|oy ve yorum atmayı unutmayın🤨|
Haftanın başlamasıyla salonun betonuna yapışmalarına sebep olacak kadar yorucu basketbol antrenmanları başlamıştı. Ege ve Kaan sabah ilk dersten son derse kadar antrenmandaydı. Genelde okulda antrenman yaptıklarından Bekir de bu zamanlarda salona gelir, oturup onları izlerdi. Ancak bugün sınıftan dışarı adımını bile atmamıştı ve birilerinin fena morali bozulmuştu.
Son antrenmanın sonunda kendilerini zar zor sınıfa sürüklerlerken Ege sızlanıp duruyordu ancak Kaan'ın kafası başka yerdeyken ona hiç odaklanamadı.
"Bizim için çok önemli bir hafta! Tabi ki de morale ve desteğe ihtiyacımız var. Ne vardı bir kere uğrasaydı? Tüm gün kıçı devirip sınıfta oturdu kesin. Arada mallığı tutuyordu da hiç antrenmana gelmemişliği olmamıştı. İki eğlenirdik molada. İnan Samet'in mizah seviyesine katlanmak çok zor." Sözcükleri sıralarken duraksadı. Dinleyen yoktu. Fark etmeden onu geçen uzun bedeni arkadan ayağı ile dürttü. "Kime anlatıyorsam?"
Kaan transdan çıkmış gibi durup geride bıraktığı kısa bedene baktı. Ege oyuncu bir tavırla kaşlarını çatmıştı.
"Evet, kesinlikle haklısın." derken gülüşünü tutmaya çalıştı.
"Yavşak..."
Sınıfın kapısına geldiklerinde çoktan sınıf dağılmaya başlamıştı. Kalabalığın arasında sıyrılıp kendilerini arka sırada uyuyarak bekleyen arkadaşlarının tepesinde dikildiler.
"Ne sevimli, değil mi?" dedi Ege.
Kaan "Ya, ne demezsin..." derken test kitabının üzerinde uyuklayan Bekir'i dürtüp uyandırdı. Hemen başını kaldırmasından tamamen uyumamış olduğu belliydi.
Şişmiş gözleri önce bir süre Kaan da takılı kaldı ve korkarak Ege'ye çevirdi. Her zamanki; hiçbir tasa barındırmayan yüz, ışıldayan gözler, karşıdakine de enerji verebilecek bir gülüş. Hayran olunması çok kolay biriydi ve Bekir'in hayatı boyunca özendiği bir şeydi... Ya da belki sahip olmak istediği.
"Camış gibi uyudun amına koyayım insan bir sınıftan çıkar!"
"Siktir git Ege." Ege, arkadaşının dediğine gülerken normale dönmüşler gibi hissetti ve elini uzattı. Bekir tereddüt etti ancak her şeyin eskisi gibi olduğuna kendini inandırdı ve önündeki eli kavrayarak ayağa kalktı. Gülümsemeye çalıştı.
Onları izlerken Kaan'ın içine sıkıntı doldu. Anlık gelen her şeyden kaçma isteği ile tekrardan diyeceklerinden kaçmak istedi. İçinde gitmeme savaşı verirken bunu istemeden yüzüne yansıtmıştı. Yere bakan gözleri bir çift ayakla karşılaştı ve başını kaldırdı. "Bir sıkıntı mı var? Varsa her şeyi şuan çözelim." Güven verici bir el omuzunu sıktı ve cesaretlendi.
"Aslında söyleyeceklerim var..." Boğazına bir yumru oturdu. Özellikle Bekir'le son yaşadıklarından sonra davranışlarını bile iki kere düşünür olmuştu. Nasıl düşüncelerini söyleyecekti?
"Bir süredir cesaretimi toplamaya çalışıyordum ama bundan kaçmak daha kolay geldi."
Kapıyı kapatmayı biraz soluklanabilmek için bahane olarak kullandı. O sırada Ege, Bekir'in omzuna vurup sadece ağzını oynatarak tek kelime etme demişti. Bekir kafasını salladı. Şuan kimseye yorum yapacak durumda değildi zaten. Haddine değildi. O da Ege'den bir süre uzak durabilmek amacıyla masasındaki kitaplarını çantasına tıktı.
"Ee söyle artık." Ege sıkıntıyla şikayet etti. Onun da ciddiyeti bir yere kadardı.
"Tamam oğlum dur bi'." Sınıfın duvarları üstüne geliyordu ve Ege'nin gevşekliği olmasa kalpten gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.59 || bxbxb
Teen Fiction"Şimdi beyler durum şu: mesela evde iki çeşit meyve var. Ben ikisini de yiyorum." "Meyve mi? Nerden geldin buraya amına?" "Eee. Şimdi hem karpuz var hem kavun var. Ikisini de yiyorum." "Valla hiçbir şey anlamadım." "Ya. İki cinsel organ var. Ikisini...