2🥂

1.8K 189 123
                                    

...

Yaşadığı şeyleri anlattığında benim kalbim acımıştı. Gerçekten kötü bir şeydi onu anlıyor olmak daha kötü...

"neyse boşver önemli değil artık"

Benim üzüldüğümü fark edip konuşması gülümsememi ortaya çıkarmıştı. Elime verdiği ama benim bir yudum almadığım şişeyi kafama diktim. Boğazımın acısı ile öksürerek geri uzattım ona şişeyi.

"*kıkırdamalar* alışık değil misin?"

"çok kullanmıyorum öhöm"

Yanındaki poşetten su çıkarıp bana uzattığında teşekkür ederek almıştım. Suyu içerken beni izlediğinin farkında bile değildim.

"adın ne?"

"Seungmin, Kim Seungmin senin?"

"Bang Christopher kısaca Chan diyebilirsin, memnun oldum"

Elini bana uzattığında anında elini sıkmıştım. Bir süre birlikte bu karanlık denizin üzerine vuran apartman ışıklarını izlemiştik. Sonra o ayallandığında ona döndüm.

"yürüyelim mi?"

Başımı sallayıp ben de kalktım ayağa. Kayaların üzerinden yürüyecek yere inmekte zorlandığımda bana elini uzatır sanıyordum ama o beni koltuk altlarımdan tutup aşağı indirmeyi tercih etti. Bir tepki vermedim çünkü ne diyeceğimi bilememiştim.

Yan yana deniz kenarında yürümeye başlamıştık. Gerçekten iyi geliyordu soğuk hava, deniz kokusu, yanımda birinin olması...

"neden kalın bir şey giymedin"

Konuşmama fırsat vermeden üstündeki deri ceketi omuzlarıma bırakmıştı. Onun geniş omuzları ve yapılı vücuduna tam oturan ceket benim üstümde daha büyük durmuştu. Yolda durmuş ve sebepsizce göz göze gelmiştik. Şuan neden onun gözlerinde kaybolduğumu bile bilmiyordum. Anlamadığım şekilde yanaklarım yanmaya başlamıştı.

"t-teşekkür ederim"

Dudaklarıma baktığında hemen önüme dönmüş ve kızaran yanaklarımı görmemesi için derin nefesler alıp kendime gelmeye çalıştım.

"kaç yaşındasın Seung?"

"20 yaşındayım sen kaç yaşındasın Channie~"

Kesinlikle bunu söylememem gerekiyordu. Aptal gibi neden tatlı tatlı yürüyüp, konuşuyorum ki?! Onun soruya biraz geç cevap vermesi ateşimi ayrı bir çıkarmıştı.

"26 yaşındayım minmin"

Bana minmin dedikten sonra baya durulmuştu konuşmamız. Yaşı büyüktü, aman banane bugünden sonra bir daha görüp görmeyeceğimi bile bilmiyorum!

Telefonum çaldı ve hala küçük adımlamalara devam ederken arayan minho hyung ile konuşmaya başladım.

"efendim hyung..... deniz kenarındayım merak etme beni demiştim..... seni habersiz bırakmam..... tamam seviyorum seni görüşürüz"

Telefonu gülümseyerek kapatıp cebime koydum.

"abin mi var?"

"hayır ev arkadaşım, ev arkadaşı bulmak için ilanını bulmuştum o şekilde tanıştık, git gide de abi kardeş gibi olduk işte"

Anladım der gibi kafasını salladı. Şimdi fark ettim ve yürürken bazen kollarımız birbirine değiyor ve vücutlarımızı yakıyordu.

"biliyor musun benim de kardeşim gibi gördüğüm üç kişi var"

"üç mü, zor değil mi üç kişinin abisi gibi olmak?"

"felix, jeongin ve jisung gördüğüm en uslu çocuklar inan bana, felix ve jisung 20, küçük bebeğimiz jeongin ise 19 yaşında"

"ne kadar tatlı anlatıyorsun, çok değer veriyor olmalısın onlara"

Bana yandan bir bakış atmış ve samimi şekilde konuştu.

"onlar aslında gerçek kardeşler benimle tanıştıktan sonra onlara baba olmuş gibi hissediyorum kendimi"

İkimiz de gülmüştük. Tanrım gerçekten gülümsemesi kendine aşık ediyordu. Aşık olmamalıyım, saçmalama seungmin!!

"seni bir yere götürebilir miyim?"

"neden olmasın?"

Gülümseyerek bileğimden tutmuş ve koşmaya başlamıştı. Adımlarına ayak uydurmaya çalışarak ben de koşuyordum. En sonunda bir park yerine geldiğimizde bileğimi bırakmıştı. Bir motorsikletin üzerine binip beni çağırmıştı.

"yürüyerek gitmeyeceğiz bin arkama"

"bu güvenli mi?"

Hayatımda hiç motorsiklete binmedim.

"ne o korkuyor musun yoksa?"

"hayır ben seninin sürüşüne güvenmiyorum"

"gel sen sür o zaman?"

* * *

"organlarım ağzımdan çıkacak şimdi sıkma karnımı!"

Motorsikletin üzerinde o sürerken ben de onun arkasında kokumu yenmeye çalışıyordum. Karnına sarılmış kafamı gömmüş bekliyordum. Hızlı sürüyor ve beni çok korkutuyordu.

"dikkat et biraz korkuyorum, lütfen yavaş sür"

Şimdi de yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı. Umarım hızlanmaz diye düşünürken aniden bastırdı ve ıslanmayan yerim kalmamıştı.

"ıslandım ya ne yapıyoruz bunun üstünde biz!?"

"bir şeyi de beğenmiyorsu- ahh acıyor sıkma karnımı!"

"sus ıslandım senin yüzünden!"

"güvenle gitmek istiyorsan kibar ol biraz"

Korkuyla ellerimi çekecektim ki bir tümsekten geçtik ve daha çok sığınmıştım ona. Ellerim karnının biraz daha altındaydı. Sonunda gelmiştik. Neresiydi burası?

#_#

Seungmin in narinliği der susarım 💅Diğer bölümde görüşelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seungmin in narinliği der susarım 💅
Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Stars And Raindrops | Chanmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin