Bölüm şarkısı: can güngör - silik düşler.
İçebiliyoruz, o halde içelim. Her şey vızgelsin bize bu dünyada. Ne günlük sıkıntılar, ne arkadaşların ölümü, ne de aşk üzüntüleri kılımızı bile kıpırdatmasın.
Oğuz Atay - Tutunamayanlar.
Ne denli renkli bir dünya, diye düşündüm.
Karanlık ve fakat bir o kadar da ışıl ışıl. Arkaplanda ortama uygun hoş bir şarkı ve etrafta hiçbir dertleri yokmuşçasına ahenkle salınan sarhoş bedenler. Kimisine kuru bir gürültü, kimisine asla unutmak istemeyeceği güzel bir hatıra.
Karşımda kısa saçlarını dağınık bırakan genç bir barmen ve bıyıklarının gizlediği ince dudaklarıyla alttan alttan sunduğu nahoş gülümseme. Loş ışıkta belli belirsiz görünen, sol kolunu baştan sona kaplayan karmaşık dövmeler. Kemikli elleriyle hızlıca hazırladığı tekilayı bar tezgahına bırakırken attığı çapkın bakış.
Tüm bunlar öylesine midemi bulandırıyordu ki, aldığım alkolden sanmıştım başlarda. Yanılmışım, biraz geç anladım. Güldüm sonra, rahatsız edici bakışları hoşuma gidiyor sandı karşımdaki adam. Oysaki gösterdiği tüm bu yersiz çabanın beyhude oluşunaydı attığım büyük kahkaha.
Arkamda küçük bir masaya kurulmuş gülüşerek dans eden iki beden. Biri güzeller güzeli bir kadın, oysaki yalnızca müşteri. Diğeriyse hayatımı adadığım, kalbimi yıllar önce tereddüt dahi etmeden öylece avuçlarına bıraktığım adam. Ellerindeki uçuk fiyatlı kokteyller ve Rüzgar'ın solgun bakışlarının aksine dudaklarında yer edinen alabildiğine gerçek bir tebessüm.
Başım dönüyor, bakış açıma her girdiklerinde delirecek gibi oluyordum lâkin arada bir dönüp onlara bakmazsam da meraktan ölecek gibiydim. Yaşanacaklardan habersiz, gelmeden önce özenle şekillendirdiğim saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken yanımdan gelen sesle afallamıştım. "Pardon." demişti tanımadığım bir adam, kalın ses tonuyla. Bakışlarımı ona döndürmeden önce sakince bardağımı elime almış, tuzu yalayıp hızlıca kafama dikmiştim. Bardağın kenarında yer edinen limonu sinirle kemirirken gözlerimiz buluştuğunda "Yanınız boşsa oturabilir miyim acaba?" dediğini duymuştum.
Bir cevap vermeden önce göz ucuyla arkaya bakmaya çalışmış, saniyeler içerisinde kendime küfürler etmeye başlamıştım içten içe. Hazırlıksız yakalandığım görüntü öylesine irite etmişti ki beni, önce kusmak istemiş sonrasında da keşke meraktan ölseymişim diye düşünmekten alıkoyamamıştım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talihsiz caddelerde şans kovalıyorum
Ficção Adolescente"Bazen yürüyüşe çıkıyorum geceleri. Talihsiz caddelerde şans kovalıyorum bir sokak kedisi gibi. Biri görür de belki nasıl olduğumu sorar diye umutlanıyorum. Sen bile sormazken üstelik. Bir aptal gibi, umut ediyorum." Not: Kitabı okumaya başlarken ta...