11-sürpriz misafir

899 52 58
                                    

Hayatta hiçbir şey tam olarak yok olmaz. Hep bir iz kalır. Bu bazen iyi bir şeydir bazense kötü. Eğer elimizde bir silgi olsaydı, hayatımızdan geriye hiçbir şey kalmazdı.

¡!

Saatler ilerliyordu. Gecenin geç vakitleri olmasına rağmen hareketli şehir rengarenk ışıklarıyla parlıyordu. Binlerce hâne, binlerce insan... Kimi mutluluk dolu kimiyse acı. Birindeyse belirsizlik.

O belirsizlik dolu hânenin benimki olması pek hoş olmasa da bu belirsizliği kırabilecek olan da bendim tabii ki.

Dakikalardır yatakta bir o yana bir bu yana dönüyordum. Ama tıpkı huzur gibi uyku da uğramıyordu yanıma. Oda sadece pencereden vuran ay ışığıyla aydınlanıyordu. Tavanla bakışmam da sıkmaya başlayınca gözlerimi, önce yatağımda yatan arkadaşıma çevirdim. Bir bebeğin masumluğu vardı, huzurluydu. Ardından duvar saatine baktım.

Akrep ve yelkovanın uyum içindeki dansını -aşırı sıkıcıydı- izlemek de yeterince bunaltıcı olduğunda doğruldum yatağımda. Saat gece 2'yi gösteriyordu ben odadan çıkarken.

Ne yapacağımı bilmeden dolanıyordum evde. Annem uyuduğu için elimden geldiğince sessiz olmam lazımdı. O an fark ettim boğazımın kuruduğunu. Ama ben bir bardak su doldurup içmekten bile acizdim.

Adımlarım benden izinsiz salondaki balkona yöneldi. Böylesine buz gibi bir havada üzerimde tişörtle balkona çıkmak belki de verilebilecek en saçma karardı ama biraz üşütürsem okula gitmemek için de bahanem olmuş olurdu. Ya da sadece beynimi uyuştururdum.

Balkondan bakınca ay daha iyi görünüyormuş. Bakış açımı değiştirmemle fark ettim bunu. Acaba her konuya farklı açıdan baksam her şey daha iyi olur muydu? En yakın arkadaşlarımın öpüşmesinin iyi bir yanı var mıydı?

Beni bu denli kıran ve üzen şey Ege ve Bekir'in öpüşmesi miydi yoksa bunu benden saklamaları mı? Daha birkaç gün önce bana türlü türlü hakaretler eden ve kalbimi hiç olmadığı kadar kıran kişinin şimdi bir erkekle öpüşmüş olması da ayrı bir vukuattı.

Sorulacak çok soru, alınacak çok cevap vardı. Ama bunların hepsi benim açımdandı. Çünkü eminim ki ikisi de acaba şu an Kaan ne yapıyordur diye düşünmüyordu.

Onlarla geçirdiğim zaman çok fazla. Onlara harcadığım sevgi, emek çok fazla. Her şeyimler ve zora düştüklerinde yanlarında olan ilk kişi ben olurum. Ki oldum da. Ama bunca sene verdiğim emekten sonra bugün anlıyorum ki onları tek bir şey hariç her sıfata uydurabiliyorum: kardeşlik.

Kardeşim değiller, arkadaşlarımlar ama bundan memnun muyum bilemiyorum. Bu durumdan hoşnut kalmadım. Kıskandım. Ama neyi? Ama kimi? Eğer onların birinden hoşlanıyorsam bu bizim sonumuz olurdu. Geri dönülemeyecek bir adım olurdu. Ege bugün çok üzgündü. Belki de o çoktan Bekir'den hoşlanıyordu ve arkadaş grubumuzu bitirmek için büyük bir adım atmıştı.

Her şey bu kadar karmaşık olmak zorunda mıydı?

Soğuktan tir tir titrediğimi omuzlarıma bırakılan battaniyeyle anladım. Gelenin kim olduğunu kokusundan tanıdığım için kafamı çevirmedim bile, ayı izlemeye devam ettim.

"Neden uyanıksın bu saatte? Ve bu soğukta neden üstüne bir şey almadan dışarı çıkıyorsun?"

Bir süre cevap vermedim. Ama sonra fark ettim ki cevap vermediğim her saniye daha da şüpheleniyordu.

"Uyuyamadım. Biraz hava almak istedim."

"Neden uyuyamadın Kaan? Çok dalgın gözüküyorsun. Bir şey mi oldu?" Sesi endişeli çıkıyordu. Onu endişelendirmek istemezdim.

2.59 || bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin