(tw: müstehcenlik)
〆
Son bir haftadır Minho'yla kalıyordum. Eve gidesim yoktu, Changbin'lere olanlardan bahsedememiştim hâlâ bu yüzden onlara gitmek mantıklı bir seçenek değildi. Kristen'a girmeyi düşünmüştüm başta ama işini evine getiren biri olarak beni ağırlayamazdı. Minho'da kalmak rahatlık açısından daha makul bir alternatifti. Ayrıca tek sebebimde bu değildi, benimle ilgileniyordu. Belki şımarıklıktı bu belki de sadece noksanlığı doldurma ihtiyacıydı, bilmiyorum. Sadece ilgisi hoşuma gidiyordu. O gün beni evine getirmiş, kendi elleriyle yıkayıp giydirmişti üstümü, ben uykuya dalana kadar da yanı başımda beklemişti.
Çıkmaza girmiş gibi hissediyordum. Aptalca bir istekti en başından beri, dayanamaz mıydım daha fazla yani? Bu kadar mıydı benim gücüm? Bu kadar mı kifayetsizdim cidden? Minho'dan destek aldığım için mi böyle mi düşünmeye başlamıştım? Ondan illa bunu istemek zorunda mıydım? Ne diye yap demiştim ona, aklım yerinde miydi? Kendimi aptalın teki gibi hissediyordum.
O ise tüm bu olaylar hiç olmamışçasına iyi davranıyordu bana. Yanımda hiç sigara içmemişti, başımın ağrıdığını söylediğimde evde kalmadığı için gidip ağrı kesici almıştı, kendi kıyafetlerimi almam gerektiğinde beni yollamamış Nicolas'a getirmesini söylemişti; arkadaşı onu ziyarete geldiğinde ona kapıyı açmadan bana rahatsız olup olmayacağımı sormuş, eğer istemiyorsam evde değilmişiz gibi taklit yapabileceğimizi söylemişti.
Onu anlamakta zorluk çekiyordum, o ise benim aksime ne zaman nefes almam gerektiğini dahi anlıyor gibiydi.
O vahşet dolu görüntü son günlerde rüyalarıma kadar girmekteydi, Minho'ysa terler içinde uyandığımda bana sarılmak için her seferinde yanımdaydı.
O günden itibaren daha fazla birbirimizle konuşuyor ve vakit geçiriyorduk. Onun hakkında merak ettiğim şeyler gün geçtikçe artıyordu, ilginç biri sayılmazdı ama kesinlikle normal değildi.
Bana sorular soruyor, geçmişim ve geleceğim hakkında fikirlerimi alıyordu. Konu geçmişten onunla tanışmamıza geldiğinde ona neden rol yaptığını sormuştum o ise arkadaşının hikayesini anlatmıştı, pek yeterli bir sebep gibi gelmediği için ona olan ısrarlarım üzerine içindekileri dökmüştü. Eğer uyuşturucunun etkisi altında olsaymışım ben ben olmazmışım, duygularımı kontrol eden ben olmazmışım. İnsanlara karşı sinirimi değil de adrenalinimi düşürmeye çalışan ben, hiç ilgi çekici değilmiş.
Garip biriydi, garipliğini seviyordum.
Birkaç saat öncesinde Jia'yla görüşebilmem adına beni merkeze götürmüş, onunla vakit geçirebilmem için bizi büyük bir alışveriş merkezine bırakmıştı. Ayrılma vakti geldiğinde onu almak için yakında geleceğimi söylemiştim Jia'ysa bu evde ona çok iyi baktıklarını gözümün arkada kalmamasını söylemişti.
Şimdi de Minho ile yemek yemek için bir yere gelmiştik, iştahım yerinde değildi son birkaç gündür. Acıkmıyordum veya canım bir şey çekmiyordu, onun zoruyla yediğim birkaç lokma ayakta tutuyordu beni. Yemek istemediğimi söylesem de dinlemiyor kendi elleriyle zorla yediriyordu her seferinde.
Cam kenarında bir yere oturmuştuk. Geçen seferki gibi garson başımızda beklemiyordu. Menüyü getirip gitmişti.
Kollarımı masaya koyup alnımı da elimin üzerine yaslamıştım. Gözlerim kendi kendime oluşturduğum karanlık noktanın etkisiyle anında kapanırken solumuştum seslice. İçimde hâlâ büyük bir dert vardı. Her şey geçer sanmıştım, hiçbir şey geçmemişti.
"Jisung."
Adımı mırıldanmasıyla başımı kaldırmış ve bakmıştım ona. Son günlerde sürekli takındığı o aynı ifade vardı yüzünde. "Ne yemek istiyorsun seç hadi." Demişti menüyü önüme doğru uzatırken. Karşı çıkmak istesemde beni dinlemeyecekti biliyordum bu yüzden benim yerime seçebileceğini söylemiş ve başımı geri yerine koymuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/326845269-288-k760819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
addiction, minsung
FanfictionHan Jisung köşe mahallede doğup büyümüş, zorluklarla yaşayan bir gençtir ve kendisini uzun zamandır izleyen Lee Minho'dan habersizdir.