Kişiyi suçtan alıkoyan tam olarak nedir? Yargılanma korkusu mu? Eğer konu yargılanmaksa kime karşı, mahkeme odasının en yüksek kısmında oturan hakimden midir insanın korkusu yoksa kendini yarattığı için minnettar olduğu tanrısından mıdır? Hangisinden korkar insan daha çok? İnsanın insana verebileceği zarar somutken, acınası bir kesim soyut inançlarını öne sürerler. Ne de ahmakça.
Ben kendimi ne bir din altına tabii tutardım ne de kanundan tırsardım. Beni geren tek konu duyacağım vicdan azabıydı. Ya ileride keşke dersem diye düşünmeden edemiyor, bu yüzden yapmayı istediğim şeyleri göz ardı etmeye çalışıyordum. Katil olma isteğim de buna dahildi. Birilerinin bencilce davranışlarda bulunması ölmelerini istememe neden oluyordu. Babam da bu listede ilk sırada yer alıyordu.
Şimdiyse ne kadar vakit geçtiğini bilmediğim ama bacaklarımın uyuşmasına neden olacak kadar uzun bir zaman olduğunu tahmin ettiğim süredir kucağıma başını koyan ve hiç utanmadan bu şekilde uyuyakalan Minho'yu izliyordum.
Arabada yaşananlardan sonra bir şey söylemeden inmiş, ve etrafta dolanarak birkaç dal sigara tüketmişti. Ardından beni çağırmış ve apartmana girmiştik. Yüksek bir binaydı ve o alt katlarda oturuyordu. Nedenini sormadım, belki de yüksekten korkuyordu.
Eve girdiğimizde ben etrafı incelemeye koyulmuşken o gitmiş ve bana kendi kıyafetlerinden birkaç parça getirip rahat olmamı söylemişti.
Dışarıdan bakılınca ideal bir ilişki adamı gibi durabilirdi ama farkındaydım, tüm bu olağan normalliğine kıyasla aklında farklı düşünceler ve arzular yatıyordu.
Hayatınızda henüz hiçbir yer edinememiş biri gelip sizden katil olmanızı isterse bunu espri olarak algılayabilir hatta bununla dalga geçebilirdiniz, bu olması gereken düzlükte bir tepkidir. Fakat cevap vermeyip bunu yapmayı düşünürseniz, ya delisinizdir ya da psikopatın teki. Buna 'aşık' karakterini dahil tutmuyorum çünkü bir insan içinde bu isteği barındırmadığı sürece absürt sevgi oyunları için kendi benliğini değiştirmez.
Birinin canını alma arzusu Lee Minho'da zaten vardı, bu konu benim ona söylememle ortaya çıkan bir şey değildi.
Verdiği kıyafetleri giydikten sonra onu içeride otururken bulmuştum. Fazla büyük değildi evi. Daha abartılı bir şeyler beklerken sade tasarımı olan bir yerle karşılaşmayı tahmin etmemiştim. Kafes tüm pislikleri barındırırken o kara havadan kendi yaşam alanına hiç sokmamıştı. Birden fazla tarafı olduğu aşikardı ve bu adam beni sürekli olarak şaşırtmayı başarıyordu.
Yanına geçtiğimde buna daha önceden karar verdiğini düşündürecek kadar hızlı bir şekilde başını dizlerime koymuş ve gözlerini yummuştu. Başlarda uyumadığını ayırt etmek zor değildi, birkaç saniyede bir gözlerini kırpıyor bazense sanki düşlediği şeyden tırsarcasını sıkıyordu göz kapaklarını. Onu uykusundan mahrum edenin ben olduğumu bildiğim için izin vermiştim bu şekilde uyumasına.
Zaten yorgun düşen bedenim, normal vakitlerde Kristen'la yaptığım rutine benzeyen; öpüşme, duraksama ve dinlenme sıralamasıyla huzurlu hissettirmişti.
Minho bir sürenin ardından uyuduğuna beni ikna edecek şekilde aldığı nefes alış şekliyle benim de biraz olsun dinlenme isteğimin artmasına neden olmuştu. Onu rahatsız etmemeye çalışarak ayaklarımı karşıda duran sehpaya kaldırmış kollarımı da başımın altına alarak rahat bir konuma girmemi sağlamıştım.
Gözlerimi diktiğim tavan bembeyaz görünüyordu. Gecenin karalığının dahi etkisi altına alamayacağı kadar beyaz.
Daha sonrasında indirdim gözlerimi ve ona baktım. Karşımda savunmasız duruyordu. Aralık dudakları arasından sesli nefesler soluyor, saç telleri sanki teker teker özenle geriye doğru atılmış gibi düzenli görünüyordu. Göz altları hafif mordu ve elmacık kemiğindeki kızarıklık tamamıyla geçmişti. Gülmüştüm o an kendimi tutamayarak. Ne diye vurmuştum ki ona? Neden en başından beri nefretle yaklaşmıştım? Tanışma şeklimiz mi yanlıştı? Bilmiyordum belki de sadece bendeydi sorun. Ama göz ardı edemezdim bu adam karşıma her çıkışında sanki farklı bir kimliğe bürünüyor, beni ani değişimlere sokuyordu. İlk başlarda takıntılı bir manyak olduğunu düşünürken zamanla bu imaj yok olmuş, yerini saf biri doldurmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
addiction, minsung
FanfictionHan Jisung köşe mahallede doğup büyümüş, zorluklarla yaşayan bir gençtir ve kendisini uzun zamandır izleyen Lee Minho'dan habersizdir.