Uykuya dalalı çok olmamasına rağmen sabahın ilk ışıkları çoktan Ege'yi rahatsız etmeye başlamıştı. Gözlerini ovarken bir yandan doğrulmaya çalıştı ancak omzundaki genci unutmuştu. Kafasını çevirip göğsünün üzerine dağılmış koyu kahve saçlara baktı.
Bu mesafeden Bekir'in kokusunu alabiliyordu. Kendine has bir kokusu vardı. Ege pek açıklayamadı bu kokuyu ancak çok yumuşak bir kokuydu. Daha yoğun alabilmek için Bekir'e doğru eğdi kafasını.
Birkaç dakikalık sessizliğin ardından Bekir kıpırdanarak uyandı. Gözlerini açtığında olduğu yeri, birinin göğsüydü, sorgularken boynundaki ağrıyla hafızası yerine geldi. Boynu felaket tutulmuştu. Ege üstündeki kıpırdanmayı fark edip kafasını Bekir'in saçlarından uzaklaştırdı.
Uyanıp uyanmadığını bilmeyerek "Günaydın?" dedi.
Bekir tamamen doğrulup uykulu ve şişmiş suratıyla Ege'ye baktı bir süre.
"Şöyle dahiyane fikirler nerden buluyorsun amına koyayım." dedi Bekir gerinirken. Her yeri tutulmuştu ve gözüne girmeye çalışan ışık yüzünden gözlerini tam açamıyordu. Üstelik gözlüğünü dün akşam nereye bırakmıştı?
"Sen uykuya dalınca gözlüğünü çantana koydum." Bekir'in çantasına uzandı. Gözlüğü kutusundan çıkarıp Bekir'e kendi takarken güldü. "Sabahları olduğundan daha aptal oluyorsun."
"Ne zaman uyandın ve bana bulaşacak enerjiyi nereden buldun?" diye sordu Bekir esnerken.
"Beş dakika olmadı."
Bekir kafasını salladı. Ayağa kalkıp kollarını ve bacaklarını gererken dün geceye göre daha sakin olan dalgalara baktı. Dün geceki konuşmaları aklına geldi ve... Ağlamıştı.
Rezil olmuş hissediyordu. Duygularını bu kadar yansıtmış olmak alışılmış şey değildi Bekir için. Üstelik Ege'ye...
Ege'nin yanında kız gibi ağladım amına koyayım.
Yumruklarını sıkmaya başlamıştı istemeden.
"Dün yaşananlar aramızda kalır, merak etme."
Ege, Bekir'i iyi tanıyordu. Ağlamaktan ve duygularını ifade etmekten utanç duyardı, böyle öğretmişlerdi çünkü. Bu yüzden konuyu uzatmak yerine kapatmak en iyisiydi.
Bekir başını çevirip Ege'ye baktı ve gülümsedi. Teşekkür ederim.
Ege onun demek istediğini anladı.
Birbirlerinden nefret edercesine atışmalarının aksine güven veren bir ilişkileri vardı.
İkili çantalarını alıp kendilerine bir çeki düzen vermek için Ege'nin evini yol aldılar çünkü sahilde sabahlamak cidden iyi bir fikir değildi.
!¡
"Bak yüzde yüz eminim Buse sana yanık."
Okula adım attıkları gibi Ege, dün söz verdiği gibi Bekir'e kız ayarlamaya çalışıyordu. Ancak Bekir sanki evleneceği kızı seçiyormuş gibi seçici davranıyordu.
"Yok kanka ya... O kız da biraz şe-"
"Hay, amına koyayım kaçıncı kız bu!"
"Off... Tamam neyse Buse'yle takılırım. Tanıyorum en azından."
"Heh şöyle." E'yi uzatarak söylerken rahatlamasıyla ellerini cebine attı. "Kız senle konuşmak için fırsat kolluyor zaten. Sen de sikin zincire vurulmuş gibi görmezden geliyorsun."
"Tamam abartma konuşacağız işte."
Okula erkenden gelmişlerdi ve daha Kaan yoktu ve muhtemelen geç gelirdi. Sınıfa geçmeden kantine kurulduklarında gelen geçene laf atıp aldıkları kahveyi içmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.59 || bxbxb
Teen Fiction"Şimdi beyler durum şu: mesela evde iki çeşit meyve var. Ben ikisini de yiyorum." "Meyve mi? Nerden geldin buraya amına?" "Eee. Şimdi hem karpuz var hem kavun var. Ikisini de yiyorum." "Valla hiçbir şey anlamadım." "Ya. İki cinsel organ var. Ikisini...