçümüz de birbirimizden ayrılmıştık. Arkamı döndüğümde, bana doğru gelen öğrenciyi gördüm ve koşmaya başladım.

Bastığım yerler sürekli değişiyor, kaçmamı zorlaştırıyordu. Yan tarafıma baktığımda, kaecilius Stephen'ı yakalamış, ve portal yüzüğünü almıştı. Sonra, yine o kılıcı oluşturarak Stephen'a saplamaya çalıştı. Ama Stephen'ın durduğu zemin, hareket ederek onu uzaklaştırmıştı.

Nasıl olduğunu anlamayarak karşıya baktım. Ancient one, bizi kurtarmaya gelmişti. Ama dur bir dakika kaecilius'un kafasındaki sembol onda da vardı. Kaecilius doğru mu söylüyordu?

Ancient one, elindeki yelpazeyi bir kez salladı. Hepimiz ortada buluşurken, zemin oluşmaya başladı. Mordo, beni tutup geri çekti ve "doğruymuş gücünü Karanlık boyuttan alıyormuş" dedi. Sonra ancient one ve kaecilius konuşmaya başladılar.

"Kaecilius" dedi ancient one. Kaecilius söze başladı "bitik, yardıma muhtaç bir halde sana geldim. Sana güvendim. Ama sen bana yalanlar söyledin." Ancient one "seni korumaya çalışıyordum" kaecilius hemen "gerçeklerden mi?"Diye sordu. " Kendinden" Diye yanıtladı ancient one. "Artık yeni bir öğretmenim var" dedi kaecilius. Ancient one "Dormammu seni kandırıyor. Onun ebedi hayatı cennet değil, eziyet" Diye cevapladı. Kaecilius " yalancı"

Sonra kaecilius öğrencileriyle saldırmaya başladı. Ancient one öğrencileri hallederken, kaecilius aklına bir fikir gelmiş gibi sırıttı ve portal yüzüğü ile ancient one'ın arkasında bir portal açtı. Ancient one'ın dikkati dağınıkken, koşup onu bıçakladı ve portalın içine attı.

"Hayır" Diye bağırırken, hiç tereddüt etmeden portaldan atladım. Portalı bir binanın tepesine açmıştı. Düşmemek için çabucak bir halat oluşturup binanın çatısına bağladım. Tam elini tutacağım sırada geç kalmıştım. Ancient one kanlar içinde yere düştü. Stephen ve mordo da hemen arkamdan geldi. Yere indiğim zaman, yavaşça dizlerimin üzerine çöküp "yetişemedim" Diye fısıldadım kendimce.

𝘍𝘌𝘋𝘈𝘒𝘈𝘙 ♤𝘚𝘵𝘦𝘱𝘩𝘦𝘯 𝘚𝘵𝘳𝘢𝘯𝘨𝘦♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin