Gördüğüm kabus sebebiyle ani bir şekilde uyandım. Kabuslarımın özellikle kan kırmızısı olması beni gereğinden fazla etkiliyordu. Mutfağa gidip kendime nesquikli süt hazırlamaya başladım.
Bucky: Hey.. Banada yapma şansın var mı Ab?
Abbey: Tabi Buck. Bana iki dakika ver.
Bucky: Sen iste ömrümü bile veririm..
Bu söylediğiyle dona kaldım. Ne demekti bu şimdi?
Abbey: Kafan mı güzel Bucky?
Bucky: Ha?
Abbey: Boşversene.. Buyur sütün.
Diyerek elimdeki kendime hazırladığım sütü ona uzattım. Elimdeki bardağı aldıktan sonra kendimede bir tane hazırladım ve odama ilerledim. Tam odama girecektim ki Bucky beni durdurdu.
Bucky: Ab.. Eğer senin için bir sıkıntı olmazsa benim balkonumda biraz vakit geçirsek?
Abbey: Tamam ama fazla kalamam.
Bucky zafer kazanmışçasına sırıtıp beni odasının balkonuna getirdi. Balkondaki sallanan koltuğa oturdum Bucky de yanıma oturdu. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
Bucky: Çok güzelsin Ab.
Abbey: Teşekkür ederim yani ııı... Sanırım... Yani tabi güzel olucam ben bi STARK'ım !
Bucky bu dediğime güldü ve sütünü bitirdi bende onun gibi yapıp sütümü bitirdim. Bardakları kenarda duran sehpanın üstüne koyduk. Gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı. Bu yüzden kafamı en yakınımda olan Bucky'nin göğsüne koydum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Etrafa bakındığımda buranın benim odam olmadığını fark ettim. Doğrulmaya çalıştım ama nafile. Bucky sağlam koluyla sıkı bir şekilde beni tutarken diğer elini benden uzakta tutuyordu. Nedenini az çok anlayabiliyordum. Ben de aynı yollardan geçmiştim. Sessiz ve sakin bir şekilde kolundan kurtuldum ve hızlıca odama gittim. Üstüme çok açık olmayan renkte bir t-shirt giydim. Altıma da kargo pantolon ve converselerimi giyip odadan çıktım. Saat daha 5 ti ve kimse uyanmamıştı babam ve benim haricimde tabi.
Abbey: Günaydın babaaaaaa.
Tony: Günaydın kızım. Bu enerjine bakılırsa güzel uyumuşsun anlaşılan.
Diyip güldü.
Abbey: İnanmayacaksın ama çok güzel uyudum.
Tony: Senin adına sevindim. Hadi gel bir şeyler ye de aç kalma.
Abbey: Emriniz olur kralım (!)
Diyip sahte bir referans yaptım babamda aynı şekilde referans yapıp söze girdi.
Tony: Tabi prensesim (!)
Bu saçma diyaloğa ikimizde gülmeye başladık. Masaya oturup yemeğimizi yiyor aynı zamanda da gülüp eğleniyorduk. Kahvaltımız bitince masayı topladık ve kendimize kahve yapıp terasa oturduk. Gün doğumunu izlemeye başladık.
Abbey: Manzara çok güzel dimi baba? Şu renklere baaak. Bu manzara hayatımda en sevdiğim şey.
Tony: Evet çok güzel canım. Aaa ben varken(!) Niye öyle diyorsunuz hanfendi alındım gücendim ama (!)
Diyip sahte göz yaşlarını sildi. Bense bu laflarına ve hareketine güldüm.
Abbey: Pardon majesteleri en sevdiğim ikinci şey olacaktı.
Diyip babama sarıldım. O da aynı şekilde bana sarıldı ve bir süre öyle kaldık.
Tony: Tatlım benim işe geri dönmem gerek saat 8 olmuş. Daha sonra tekrar yapalım bunu.
Abbey: Tamam baba yaparız. Benimde bay Parker'ı uyandırmam gerekiyor.
Babam anlımı öpüp terastan ayrıldı. Bende bardakları mutfağa götürdükten sonra Peter'ın odasına ışınlandım.
Abbey: KOĞUUUUŞ KAAAAAAAALLLLKK!
Bağırmamla Peter'ın yataktan düşmesi bir oldu.
Onun düşmesiyle gülme krizine girdim.
Benim gülmem onu sinir olmasına yeterdi.Peter: Abbey!? Deli misin kızım? O ne biçim bağırmaktı?
Abbey: Evet canım deliyim beğenemedin mi?
Peter: Abbey...
Abbey: Efendim Peter?
Peter: KAÇ!
Hemen topuklarımı yağladim ve kaçmaya başladim.
Birine çarpmamla yere düşmem bir oldu.Abbey: Ahhh!
Peter: Ao..
Sanki bir demir çuvalına toslamış gibiydim.
Bucky: Ergen misiniz siz? Kovalamaca mı oynuyorsunuz bu yaşta?
Diyerek beni yerden kaldırdı.
Abbey: Biz ergen degiliz sadece sne çok yaşlısın dede.
Diyerek gülümsedim ve Peter'i alıp ordan uzaklaştım.
Peter: Huh.. Bu yakındı. Sana çok nazik davrandı ben olsam beni öldürürdü.
Bu söylediğine güldüm.
Abbey: Öldürmezdi ya sadece kalbini sökerdi.
Peter: ÖLDÜRSE DAHA İYİ!
Bu dediğiyle kahkaha atmaya başladım.
Abbey: Hey. Sadece dalga geçiyorum Bucky o kadar da kötü biri değil. O bir canavar degil Pete.
Peter: Haklısın belki de fazla tepki vermişimdir.
Peter ile beraber kendimize kahve aldıktan sonra kulenin dışına çıktık ve May halanın yanına gittik.
Artik hava kararmaya baslamisti ve Peter yolu kaybetmisti.Abbey: Pete kaybolduk artik birilerine mi sorsak?
Peter: Belki de haklısındır.
Abbey: Pardon bakar misiniz?
X: Ah.. Sizi gokte ararken yerde bulduk şansımız bugüneymiş.
Abbey: Ne..
Kafamda hissettiğim acıyla gözlerim kapanirken arkada Peter'ın bana seslendiğini duydum. Gerisi karanlık....
GÜNAYDIN, İYİ SABAHLAR, TÜNAYDIN, İYİ ÖĞLENLER, İYİ AKŞAMLAR VR İYİ GELER artik günün hangi saatinde okuyorsanız.
Biliyorum uzun zamandır bölüm gönderemiyordum sinavlarım ve olimpiyatlarım vardı. Elimden geldiğince daha çok bölüm atmaya çalışıcamm. Hepinizii seviyorummm
GÖRÜŞMRK ÜZEREEE ❤😸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Am I With AVENGERS?!
Fanfiction2. dönem için verilen ödevleri yaparken ve sınavlarına çalışırken saatin kaç olduğunu farkedememiştim ama uykumun gelmesinden saatin geç oldığunu anlamıştım.Ödevler nasıl yetişçek daha bitirmem gereken bir sürü konu var. Offff offf tabi Abbey dersi...