Salonda oturarak beklemek canını sıkmaya başlayınca biraz hava almak için biraz da arkadaşının nerede kaldığını merak ederek ayağa kalktı ve perdeyi sıyırdı. Camı açtığında evin birkaç adım ilerisinde duran arkadaşlarını fark etti. Sokak lambasının altında duruyorlardı.
Sarışın hala ayrılmamıştı. Ayrılmak için harekete geçtiğinde engellenmişti ve bu anları Ege çok net bir şekilde gördü. Vücuduna bir titreme geldi. Hava çok soğuk olmalıydı, diye düşünüyordu içinden ancak camdan ayrılmak gibi bir girişimde bulunmadı. Bir adım geriye gidemedi, gitmek istemedi.
Yutkundukça bir şeyler boğazına diziliyor, kalbinin atışı hızlanıyordu.
İşte o an anladı Ege. Neler hissettiğini bir anda çözdü. İkilinin birbirinden ayrılmasıyla Ege'nin hızla camdan ayrılması bir oldu. Son gördüğü şey Kaan'ın gülümsemesiydi. Hiç zaman kaybetmeden evden çıktı ve ikisine de görünmeden sokağı aksi yönde terk etti.
!¡
Basamakları atlaya atlaya apartmanın merdivenlerinden çıktı ve kapıyı ısrarla birkaç kere tıklattı. İnerken anahtarı almayı unutmuştu. Ege açar diye düşünüyordu. Kapı açıldığında ise duydukları bir şeyleri kursağında bırakmıştı.
"Ege az önce çıktı. Görmedin mi?"
!¡
Sabahki huysuzluğu ile yolda herkese küfür ede ede okula varmıştı Bekir. Dün konuşma fırsatını kaçırdığı için huzursuz olmuştu. Üstüne Kaan da bir konuşmayı hak ediyordu. Onu sadece bir öpücük ve soru işaretleri ile bırakamazdı. Hangi birinden başlayacaktı?
Somurtarak sınıfa doğru yürürkem arkasından birinin ona seslendiğini duymamıştı. Bir kol omzunu sarana kadar da fark etmemişti. İrkilerek sağına döndü ve yüzünü bir gülümseme aldı. Bir anda günü aydı ve derin bir oh çekti.
"Günaydın Bekir." dedi gülüşünü saklamaya çalışarak ancak başarısız oldu.
"Günaydın Kaan." O da gülümsemesini gizleyemedi. Ard arda sınıfa girdiklerinde ikiside direkt yerlerine baktılar. Kaan oturmayı planladığı yerde başka birini görünce kaşlarını çattı. Ege her zamanki yerinde, duvar tarafı en arka, oturuyor önünde ise adından başka bir şeyini bilmediği Ömer oturuyordu. Normalde Bekir'le beraber otururlardı o sırada.
Bekir'in önüne geçerek Ege'nin yanına oturdu.
"Günaydın Bekir." tekrardan aldığı cümleye karşı bu sefer zoraki bir gülümseme ile cevap verdi Bekir. Açıkçası Ömer'le oturmayı pek istememişti. Kaan'la oturma hayali kurmuştu.
Yerine yerleştiğinde arkasına dönerek Ege'ye 'günaydın' dedi ve Ege'den kuru kuruya bir cevap aldı. Kendisi aralarını düzeltmek için bir adım atmıştı niye böyle davranıyordu? Bekir'in tadı kaçtı.
Bekir önüne döndüğünde Ege ile Kaan birbirlerine imalı bir şekilde bakıp göz devirdiler.
"Kim bu oğlum?" diye sordu Ege fısıldayarak.
"Ömer işte de... Bu çocuğun Bekir'le işi ne?"
Ders başlayana kadar Ömer, Bekir'i sohbete tuttu.
"Bak bak... Bir de her sorusuna cevap falan veriyor." dedi Ege bu sefer de. Kınayıcı bir şekilde bakıyordu. Gözlerini devirdi. Kaan yorum yapmadı ancak ders boyunca gözleri üzerindeydi. Bir ara Ömer kolunu Bekir'in sandalyesine attı. Bekir'in oturuşunu düzelttiğini o fark etse de Ege fark etmemişti. Kafasını tahtadan ayırıp da karşısındaki görüntüyü gördüğünde ayağını bilerek Bekir'in sandalyesine vurdu ardından "Pardon, ayağım çarptı." dedi sesli bir şekilde. Ömer kolunu çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.59 || bxbxb
Teen Fiction"Şimdi beyler durum şu: mesela evde iki çeşit meyve var. Ben ikisini de yiyorum." "Meyve mi? Nerden geldin buraya amına?" "Eee. Şimdi hem karpuz var hem kavun var. Ikisini de yiyorum." "Valla hiçbir şey anlamadım." "Ya. İki cinsel organ var. Ikisini...